Öğrenci Kariyeri Banner

Hepimizin Her Gün Yaşadığı Dijital Amneziyi Daha Önce Duymuş Muydunuz ?

Hepimizin Her Gün Yaşadığı Dijital Amneziyi Daha Önce Duymuş Muydunuz ?

Günümüzde artık herkes her şeyi anında öğrenebiliyor, bunu mümkün kılan elbette ki akıllı telefonlar ve internet. İhtiyacımız olan tek şeyse bir arama motoru. Bu sayede her türlü bilgi tek tık uzağımızda. Bunun müthiş bir şey olduğunu düşünüyoruz çünkü hayatı bize kolaylaştıracak bir çok bilgiye saniyeler içerisinde erişebiliyoruz, zamandan ve emekten tasarruf ettiğimiz yadırganamaz bir gerçek. Peki her şeye bu kadar kolay erişmenin dezavantajları olabileceğini hiç düşündünüz mü ?

Her gün yaklaşık 3.5 milyar insan tarafından kullanılan Google, dünyada en çok kullanılan arama motoru olma özelliğine sahip. 

Google, Wikipedia ve diğer çevrimiçi araçların yükselişi, birçok insanın bu teknolojilerin beynimiz üzerindeki etkilerini sorgulamasına neden oldu. Sonuçta, aklımıza takılan bir şeyi aratıp saniyeler içinde doğru cevaba ulaşabiliyoruz. Ancak cevabı bilmek ile cevabı bulmak aynı şey mi?

Elbette ki değil! Çoğumuz internette bulduğumuz bilgileri yalnızca işimize yarayacak kısa bir süre zarfı boyunca aklımızda tutuyoruz. Çünkü biliyoruz ki unuttuğumuz an soracak bir "Google amca"mız var. 

Arama motoru aracılığıyla internette kolayca bulunabilen bilgilerin, edinildikten sonra hızlı bir biçimde unutulmasına "Google etkisi"  ya da dijital amnezi adı veriliyor. Bu durum ilk olarak Betsy Sparrow, Jenny Liu ve Daniel Wegner tarafından 2011’de yayınlanan bir makalede gündeme getirilmiştir.

Bu konu ile alakalı yapılan 4 farklı testten oluşan bir deneyde, ilk aşamada katılımcılardan 40 rastgele cümleyi bilgisayara yazmaları istendi. Katılımcılardan yarısına yazdıklarının bilgisayara kaydedildiği, yarısına ise kaydedilmediği bilgisi verildi.

Deneklerden daha sonra yazdıklarını hatırlamaları istendiğinde, kaydedildiğine inananların diğer yarıya göre çok daha kötü oldukları ortaya çıktı. Tıpkı bir sınav için çalıştıklarının daha sonraki bir amaca hizmet etmeyeceğini düşünen öğrenciler gibi, daha yüksek bir unutma eğilimi gösterdiler.

Başka bir testte deneklerden gereksiz bilgiler içeren bir grup cümleyi bir bilgisayarda okumaları ve yazmaları istendi. Birkaçına cümlelerin girişinin silineceği, birkaçına kaydedileceği ve geri kalanına nereye kaydedileceği söylendi. Denekler daha sonra iki teste tabi tutuldu. İlk testte, ekrandaki biraz değiştirilmiş ifadenin yazdıklarıyla aynı olup olmadığını anlamalarını gerektirdi. İkincisi onlara bu ifadenin kaydedilip kaydedilmediğini sordu ve eğer evetse, nereye kaydedildi?

Ekip, insanların içeriği ya da kaydedildiği yeri hatırlayabildiğini, ancak nadiren her ikisini birden hatırlayabildiğini gözlemledi. Aslında, çoğu yalnızca kaydedilen bilgilerin konumunu hatırlayabiliyordu, bilginin kendisini değil. 

Öğrenmek için bilinçli olarak çaba sarf ederken iki önemli konuya odaklanıyoruz: Hangi bilginin hatırlanmak için yeterince önemli olduğu ve bilgideki hangi detayların dikkate değer olduğu. Fakat eğer harici bir belleğin her bir detayı içerisinde sakladığını biliyorsak bu iki noktayı da önemsiz görmeye başlıyoruz.

Sonuçta günümüzde, Arama motorları sürekli olarak erişilebilir halde olduğu için çoğunlukla bilgiyi içsel olarak şifrelememiz veya işlememiz gerektiği hissine kapılmıyoruz; çünkü ihtiyaç duyduğumuz zaman ona hızlıca göz atabileceğimizi biliyoruz. Akıllı telefonlar çıktığından beri en yakınımızın bile cep telefonu numarasını ezbere bilmememiz bunun bir başka örneği.

Araştırmacılar, bilgisayarların geçişken belleğimizin bir parçası haline geldiği sonucuna vardı. Geçişken Bellek Hipotezine göre insanlar bazı bilgileri birbirlerinin hafızasına emanet eder, sosyal çevrede hafızalar arasında bir iş birliği yapılır. Şu bilgiyi nasıl olsa şu arkadaşım biliyor, benim ezberlememe gerek yok diyebiliriz. Şimdi bu görevi Google üstlenmeye başladı.

İnternetten öğrenilen bilgilerin doğru hatırlanılma oranı da ciltli bir kitaptan öğrenilen bilgilere göre daha düşük. 

Hal böyle olunca Google etkisinin gerçekten bizi balık hafızalı insanlara çevirmediğini söylemek güç. Öte yandan bu durumu bilinçli olarak fark etsek bile Google kullanmaktan vazgeçebileceğimizi de sanmıyorum.

Google'nın sloganı "Cehalet mutluluktur." olmalı belki de ne dersiniz ?

 

Kaynak

 

Özgün İçerik

 


Zeynep Akyıldız

Sabancı Üniversitesi - Bilgisayar Bilimleri

0 Yorum

Yorum Yap

😄

Bültenimize kayıt olun!

Güncel haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olun, böylece daima güncel bilgilerle donanmanıza yardımcı olabilelim.