Simay Kurtçu
Japonya’ya İkinci Dünya Savaşı sonunda yardım elini uzatan ABD, konserve gıdaları teneke kutulara koymaya karar vermişti. Bu konservelerin kutularını seneler sonrasında Transformers olarak karşımıza çıkacak.
İkinci Dünya Savaşı'na döndüğümüzde Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri karşı karşıya gelmişti. Savaşın galibi ABD olmuştu. Japonya'nın teslim olmasının ardından imzalanan barış antlaşmasında Japonya ve ABD arası ilişkilerin iyileştirilmesi için ticari ortaklıklar ve destek anlaşması imzalanmıştı.
Bu anlaşma sonrasında ABD, Japonya'ya gıda yardımı da yapmaya başladı. Bu noktada da Amerikalılar gıdaların taşınması sorunuyla karşı karşıya kaldı. Bu sorunu çözmek için geleneksel gıda saklama yöntemlerinden destek alınmasını söylendi. ABD yönetimi, sanayi imkanları kısıtlanan Japonya'nın bazı şeyleri kendi üretebilmesi için bu kısıtlamaları genişletirken artık metal kutuların da Japonya'da dönüştürülebileceğine karar verdi. Sonuçta Japonlar yıllardır Amerikan askerlerinin konserve artıklarını dönüştürüyordu.
Üretim maliyetini en alt seviyeye indirmek için ince metal tabakalar kullanan ABD'lilerin gönderdiği metal, Japonya'da farklı bir sektörde de çarkların işlemesini sağlayacaktı. Bu sektör ise oyuncak sektöründen başka bir şey değildi.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında metal yoksunluğu nedeniyle Lego gibi firmalar ön plandayken, sonrasında ise metal oyuncakların sayısı artmaya başlamıştı. Japonya, elindeki ucuz ve başka pek de bir şeye yaramayacak metalleri oyuncak haline getirmenin iyi bir kazanç sağlayacağının farkına vardı.
O dönemin Japonya'daki en popüler oyuncakları arasında teneke arabalar ve kurmalı robotlar yer alıyordu.
1970'lerde yaşanan Petrol Krizi, oyuncakların önce küçülmesine sebebiyet verdi. Ellerindeki az sayıda kaynağı kullanmak isteyen Japon oyuncak üreticileri, yeni oyuncakların dönüşebilmesini de istedi. Bu oyuncakların üretimi için daha az plastik lazımdı.
Sonrasında yeniden plastiğe dönülse de metal aksamlarını da koruyan bu oyuncaklar, Power Rangers serisindeki dev robotlar gibi dönüşen oyuncakların yolunu açmıştı bile.
Ancak Japon çocukları artık uzaya çıkan robotlardan, kendilerine uzak gelen hikayelerden sıkılmıştı. Oyuncak üreticileri de bunun üzerine farklı bir yol izlemeye karar vermek durumunda kaldı. Robotları gündelik hayatımıza sokma konusunda hemfikirdiler.
İşin başında farklı boylarda, birbirinden bağımsız seriler olarak çıkan dönemin popüler oyuncakları zaman içerisinde gittikçe birbirlerine benzemişti. Bu oyuncaklar o dönemde artık Amerikalı oyuncak firmalarının da dikkatini çekiyordu fakat pazarlama konusunda Amerika henüz etkisini gösterememiş, kendisini kanıtlayamamıştı.
Micro Change ve Diaclone Robo Car serileri sırasıyla günlük hayatta kullanabildiğimiz eşyalara ve otomobillere dönüşebilme yetenekleriyle büyük başarı yakalamaya başlamıştı. Hasbro'nun aklına ise çok farklı bir fikir geldi: Hepsini toplayıp tek bir marka altında pazarlamaktı. Bu marka ise günümüzde karşımıza Transformers olarak çıkıyor.
Sıla Tanrıverdi
0 Yorum
Yorum Yap