Minimalizm Nedir?

Minimalizm kelimesini duyunca insanların aklına bir sürü şey geliyor. Sanat, mimari, müzik, dekorasyon. . . Ama bugün o tip minimalizmi değil, bir yaşam tarzı olanını ele alacağız. Eğer daha önceden yaşam tarzı olan minimalizm hakkında bilgileriniz varsa, büyük ihtimalle minimalistlerin hayatlarından iyi veya kötü her şeyi çıkardıklarını, ruhsuz, boş evlerde oturan insanlar olduklarını düşünüyor olabilirsiniz.

Üzülmeyerek bunun doğru olmadığını sizlere söylemek zorundayız.

Peki eğer minimalistler aslında ruhsuz değilse?

Minimalizm trendi, 1800’lerden itibaren toplumda on-off olmak üzere yerini zaten alan bir trenddi. Ama en yakın geri dönüşü, 2000’li yıllarda blogların yaygınlaşmasıyla görüldü. 2000’lerde çeşitli blog yazarlarının minimalizm yaşam tarzını benimseyip onun üzerine yazmalarıyla tekrar yaygınlaştı ve 2010’larda şu an popüler kültürde aldığı yeri aldı. Artık mainstream bir kültürde yer aldığı için, elbette her şeyde olduğu gibi, minimalizm ile ilgili de ortaya bir sürü görüş atıldı; doğruluğu veya yanlışlığı sorgulanmadan.

Minimalizmi benimseyen insanlar, minimalistler, aslında hayatlarından gereksiz olan şeyleri çıkarmaya odaklanırlar. İhtiyaçları olmadığı veya onlara mutluluk getirmeyen şeyleri hayatlarından çıkarmak isterler. Bu hem fiziksel hem de ruhsal bir motto olarak kabul edilir. Yani minimalist olan biri hayatında ona mutluluk vermeyen, ihtiyacı olmayan şeyleri hem fiziksel hem de ruhsal olarak çıkarmaya çalışır.

Birçok minimaliste göre, bu düşünce tarzı onların hayatlarını tekrar ellerine almalarına ve başkaları için yaşamak yerine tekrar kendileri için yaşamaya başlamalarına yardımcı olmuş. Bunun nedeni ise akımın dışa dönük, materyalist isteklere değil; kişinin kendi zevk ve ihtiyaçlarına yönelik perspektifiyle kişiye yol göstermesi ile özetleniyor.

Bu kulağa çok da ruhsuz gelmiyor değil mi?