Varsayalım ki sanatçılardan, iş insanlarından veya geliştiricilerden ilham aldınız ve bilgilerinizin, yazılarınızın ve çalışmalarınızın bulunduğu bir sayfa oluşturmak için bir adım attınız. Sayfanın her bir detayı sizden bir parça taşısın istediniz, bu sebeple var olan sosyal mecraları ve web sayfası oluşturma servislerini kullanmak yerine web sitenizi kendiniz tasarlamayı tercih ettiniz. Derin bir araştırma yapma güdüsü ile arama motoruna ilgili kelimeleri yazdınız ve kendinizi kocaman bilgi yığınının içine attınız. Burada devreye biz girelim ve o yığının içinden sağ salim çıkmanıza bir katkıda bulunalım.
Öncelikle ne yapmaya çalıştığımızı bir cümleye indirgeyelim. Kendimizi tanıtacağımız, çalışmalarımızı sergileyeceğimiz içerikler üreteceğiz ve onları internet üzerinden paylaşacağız. İçeriklerin İnternet aleminde bulunacağı(hosted) bir alan(domain) oluşturmamız gerekli. İsterseniz işe bir alan adı almak ile başlayın, isterseniz de bu alanı sizin için oluşturan servisleri (Netlify, Github Pages, vs.) kullanın.
Artık web sitesini hazırlamaya başlayabiliriz. İnternet alemine içeriklerimizi eklemeyi bir diyalog gibi düşünebiliriz. Nasıl ki karşımızdaki insana bir şey anlatmak için konuşmayı sağlayacak bir dil kullanıyoruz, İnternet’e bir muhteva yerleştirmek için de ona özgü bir yazı dili kullanmamız gerekli. Konuşurken bir yandan düşünürüz, kullanacağımız kelimeleri tartarız, o konu hakkındaki bilgilerimizi yoklarız, kendi içimizde bir beyin fırtınası yaparız ama tüm bu olanlar dışarıdan görülmez. Web sitesi tasarımı için tüm bu işlemlere back-end diyeceğiz. Dışarıya yansıttığımız şey ise ağzımızdan çıkan kelimelerdir. Buna da front-end diyeceğiz. Haydi bu kavramları çok fazla terim kullanmadan inceleyelim.
Front-end Development
Front-end geliştiriciler web sitesinin görünüşü ve kullanıcıların web sitesindeki verilerle olan etkileşimi üzerine kafa yorarlar. Peki, amaç nedir? Web sitesinin her türlü araç vasıtasıyla erişilebilir olmasını ve sitede yer alan verilerin hızlı bir şekilde görüntülenebilmesini sağlamak. Kısaca, web sitesini olabildiğince kullanıcı dostu bir hale getirmek diyebiliriz. Hangi becerilere sahip olmalısınız? HTML, CSS ve JavaScript. En ince ayrıntısına kadar kodlamak zorunda mıyım? Baştan sona kendi eseriniz olmasını isterseniz cevabımız evet olur. Eğer iskeleti hazır olsun, gerisini ben halledeyim derseniz framework sağlayıcıları(Bootstrap, Material CSS, Tailwind, vs.) ziyaret edebilirsiniz.
Back-end Development
Aslında ismi kendini ele veriyor. Görünen yüzün arkasında ne var ne yok, burada işleniyor. Web sitesinin en yüksek verimde çalışmasını sağlayan, veri tabanı yönetiminden ve işlenmesinden sorumlu olan, ana sistemi tasarlayan kişi back-end geliştiricidir. Hangi becerilere sahip olmalısınız? Python, Java, .Net, MySQL, MongoDB.
Full Stack Developing
Hem front-end hem de back-end geliştirme becerilerine sahibim diyorsanız, sizin bir full stack developer olduğunuzu kesinlikle söyleyebiliriz.
Tüm bu becerilere hakim oldunuz, saatlerinizi verdiniz ve çok çalıştınız. Baştan sona sizin eseriniz olan web sitesini, içeriklerinizi, yazılarınızı ve portfolyonuzu paylaşmaya hazırsınız. Tebrikler!