21 Nisan 2017’de Rönesans Holding, Sürdürülebilir Geleceği Tasarla başlığı altında Nevzat Sayın, Emre Arolat, Han Tümertekin gibi başarılı mimarları bir araya getirdi. Sürdürülebilirliğin mimarideki yerini kendi bakış açılarıyla harmanlayan bu başarılı mimarlar, dinleyicilerin zihninde bambaşka bir pencere açmayı başardı. İşte o kaliteli konuşma serisinin Emre Arolat bölümünün detaylarını sizlerle paylaşacağım.
Emre Arolat genel anlamda sürdürülebilirliğe her ne kadar önem verse de onu endişelendiren bir yanının olduğunu bizlere anlatıyor. Sadece sürdürülebilirlik amacıyla yapılmış gibi tasarlanan, balkonlarına ağaç doldurularak tasarlanmış yapıların, oluşan endişelerini tetiklediğini aktarıyor. Bu kadar basite indirgenemeyeceğini, çok daha geniş bir konu olduğunu savunan Emre Arolat, tüm dünya tarafından bu kadar basite indirgenmesinin kabul görmesinden şikâyet ediyor.
Tasarım yaparken kendine bir dert seçtiğini ve ona odaklanarak tasarımlarını şekillendirdiğini söylüyor. Tasarım sepetinden bazen rüzgâr bazen iklim bazense bambaşka bir şeyi kendine sorun olarak seçtiğini anlatıyor ve genel mimarlık anlayışının bu çerçevede dolaştığını aktarıyor.
Bizlere kendi tasarımı olan üç yapı örneği ile tasarıma bakış açısını ve sürdürebilirlikle mimarlığı nasıl harmanladığını açıklarken akıcı dili sayesinde kolayca anlamamızı ve bakış açısına hayran kalmamızı sağlıyor.
-Dubai’de Bir Yapı
Alışılmışın dışında, gökdelen formundan uzaklaşarak tasarladığı bu yapıyla bizlere, doğru bildiğimizden şaşmamamız ve kendi yolumuzdan ayrılmamamız gerektiği öğüdünü veriyor. Konuşma boyunca verdiği tek öğüt bu Emre Arolat’ın. İnandığınızın dışına çıkmayın diyerek ısrarla vurguluyor. Başarısının sırrının bu cümlede gizli olduğunu fısıldamak istiyor belki de bizlere. Dünyaca ünlü bir mimar, tasarımcı olarak kurduğu her cümleyi yüreğimize kazımamız gerektiği taraftarıyım.
-Dalaman Havaalanı
Bu tasarımı yaparken Dalaman’ın sıcak havasını bir sorun olarak ele aldığını ve onu çözmeye çalışırken prizma şeklinde, hiç alışık olunmayan bir havaalanı tasarımı yaptığını anlatıyor. Böyle havaalanı olmaz demelerine rağmen üzerine gittiğini ve bunu yapabileceğini söylediğini aktarıyor. Hatta tatlı bir tebessümle, havaalanı tasarlamanın kolay olduğunu çünkü bir girişi ve bir çıkışının olduğunu, değiştirebileceğiniz bir şey olmadığını söylüyor.
Zaten bir havaalanın gerçekten çevreci olamayacağını, kendi sınırları içerisinde en iyisini ve en verimlisini yapmaya çalıştığını ve genel tasarım anlayışının bu doğrultuda geliştiğini açıklıyor.
-Çukurova (Yenice) Havaalanı
500.000 m2’lik alana kurulu bu havaalanın çevreyle bütünleşmesi hedeflenmiş. Dalaman havaalanının tasarımdan faydalanarak benzer bir yeşil çatı tasarlanmış. Tasarım sürecinin oldukça zor olduğunu ve 3-4 ay sürdüğünü açıklayan Emre Arolat, aynı çatı yapısını Çukurova Havaalanında da kullandığını açıklıyor.
Emre Aralot’ın söylemek istediklerini genel bir bakış açısıyla toparlamak gerekirse; tasarımın ve mimarinin sadece ekolojik dengeden ibaret olmadığını, sürdürülebilirliğin çok önemli olduğunu fakat çok basite indirgendiğini, sürdürülebilirliğe çok daha geniş bir perspektiften bakılması gerektiğini ve mimarlıkta yaptığınız şeyi insanların gözüne sokmadan, başına kakmadan memnun etmenin asıl amaç olması gerektiğini anlatıyor.
İşte bakış açısına hayran kalacağınız Emre Arolat'ın o konuşması!
Özgün İçerik
0 Yorum
Yorum Yap