Öğrenci Kariyeri Banner

Verimlilik Mi, Sağlıksız Verimlilik Mi?

Verimlilik Mi, Sağlıksız Verimlilik Mi?

Evet, 'öyle bir şey' var.

Son zamanlarda internette bulunan videolar, blog yazıları, postlar arasında herkesin ister istemez bir fikri olan bir konu verimlilik. Programlar, ajandalar, çizelgeler, her bir yeri dolu takvimler ve çeşitli tavsiyeler; günlük aktivitelerinizi yazın, aynı anda birkaç kitap okuyun, egzersiz yapın, her an bir şeyle uğraşın diyenler; işi ileriye götürüp günlük kalori ve su alımına kadar yazanlar, ders notlarını süslemekten çalışmayı unutanlar bile var. 


Bu aktiviteler elbet kötü aktiviteler değil. Hatta bazı insanların hayatlarını daha kaliteli yaşamalarına ilham oluyorlar, bir nevi yol gösteriyorlar. Ama internette bunlar yayıldıkça, insanların aklında aynı zamanda standart bir verimlilik kalıbı oluşuyor. Birçok websitesinde verimlilik kelimesinin İngilizcesi olan 'productivity' kelimesini aradığımızda görebiliriz bunu. Bunu kendiniz de deneyebilirsiniz, özellikle Youtube, Instagram ve Tumblr sitelerinde göreceğiniz içerikler o kadar benzerlik gösterecek ki.


Burada bir farkın altını çizmeliyiz, bu içeriklerde sunulan ipuçları kişisel gelişimi destekleme yönünde ve kötü alışkanlıkları desteklemiyor, aksine onların üzerlerinden gelmeyi ve daha iyi olmanın altını çiziyor. Bu tavsiyeler insanların daha düzenli ve gelişmeye odaklı olmasını tetikliyor ve bazı insanların zamanlarından aldığı verimi artırıyor. Yani buradaki problem, sunulan ipuçlarının kendilerinde değil, çünkü sunulan alışkanlıklar düzenli ve iyi alışkanlıklar. 
Ama bir yerden sonra bir tekdüzelik başlıyor ve sorun burada doğuyor. Çok basit ama önemli bir gerçek ne olursa olsun ortada: Herkes aynı değildir.
Birinin düzeni başkasınınkiyle bir değildir. Kafalarımızın çalışma şekli, sorunlara çözüm üretmemiz, bir şeyi yapışımız; hepsi kendimize özel kişiselleşmiş şeylerdir aslında. Kimi erken iş yapar kimi geç, kimi egzersizini haftada bir yapar kimi her gün, kimi not çıkararak çalışır kimi okuyarak... Yönlendirilmek elbette kötü bir şey değil,  hatta yararlı. Ama hepimiz farklıyız ve kendimizi verimi arttırmak için sadece belli yöntemlere entegre edemeyiz. Birkaç kez işe yarar belki ama eninde sonunda her kişiye uymaz. Aslında bize iyi geldiği, fayda sağladığı sürece birimizin yaptığı başkasınınkinden iyi veya kötü değil. Ama maalesef bu tekdüze verimlilik trendi yüzünden insanlar aksini düşünüyor. Aktivite fark etmeksizin, kendi yaptığı yanlış geliyor veya yeterince çalışmadığını, verimli olamadığını; yeterince iyi olmadığını düşünüyor. Böylece günün her anını 'verimli' geçirmeye çalışıyor. Bu da 'sağlıksız verimlilik' dediğimiz şeyi oluşturuyor.

Ayrıca, bu problem yalnızca kişinin kendini yetersiz hissetmesinden kaynaklanmıyor: Bu içeriklerin çoğunda gün boyunca verimli olmamız gerektiği vurgulanıyor. Yanlış anlaşılmasın, verimlilik hayatımızda olması gereken bir değer, özellikle bilgi çağı olan 21. yüzyılda. Ama bu bilgi bombardımanıyla hayatımıza bir şey daha girdi: Stres. Her şeye yetişmeye çalışmaya, her saniye insanlarla iletişimde bulunmaya, çok işi az zamana sığdırmaya çalıştığımız bir dönemdeyiz artık. Herkesin hayır demekten, geri kalmaktan endişe duyduğu bir bilgi patlamasında yaşıyoruz. Ve içinde bulunduğumuz her saniyeyi zaman yönetimi veya verimliliğe adayamayacağımız gerçeğini kendi iyiliğimiz için kabul etmek zorundayız. 

Stresli bir çağda yaşıyoruz, bu yadsınamaz. Ama ironik olarak stresle baş etmeyi unutmuş gibiyiz. Kendimize yükleniyoruz, yıpratıyoruz, her saniye ilerlemek ve daha iyi olmak istiyoruz.  Bu sebeple, her şeyden önce sağlıksız verimliliği üzerimizden atmak için bir şey yapmalıyız: İnsan olduğumuzu hatırlamak gibi. Ve insanlar en yüksek verimlerini hem fiziksel hem de mental olarak sağlıklıyken alır, kendi yöntemleriyle. Başarı, kazanç, zaman yönetimi, verim hepsi önemli; ama iç denge ve farkındalıkta aynı derecede önemli. Sağlıklı olmak ve sağlıklı karar vermek için birinden alıp ötekine koyamayız çünkü bir bütün olabilmek için hepsine ihtiyacımız var. Bu nedenle verimli olmaya çalışırken verimlilik takıntısına, fikrine kapılmak yerine kendimizi keşfedip, öz farkındalığa ulaşıp bizim için başarılı, faydalı ve en önemlisi sağlıklı olan yöntemleri seçmek daha rasyonel bir karar olur. Basmakalıp bir verim fikrine ulaşmak yerine, verimimizi bizlere aslında en iyi gelen şeyden, kendimizden alırız.

Bu durumda, iş tamamen başa düşüyor. Elbet verimlilik temalı içeriklerle yönlendirilmek yardımcı olabilir, ama kişinin verimi günün sonunda kendine bakar. Veriminizi sağlıklı bir şekilde arttırmak istiyorsanız, önce kendinizden başlayın. Kendinizi tanıyın ve bunu eğlenceli bir hale getirin. Deneyselleşin. Mesela sabah mı öğlen mi daha çok verim aldığınızı anlamak istiyorsanız ikisini de deneyin. Veya detaylı programlar yaparak mı yoksa kafanızda taslaklar çizerek mi ilerliyorsunuz? Belki de işlerinizi yaparken arada kısa molalar vererek, belki de tek oturuşta daha çok verim alıyorsunuzdur. Belki de telefonunuzu kapatınca önünüzdeki işe daha iyi odaklanırsınız. Ya da belki bir ajanda tutarak her şeyi aklınızda daha iyi tutarsınız. Değişkenleriniz çok fazla. Fakat işin artı yanı, bu denemelerinizi yaparken işlerinizi de yapıyor olacaksınız. (Ka-Ching.)

Düzeninizi oturtmak kısa bir süreç değil, yalan yok. Ama ilerledikçe meyvesi alınan bir süreç. Çünkü verimlilik bir yana, nasıl daha iyi çalıştığınızı anladığınızda kendinize güveninizde aynı oranda artacak. Bu sebeple, verimliliği arttırmaya çalışırken sağlıksız verimliliğe düşmek yerine sizin için en iyisinin ne olduğunu bilene danışın: Kendinize.
 


0 Yorum

Yorum Yap

😄

Bültenimize kayıt olun!

Güncel haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olun, böylece daima güncel bilgilerle donanmanıza yardımcı olabilelim.