Yaren Ezgi Şen
Bugün hem müze ve sergilerde hem de popüler kültür ve sosyal medya sayesinde dönüşümünü birçok yerde gördüğümüz ünlü tabloların ardındaki hikayeleri biliyor musunuz? Kimisi çok basit bir objeden ilham alırken kimisi de sanatçısının trajik hayatını yansıtıyor. Gelin hep birlikte dünyaca ünlü 6 tablonun hikayesine bakalım.
1. Çığlık (Skrik)
Norveçli dışavurumcu bir ressam olan Edvard Munch’ın en bilinen tablosu “Çığlık”ın ilk ismi “Doğanın Çığılı” (Der Schrei der Natur)dır. Bu resmin 5 farklı versiyonu bulunmaktadır ve bunlar da birkaç kez kaçırılmıştır.
Tablonun hikayesine sanatçının çalışmasını yaparken not aldığı defterlerden ulaşıyoruz. Günlüklerinde de bu resmi çizmek için otobiyografik tecrübelerinden faydalandığını şu cümleleri ile aktarıyor: “Bir gün iki arkadaşımla yolda yürüyordum ve güneş batmak üzereydi. Birden gökyüzü kan kırmızı oluverdi. Durup köprünün demirlerine yaslandım. Konuşamayacak kadar yorgun hissettim o an. Kırmızının tonları mavi ve siyah karışımı fiyordu dolduruyordu. Arkadaşlarım yürümeye devam ettiler, ancak ben olduğum yerde kalakaldım. O anda doğanın inanılmaz bir sesle çığlık attığını duydum.”
Bir başka rivayete göre ise köprünün yakınlarında bir mezbahane bulunmaktadır ve kesilen hayvanların çığlıkları tabloda yer bulmuştur. Diğer bir yoruma göre ise resmin yapıldığı 1893 yılında sanatçının kız kardeşi bu bölgeye yakın bir yerde akıl hastanesine kaldırılmıştır. Kim bilir belki de bu çığlıklar ona aittir.
Çocukluğundan beri trajik bir hayat geçiren Munch’ın tüm panik atak ve ruhsal sorunlarının izlerini tablonun her köşesinde bulmak mümkün.
Resim bugün Norveç’teki Oslo Ulusal Galeri’de sergileniyor.
2. Belleğin Azmi (La Persistència de La Memòria)
İspanyol ressam Salvador Dali “gerçeküstücülük” akımının en popüler temsilcilerinden biri. 27 yaşında yaptığı “Eriyen Saatler” olarak bilinen, orijinal adı “Belleğin Azmi” olan bu tablonun ilham kaynağı ise bir peynir. Birçok kişi Dali’nin, Einstein’ın “Görelilik Yasası”ndan esinlendiğini düşünse de sanatçı güneşte eriyen bir Camambert peynirinin zihninde yarattığı süreç sonucunda bu tablonun ortaya çıktığını dile getirir. Bu eriyen peynir sanatçının zihninde sanrılara yol açar ve halüsinasyonlar görmeye başlayarak zaman, mekan ve gerçekliğin sorgulandığı, yumuşak ve sertlik algısının kırıldığı, sürreal bir çalışma ortaya çıkarır.
Arka planda tasvir edilen tepeler, kendi kasabasından Cape Creus tepeleridir. Dali, resmin ortasındaki canavar imgesini “solma” kavramıyla ilişkilendirir ve rüyamızda bir canavar görsek bile uyandıktan sonra o canavarı tam olarak tasvir edemeyeceğimizi söyler. Bazı eleştirmenlere göre ise bu tek gözü kapalı gibi duran canavar, Dali’nin kendi portresidir. Tablo günümüzde New York’taki MoMa’da sergileniyor.
3. Guernica
Pablo Picasso’nun çarpıcı tablolarından olan “Guernica” ismini İspanya’da Cumhuriyetçilerin kalesi konumunda olan bir kasabadan alıyor. Tablo, İspanya İç Savaşı sırasında yaşanan dehşeti gözler önüne sermekte. Hitler’in emri ile bu kasaba bombalanmış neredeyse 2 saat içinde talan edilmiştir. Picasso İspanya için önemli olan at ve domuz figürlerini kullanmış ve belki de bugün en ünlü savaş karşıtı olan tabloyu yaratmıştır. Bu tablonun Franco hükumetinin iktidarda olduğu sürece ülkeye sokulması yasaklanmıştır.
Alman bir subayın Picasso’ya “Bu tabloyu siz mi yaptınız?” sorusuna sanatçının verdiği “Hayır, siz yaptınız” cevabı ise eserin vahşetini anlatan nitelikte.
Eser, Madrid’de bulunan Kraliçe Sofia Ulusal Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
4. Çocuğunu Yiyen Satürn (Saturno Devorando a Un Hijo)
İspanyol ressam Francisco Goya’nın 14 tabloluk “Kara Resimler” serisine ait olan ve Yunan mitolojisinde Kronos’un karşılığı Roma mitolojisinden Satürn’ün hikayesine dayanır. Satürn bir gün öğrendiği kehanete göre oğullarından birinin tahtını ele geçirmek istediğini öğrenir. İktidar hırsıyla dolu olan Satürn bundan sonra doğan tüm erkek çocuklarını doğdukları an canlı canlı yemeye başlar. Ta ki oğlu Jüpiter (Yunan mitolojisindeki Zeus) onu öldürüp tahta geçene kadar. Satürn nasıl ki babası Gaia’yı hadım ederek kral olmuştu, O da oğlunun kendisi için çizdiği kaderi yaşar.
Eser Madrid'deki Prado Müzesi'nde sergileniyor.
5. Kaplumbağa Terbiyecisi
Osman Hamdi Bey’in bu resmi, Osmanlı bürokrasisinin ne kadar ağır işlediğini anlatan, toplum ve yönetim eleştirisiyle dolu bir eser. Tablodaki derviş kaftanı giymiş, kambur, sakallı, yaşlı ve yorgun olan adam Osman Hamdi Bey’dir. Sırtında Mevlevi musikisinin çalgısı olan nakkare; elinde ney ile yerde duran kaplumbağaları terbiye etmeye çalışıyor. Kendisini devlet kademesindeki bir görevli, kaplumbağaları da ona hizmet etmekle yükümlü astları olarak düşünürsek, onları marullara ulaşmaları için terbiye etmesi elbette bir hiciv göstergesi.
İki versiyonu bulunan tablo bugün Pera Müzesi’nde sergileniyor.
6. İki Frida (The Two Fridas)
15 yaşında geçirdiği trafik kazası sonucu sakat kalan ve eserlerinde daima çektiği ızdırapları aktaran Frida Kahlo’nun bu otoportresinde soldaki beyaz tenli ve gelinlik giyen Frida Avrupalı bir kadını temsil ederken; sağ tarafta kendisinin temsili Meksika yerlisi Frida bulunuyor. Avrupalı’nın kalbinden çıkan bir damar Meksikalı Frida’nın kalbine ulaşır ve oradan da elinde duran bir aksesuara. Bu minik cisimde ise hayatının aşkı, hem kocası hem çocuğu gibi sevdiği Diego’nun resmi vardır. Avrupalı Frida’nın elinde duran ve damarı kesen makas ise tablonun meydana getirildiği Diego ile boşanma sürecini, düşürdüğü çocuğunu ve olduğu ameliyatları simgelemekte.
Elinde tuttuğu makas Frida Kahlo Müzesi’nde, tablo ise Meksika Modern Sanatlar Müzesi’nde sergileniyor.
Özgün İçerik
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
Van Gogh’un Yıldızlı Gece Tablosunun Ardında Yatan Matematik
Sıla Tanrıverdi
0 Yorum
Yorum Yap