Öğrenciler “uzaktan eğitim” adı altında, çalışanlar ise “evden çalışma” adı altında tüm çalışma düzenlerini evlerine kurmuş durumdalar, üzerinden tam bir sene geçmesine çok az kaldı. Kimi için bu durum oldukça sevindirici idi. Ne hazırlanma telaşı var ne de ulaşım problemi. Bazısı arka planda müzik açarak çalıştı, bazısı çalışma masasının veya odasının dekorasyonunu yaratıcılığı ile yeniledi. Kimisi için de bu durum sıkışmışlık, atalet hali ve odaklanma problemi demek idi. İlk aylar alışma süreci şeklinde geçerken zaman ilerledikçe tahammül seviyemiz azalmaya başladı. Sosyal mesafe, maske, artan vaka sayıları derken eşi benzeri bulunmayan bir buhrana sürüklendik. Halen durulmuş değiliz ve bu durum evden çalışma kavramına olan bakış açımızı değiştirdi, ilk zamanlardaki kadar zevk almamaya başladık. Kaygı, tüm duygularımıza galebe çaldı.
Ne umduk, ne bulduk?
Sağlığımız yerinde olsun, gerisi önemli değil mi acaba?
Kimilerinin yüzünü görmemek iyi mi geldi?
Yaptığımız işlerin sıradanlığı ve monotonluğu meselesine ne dersiniz?
Birlikte yaşadığımız insanlarla veya eşyalar ile bir ömür geçirebilecek miyiz?
Pandemi yetmiyor, bir de bu sorularla yüzleşmek durumunda kalıyoruz. Biraz da olumlu tarafından bakalım. Çeşitli sebeplerle ihmal ettiğimiz ailelerimizle ilişkilerimizi güçlendirdik, profesyonel hayat ile özel hayat arasındaki sınır üzerine bir kez daha düşündük. İzleme listesindeki filmler, raflarda bize kavuşmayı bekleyen kitaplar bitti. Evimizden pek nadide eserlerin sergilendiği müzeleri, galerileri ziyaret ettik. İzlemeye fırsat bulamadığımız tiyatro oyunları ile dijital ortamlarda buluştuk. İçsel yolculuklarımıza çıktık, yaşamın anlamını tekrar düşündük.
Eski günlere dönmeyi artık sabırsızlıkla beklediğimiz şu süreçte birkaç öneride bulunmak istedik sizlere, naçizane.
Birikim yapmaya başlayın
Görünen o ki, bir süre daha evlerimizdeyiz. Her ne kadar para harcamak için dışarı çıkmamız gerekmese de ihtiyaç dışı ne aldığımızı bir düşünmekte fayda var. Pandeminin dünya ekonomisine olan etkisi yıllarca sürecek belki de. Temkinli olmakta fayda var, hiçbir şey için geç değil.
Sadece insanlarla değil, sosyal medya ile de aranızda mesafe olsun.
Sosyal medya uygulamalarından gelen bildirimlerin dopamin seviyemizi artırdığı kanıtlanmış bir gerçek, kimimiz bunu olumlu bir durum olarak görebiliriz. Ancak dijital dünyada sosyalleştikçe kendimizden uzaklaşmamaya dikkat etmeliyiz. Paylaştığımız fotoğraflar, tweetler, gönderiler bizden bir parça taşımıyor. Daha çok etkileşim alma potansiyeli olan içerikleri paylaşmaya meyilliyiz. Bilinçaltınızın bu oyununa gelmeyin.
Dünya ciddi bir dönüşüm geçiriyor, sıra sizde.
Dünya eski alışkanlıklarını bırakmaya, yeni normal adı altında yeni itiyatlar edinmeye başladı. Bu akıma siz de katılın. Önceliklerinizi gözden geçirin, fırsat bulamadığınız aktivitelere şans verin. Henüz keşfetmediğiniz bir yeteneğinizin olduğunu söylesem size, ne dersiniz? Açılmayı bekleyen okyanuslar bizleri bekliyor.
Bu yazının odağı öğrenciler ve evden çalışan beyaz yakalılar idi. Fakat bu yazı vesilesi ile ara vermeden, dur durak bilmeden işlerine devam eden hizmet sektörü çalışanlarına ve sağlık emekçilerine olan minnettarlığımızı bir kez daha dile getirelim.