26 Temmuz 1928 doğumlu Yahudi kökenli Amerikalı film yönetmeni, senarist, yapımcı, fotoğrafçı ve görüntü yönetmeni olan Stanley Kubrick, estetik kusursuzluğu elde edebilmek için denediği farklı teknik yöntemlerle dünya çapında sinemayı etkilemiş ve tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Eserlerinin çoğunda özgün senaryo yazmayı tercih etmemiş, edebiyat yazarlarının eserlerini sinemaya uyarlamıştır. Kubrick sinemasında, mükemmeliyetçi atmosfer dışında yoğun sembolizm ve gerçekçilik görülür.
Kubrick, Bronx, New York City’de büyüdü ve 1941 yılından 1945 yılına kadar William Howard Taft Lisesine gitti. Ortalama notlar alan Kubrick, genç yaştan itibaren edebiyat, fotoğraf ve sinemaya yoğun bir ilgi gösterdi ve liseden mezun olduktan sonra yönetmenlik ve yapımcılıkla ilgili A’dan Z’ye her şeyi kendi kendine öğrendi. 1940’ların sonunda ve 1950’lerin başında Look dergisi için fotoğrafçı olarak çalıştıktan sonra, parayla düşük bütçeli kısa filmler yapmaya başladı ve ilk büyük Hollywood filmi The Killing‘i 1956’da United Artists için çekti. Bunları Kirk Douglas’la işbirliği yaptığı savaşı resmeden Zafer Yolları (1957) filmi ve tarihsel destan Spartacus (1960) takip etti.
Hollywood endüstrisinden hoşlanmaması, Douglas’la birlikte yaptığı çalışmalarda film stüdyoları ile anlaşmazlıklar, bir yandan da Amerika’daki suç oranlarıyla ilgili artan endişe, Kubrick’i 1961’de Birleşik Krallığa taşınmaya itti ve Kubrick hayatının geri kalan kısmını orada geçirdi.
Eşi Christiane ile paylaştığı Hertfordshire’daki evi, çalışma ayrıntılarını yazdığı, araştırdığı, düzenlediği ve yönettiği işyeri oldu. Bu dönemde, filmleri üzerinde sanatsal kontrole neredeyse tamamen tek başına sahip oldu, ancak büyük Hollywood stüdyolarından finansal destek almanın avantajını yakalayamadı. İngiltere’de Peter Sellers, Lolita (1962) ve Dr. Strangelove (1964) filmlerinin yapımları oldu.
Mükemmeliyetçi olan Kubrick, film yapım sürecinin yazımdan düzenlemeye kadar birçok yönünü kontrolü altına aldı, filmleri üzerinde uzun araştırmalar yaptı ve sahneleme kısımlarında aktörleri ve diğer iş arkadaşlarıyla yakın koordinasyon içinde çalışarak özenli bir iş çıkarmaya çalıştı. Genellikle bir filmde aynı çekimin birkaç düzine tekrarını istemesi oyuncu kadrosu ile çatışmalara neden olurdu.
Aktörler arasında ortaya çıkan kötü şöhrete rağmen, Kubrick’in filmlerinin çoğu sinematografide yeni bir zemin hazırladı.
2001: A Space Odyssey (1968)’in bilimsel gerçekçiliği ve yenilikçi özel etkileri sinema tarihinde emsalsizdi ve film ona ‘En İyi Görsel Efektler’de tek kişisel Oscar’ını kazandırdı. Steven Spielberg filme kendi kuşağının “büyük patlaması” adını verdi. Film şimdiye kadar yapılmış en başarılı filmlerden biri olarak kabul ediliyor.
Kubrick, 18. yüzyılı anlatan dönem filmi Barry Lyndon (1975)’da sahneleri doğal mum ışığı altında çekmek için Zeiss tarafından NASA için geliştirilen lensleri kullandı. The Shining (1980) filmi ile, stabilize ve akışkan izleme çekimleri için Steadicam kullanan ilk yönetmenlerden biri oldu. Kubrick’in filmlerinin çoğu tartışmalı ve başlangıçta karışık eleştiriler alıyor olsa da – özellikle kitle iletişim araçlarından kaynaklanan çılgınlık üzerine İngiltere’de çektiği A Clockwork Orange (1971) filmi- filmlerinin çoğu Oscar, Altın Küre veya BAFTA Ödülleri’ne aday gösterildi. Son filmi Eyes Wide Shut‘ı, 1999 yılında ölümünden kısa bir süre önce 70 yaşında tamamladı.
New Hollywood film yapım dalgasının bir parçası olan Kubrick’in filmleri, film tarihçisi Michel Ciment tarafından “yirminci yüzyılda dünya sinemasına en önemli katkılar arasında” olarak kabul edilir ve Kubrick’in kendisi de sinema tarihinin en çok ilham veren yönetmenlerinden biri olarak kabul edilir.
Martin Scorsese de dahil olmak üzere sinemanın başını çeken yönetmenler, Steven Spielberg, Wes Anderson, George Lucas, James Cameron, Terry Gilliam, Coen kardeşler, Ridley Scott ve George A. Romer, Kubrick’i ilham kaynağı olarak gördüklerini belirtirler.
Eyes Wide Shut‘ın DVD’sinde Steven Spielberg, Kubrick’in “bir hikayeyi anlatma biçiminin, bizim hikayeleri dinlemeye alışkın olduğumuz haline antitetik olduğunu” ve “hiç kimsenin tarihte daha iyi bir resim çekemediğini” söylüyor.
Kubrick’ten kişisel olarak en çok etkilenen ve tüm zamanların en sevilen yönetmenlerinden Orson Welles şunları söylüyor: “’Genç nesil’ diyeceğim kişiler arasında Kubrick bana bir dev gibi görünüyor.”
Kubrick’in hayranlık duyduğu yönetmen Akira Kurosawa onun için “Birçok şaheser yaptı” diyor.
Hakkında Bilinmeyenler
- Okul hayatı boyunca son derece başarısız bir öğrenci olup üniversiteye gitmemiştir.
- Kariyerine babasının ona 16 yaşında doğum günü hediyesi olarak aldığı Graflex kamera ile başlamıştır.
- Obsesif Kompulsif Bozukluk rahatsızlığı vardı.
- Profesyonel bir satranç oyuncusuydu.
- Kubrick’in hiçbir zaman tamamlanamamış olan birçok projesi bulunmaktaydı. Bunlardan biri de Napoleon hakkında yapmak istediği bir filmdi.
- Uçmaktan ölesiye korkardı.
- Tam bir kedi insanıydı.
- Eşinin söylediğine göre en sevdiği filmlerden biri The Jerk’dü.
- Kendi filmleri arasında ise en çok Eyes Wide Shut‘ı, en az ise Fear and Desire’ı sevdiğini söylemiştir.
Psikolojiye ve edebiyata da meraklı olan Stanley Kubrick, geriye 48 yılda çekilmiş birbirinden güzel 16 efsane film bıraktı.
“Gözlem yapma, ölmeye yüz tutmuş bir sanattır”
-Stanley Kubrick
Özgün İçerik