Kararsızlığın Patolojisi: Aboulomania

Arkadaşlarınızla buluştuğunuzda nereye gideceğinize bir türlü karar veremiyor olabilirsiniz. Ya da akşam ne yiyeceğinizi bulmak sizin için içinden çıkılmaz bir duruma dönüşebilir. Yine de tüm bu kararsızlıklar sonunda aksiyon alabildiğiniz için kendinizi biraz olsun şanslı hissedebilirsiniz çünkü tüm bu kararsızlıkları “hastalık” boyutunda yaşayan birçok insan var.

hastalik

Yunancada “a ve boule” kelimelerinin birleşimiyle “irade eksikliği” anlamına gelen aboulomania, kişinin patolojik derece kararsızlık gösterdiği zihinsel bir bozukluktur. Bu bozukluğu yaşayan insanların kararsızlıkları sosyal hayatlarını büyük ölçüde etkiler ve kişiyi strese, endişeye ve hatta depresyona sokabilir. Bu durum gerçek bir hastalık olduğundan hayatınız sürdürmenizi de imkansız kılar. Öyle ki en ufak bir karar anında bile beyniniz adeta felç durumuna girer ve kendinizi her olasılığı sonsuza kadar düşünürken bulabilirsiniz.

Bu hastalığı tetikleyen şeyin ne olduğu tam olarak bilinmese de, beynin karar vermekten sorumlu alanı olan “prefrontal kortex”teki problemlerin doğrudan etkili olduğu söylenebilir. Bununla birlikte kişinin yetiştirilme tarzının da bu hastalıkla ilgili söz sahibi olduğuna dair kanılar var. Örneğin fazla korumacı ebeveynlerle büyüyen çocukların bu durumu yaşayacağı toksik ortamlarda bulunma ihtimallerinin daha yüksek olduğu düşünülüyor. Çünkü böyle çocukların özellikle anne ve babasına karşı sağlıksız bir bağımlılık geliştirerek kendileri adına karar vermeleri için başkalarına daimi güven içinde yaşadıkları biliniyor. Ayrıca çocukluk döneminde aşağılanma veya terk edilmeye maruz kalan bireylerin duydukları utanç ve dışarıya ve kendilerine güvenmemeleri nedeniyle aboulomania şansının artabileceği söyleniyor. Bununla birlikte çocuğun bağımsız olarak yaptığı davranışların cezalandırılması da çocukta bu sıkıntıyı tetikleyebiliyor.

Aboulomani hastaları, karar vermek zorunda oldukları bir durumla karşı karşıya kaldıklarında genelde yalnız kalmak istemezler. Fakat bunun nedeni “yalnız kalma korkusu” değil, birinin onlar yerine karar verme sorumluluğun üstlenmesine ihtiyaç duymalarıdır. Üçüncü bir kişiye duyulan bu bağımlılık, irade bozukluğu olan insanları manipüle etmeyi veya onlara yalan söylemeyi de kolaylaştırır. Bununla birlikte, irade bozukluğu olan birini yalnız bırakmak, onları güçsüz ve kaybolmuş hissetmelerine neden olabilir.

Çoğunlukla anksiyete ve depresyonla birlikte görülen bu hastalığın teşhisi ve tedavisi için kullanılan birtakım testler vardır. Durum bu noktaya geldiğinde bir psikoloğa veya psikiyatriste gitmek, bu hastalıkla başa çıkmak adına önemli bir adımdır. Böylece hastanın daha fazla özerklik geliştirmesine ve girişkenlik gibi sosyal becerileri geliştirmesine yardımcı olunabileceği gibi çoğu durumda, uzmanın hastaya özgüven duygusunu geliştirmesine yardım etmesi gerekebilir.

Eğer siz de kendinizde bu hastalığın olduğunu düşünüyorsanız muhakkak bir uzmana görünmelisiniz. Fakat ondan önce kendi küçük kararsızlıklarınızla mutlu olmayı da deneyebilirsiniz !

Özgün İçerik