Öğrenci Kariyeri Banner

2. Nobel Ödülümüzün Yıl Dönümünde Aziz Sancar'ı Yakından Tanıyalım

2. Nobel Ödülümüzün Yıl Dönümünde Aziz Sancar'ı Yakından Tanıyalım

Prof. Dr. Aziz Sancar Mardin’in Savur ilçesinde 8 çocuğun 7.si  olarak dünyaya geldi, anne babası eğitimsiz olmasına karşın çocukları için eğitimin önemli olduğunun farkındaydı ve onların okumalarını sağladı. Aslında  Tıp doktoru değil kimyager olmak isteyen Sancar, o zamanlar İstanbul’da üniversiteye giriş sınavı her fakülte için ayrı ayrı olduğu için hem kimya bölümünün, hem de arkadaşlarının isteği üzerine Tıp fakültesinin sınavına girdi ve her ikisini de kazandı. Kimya bölümüne kaydolacakken liseyi birlikte okuduğu Mardinli 5 arkadaşıyla beraber okumak için, tıp fakültesine kaydoldu. Ona göre İstanbul Tıp Fakültesi hem temel bilimlerde hem de klinik bilimlerde çok güzel bir eğitim verdi.

DNA’yı ve DNA’nın çift sarmal yapısını tıp 2. sınıftayken öğrenen ve onu öğrendikten sonra biyokimyacı olmaya karar veren Sancar önce Tıp eğitimimi bitirdi. Tıp 5. Sınıf öğrencisiyken Biyokimya hocasıyla konuşmuş ve Biyokimya ihtisası yapmak istediğini söylemişti ancak  “Aziz, Tıbbiye okuyan bir insanın en az bir-iki yıl doktorluk yapması lazım. Onun için bir süre doktorluk yapmanı tavsiye ederim” cevabını aldığından, mezun olunca doğduğu yere borcunu da ödemek için Savur’un bir köyünde doktorluk yaptı. İyi ki hocam tavsiye etmiş ve doktorluk yapmışım diyen Sancar, Savur’un köylerinde doktorluk yaptığı zamanları hayatının en güzel zamanları olarak değerlendiriyor.

Mardin’de doktorluk yaparken 1971’de NATO-TÜBİTAK bursuyla ABD’de Johns Hopkins Üniversitesine kabul edilen Sancar, ABD’ye  lisansüstü eğitim için gitti. DNA tamiri ve hücre döngüsü gibi alanlarda uzmanlaştı. Hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran, 30 yıldır üzerinde çalıştığı araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı.

Nobel Ödülü'nü Nasıl Aldı?

Yıllarca uğraşarak sirkadiyen ritmin (özetle vücudumuzun saati diyebiliriz) içinde, bozulan DNA‘ların onarım sisteminin de olduğunu buldu. Böylece kanser tedavisinde ve kanserden korunmada çok önemli tespitler ve buluşlar yaptı. Sürekli büyüyen ve fazlasıyla çoğalma gösteren kanser hastalığına neden olan DNA kırılmalarıdır. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar, kanserli hücrelerinin DNA yapısını bozarak etkilerini gösterirler. Kanseri yenmek için ilaçlarla bozulan bu DNA kırıklarının yeniden onarılmasına imkan vermemek gerekir. İlaçları tamir işlerinin az çalıştığı zaman dilimini bularak uygularsak kansere karşı daha etkin tedavi yapılabilir. Bu tespitler sonrası arkadaşları ile beraber hassas, içerisinde birçok bilgi bulunduran ve dış faktörlerden etkilenerek sürekli hasar oluşan DNA da oluşan hasarın onarım mekanizmalarında kullanılan enzimlerin maxicell denilen bir yöntemle saflaştırılmasını sağladı. Ve bu yöntem bize Nobel Ödülü'nü getirdi.

Aziz Sancar’ı başarıya götüren asıl şey, inandığı ve istediği şeylerin yolundan gitmek oldu. Başarılı bilim insanı, başarısını “Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum. Bizi birbirimizden ayıran emektir. Ben çalışmaya inanıyorum.” sözleriyle ifade ediyor ve bunu birçok konuşmasında tekrarlıyor. “Bilimde tesadüf yoktur çok çalışmak vardır.” sözleriyle de dediklerini destekliyor.

Sancar, Nobel ödülü sertifikasını ve madalyasını Anıtkabir’e sergilenmesi için vermiştir. Onu yetiştirenin ülkesi olduğunu, İstanbul Tıp Fakültesi’nde aldığı eğitimi dünyanın hiçbir yerinde alamayacağını söylemiştir. “Ben Nobel almasaydım da çalışmalarım ders kitaplarına girecekti ve Türk çocuğu Piri Reis’in ilk haritayı çizdiğini okuduğu gibi bu araştırmaları okurken Aziz Sancar adını okuyacaktı. Bu Nobel’den daha önemli bir ödüldür.” demiştir.

Başarıyı, yaptığınız işi en iyi şekilde yapmak ve bunun için de çok çalışmak olarak gören ve özellikle, eğer bilim yapıyorsanız en üst düzeyde bilim yapmaya çalışacaksınız, benim başarı formülüm budur diyen Sancar gençlere şunları tavsiye ediyor.

Atatürk’ün başlattığı devrimleri, Atatürk’ün bilime verdiği önemi hiç unutmamak ve Atatürk’ün söylediği “Cumhuriyeti biz kurduk. Cumhuriyeti sizler yaşatacaksınız ve Cumhuriyeti yaşatmanın tek yolu bilim yapmaktır.”sözünü hiç unutmamaları gerektiğini söylemek isterim. Umarım sizin nesliniz ve sizden sonra gelecek nesiller ülkemizi daha ileriye götürürler ve biz de ABD, Avrupa ve tüm batı dünyası düzeyinde bilim yaparız. Şunu da söyleyeyim, 19 Mayıs benim için çok önemli bir tarih, çünkü 1683 Viyana Bozgunu’ndan sonra ilk defa Batı’ya dur dediğimiz ve cumhuriyeti kurmak için yola çıktığımız gündür. Daha sonra birçok bilimsel ve sosyal inkılaplar yapıldı ve onlar sayesinde bu seviyeye ulaştık, ama yeterli değil. Daha ileriye gitmemiz gerekiyor.

Kaynak


0 Yorum

Yorum Yap

😄

Bültenimize kayıt olun!

Güncel haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olun, böylece daima güncel bilgilerle donanmanıza yardımcı olabilelim.