Belirsizlik, şüphe ve korku zihnimizin başlıca üç düşmanı. Peki bizler bu düşmanların içimizde oluşturduğu korkulara bağışıklık kazanabilir miyiz? Beynimizi korkudan arındırıp, onu kontrol altında tutabilir miyiz? Farkında olmasak da, bu düşmanlara karşı kendimizi savunabileceğimiz güçlü bir silahımız var: Beyin detoksu.
Hepimizin belli başlı korkuları var; hangi sosyal sınıfa ait olursak olalım, hangi eğitim seviyesindeysek ve hatta hangi yaşta olursak olalım. Oysa korkunun doğasını bilmek ve beyni korkudan arındırmak mümkün. Koronavirüs gibi ciddi bir virüs karşısında psikolojik olarak çok ciddi bir sınav verdiğimiz tartışılmaz. Ne yapacağımızı, nasıl korunacağımızı, daha doğrusu gerçekten korunup korunamayacağımızı, dünyanın ne zaman tam olarak temizleneceğini bilmediğimiz ve tamamen çaresiz hissettiğimiz bir düşmana karşı psikolojik sağlığımızı nasıl koruyabiliriz? Fiziksel ve zihinsel olarak yorulmanızın sebebi sizce olaylar mı yoksa olayların ağırlığını taşıdığımız beynimiz mi?
Belirsizlik, Şüphe ve Korku
Belirsizlik, şüphe ve korku zihnimizin üç sinsi düşmanı ve bu üç düşman, çoğunlukla sıkı bir dayanışma içinde. Bu üçlüden bir tanesinin bile olması sağlıklı bir zihinden bahsetmeyi zorlaştırıyor. Peki bu süreç nasıl işliyor? Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Belirsizlik, korkunun fidesi. Zamanla şüpheye doğru yürüyor ve ikisi birleşerek daha büyük bir olaya yani korkuya dönüşüyor. Bu harmanlanma süreci hissedilmeden filizleniyor ve sinsice işliyor. Sadece bilincimizi değil aynı zamanda bilinçaltımızı da etkiliyor ve gizli gizli varlığını sürdürüyor. Yerlerini tespit etmek ve onları oyun dışına itmek hiç kolay değil.”
Yenilenmeye Başlayın
Bütün duyguların ve olayların beyinde bir karşılığı var. Stres, hastalıklar, zorluklar, üzüntüler, hatta mutluluklar Beyin, yaşanan tüm bu gelişmeleri, olaylara göre değil olaylara yüklenen anlamlara göre belirliyor. Bu yüzden de insan nasıl düşünürse o şekilde gelişir cümlesi tam olarak beynin çalışma anlayışı. Bu noktada beynin yüklendiği ağırlıklardan kurtulmasını sağlamak için beyin detoksu gerçek bir yenilenme yöntemi.
Olumlu Olmak Çok Güzel, Gelsenize!
Uzmanlar kaygı ve stres bozukluklarının ya da bunlara bağlı fiziksel rahatsızlıkların toplumda çok yaygın olduğunu söylüyor. Ancak sürekli beynimizi korkularla beslersek ilerleme kaydetmemiz mümkün değil. Dr. Mehmet Yavuz, bu süreçte olumlu duygulara yönelmenin önemine dikkat çekiyor: “Bizi gülümseten, umut veren, içimizi ısıtan detayları görmeyi bilmek gerekiyor. Endişeler ve güzellikler iç içe olunca korkuların hissedilme oranı daha düşük olur.”
Korkunun Doğası
Korkuyu temel olarak ikiye ayırıyor. Birincisi bedenimizle birlikte hissettiğimiz korkular. Bu korkular daha çok anlık olarak gelişiyor. Gün içinde beklenmedik şekilde, savunmasız olaylar karşısında yaşarız bu korkuyu. Aslında gerçek korku bu ve amacı bizi hayatta tutmak. Korku anında beden, sindirim gibi daha önemsiz gördüğü bazı işlevleri durduruyor ve hayatta kalmaya odaklanıyor. İkinci tip korku ise şöyle: gün içinde yaşanan ve o an geçip gitmiş gibi görünen önemsiz korkuların içimizde büyük kaygılara dönüşmesi. Ya aynı korkuyu tekrar yaşarsak? Bu ikinci tip korku, genellikle zihinsel ve uzmanlar tarafından kaygı olarak ifade ediliyor. Dr. Mehmet Yavuz bu durumda kendimize şu soruyu sormamızı istiyor: “Bu düşündüğüm şey gerçek bir korku mu yoksa bu kaygıyı ben mi üretiyorum?” Hiçbir nörolog, psikiyatrist ya da psikolog bize kaygılarımızın temelsiz olduğunu söylemiyor. Ancak zihinsel açıdan daha uzun süre ayakta kalabilmek ve güçlü hissedebilmek için korkunun doğasını anlamalı ve henüz gerçekleşmemiş senaryolar için kendimizi üzmeyi bırakmalıyız.
Beyin Detoksu ve Faydası
Beyin detoksu demek yaşanmışlıklarınızı silmek anlmına gelmiyor aslında. Aksine tüm yaşananlara rağmen bir değişim başlatmak ve hayata yeni bir yön vermek anlamına geliyor. Detoksun temelinde olumsuzlukların etkilerini yönetebilmeyi öğrenmek yatıyor. Beyin detoksu olaylara yüklediğimiz anlamları değiştirmek için iyi bir araç.
Beyin Detoksu Nasıl Yapılır?
– Beynimizi yönlendirebilmek için öncelikle kontrolü ele almamız gerekiyor. Bu noktada beynimize ne kadar hakim olduğumuz çok önemli, çünkü direksiyonu bizde olmayan bir arabanın kontrolü nasıl bizde değilse beynimizin de kontrolü bizde olmaz.
– Öncelikle yaşadığımız ne varsa iyi ve kötüsüyle birlikte inkar etmek yerine kabullenmelisiniz. Kabullendikçe her şey gibi olayların da daha kolay aşıldığını göreceksiniz.
– Olumsuz cümleleri hayatınızdan çıkarın, çünkü olumsuzluk hayatımızdan çıkmadıkça beynimizin rahatlaması mümkün değil. Olumlu olmak çok güzel. Uzun vadede faydası yadsınamaz.
Sabırlı olun, değişim bir anda olmaz. Yola çıkmanın önemini anlayın. Siz yürüdükçe yoldaki çiçekler kendiliğinden açıyor olacaktır zaten. Yeter ki vazgeçmeyin!
Özgün İçerik