Veba, dünya tarihinde insanoğluna en fazla korku veren, çoğu zaman salgın halinde yayılan ve milyonlarca insanın ölümüne yol açan bulaşıcı ve ateşli hastalıktır. Birkaç türü olan vebanın en kötüsü Kara Ölüm olarak da adlandırılan hıyarcıklı vebadır. Hastanın baş, koltuk altı ve kasıklardaki lenf bölgelerinde hızla çoğalan hıyarcıklı veba, tarih boyunca en yıkıcı salgınlara yol açmıştır. Ancak hıyarcıklı veba dışında zatürreli ve septisemik veba türleri de tarihte etkili olmuştur.
Dünya tarihindeki salgınların en zararlı olanı olarak kabul edilen ve Avrupa’da “Kara Ölüm” denilen veba salgını, 14. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Asya'nın güney batısında başlayarak 1340'lı yılların sonlarına doğru İpek Yolu’nu izleyerek Avrupa'ya ulaşmıştır. Salgına Yersinia pestis adı verilen bir bakterinin yol açtığı kabul edilmektedir. Birçok insanın canına mal olan veba, yine insanlar yüzünden ölümü her yere getirmiştir. En büyük sebebi Asya’dan Avrupa’ya gelen tüccarlar ve Haçlı Seferlerinden dönen askerlerdir. Hastalık gemilerdeki farelerin üzerinde yaşayan pireler tarafından liman kentlerine taşınmıştır. Ayrıca başka bir olayda salgının yayılmasını hızlandırdı.
1346 yılına gelindiğinde veba Rusya’nın hâkimi olan Tatarların arasında yayılmaya başladı. Tatarlar, vebaya Kırım’daki Kefe Kalesi’ni ellerinde tutan Cenevizlilerin sebep olduğuna inandıkları için kaleyi kuşattılar ama orduları hastalıktan perişan olmuştu. Moğol hanedanından gelen Cengiz’in torunu Canıbek, Cenevizlileri cezalandırmak maksadıyla vebadan ölen askerlerin cesetlerini mancınıklarla kaleye fırlattırdı. Cenevizliler cesetleri yakmaya çalışsalar da hastalığın kendi aralarında da yayılmasına engel olamadılar. Tatarların yeni bir saldırısından kurtulmak isteyen Cenevizliler, daha sonra gemilerine binip Akdeniz’e doğru açıldılar ve uğradıkları limanlara hastalığı da götürdüler. Mikroplu gemiler uğradıkları her limanda mikropları taşımış oldu ve salgın da yayıldıkça yayıldı.
Avrupa’da vebanın bu kadar hızlı yayılmasının sebeplerinden birisi de, kedilerin katledilmesidir. IX. Gregorius 1232 yılında yayınladığı bir emir ile kedileri şeytani ruhlar ilan etmiştir. Katolik kilisesinin bu kararı ile Avrupa ülkelerindeki çoğu insan kedileri avlamaya başladı çünkü dini liderleri kediler ile şeytan arasında bir ortaklık kurmuştu. Papa’nın böyle bir karar almasının sebebi şeytanın Satanist ayinlerine kedi kılığında katıldığı iddiasıdır. Kedilerin bir anda avlanması, besin zincirini bozmuş ve fare sayısında olağan dışı bir artış yaşanmıştır. Veba salgının en rahat hareket edebildiği yer farelerin üstünde yaşayan pirelerdir. Ayrıca bazı insanlar kirli havanın salgına neden olduğuna inanıyorlardı. Koku yapılarak havanın güzel kokması sağlanırsa salgının önleneceği sanılıyordu. Banyo yapılmazsa derideki gözenekler açılmaz ve kötü hava vücuda giremez inancı nedeniyle 1800’lü yıllara kadar, Avrupa’da insanlar korkularından yıkanamıyorlardı.
Kara Ölüm'ün Avrupa'nın nüfusu üzerinde büyük bir etkisi olmuştur ve Avrupa'nın sosyal temellerini tamamıyla değiştirmiştir. Roma Katolik Kilisesi için de büyük bir darbe olan Kara Ölüm; Musevîler, Müslümanlar, yabancılar, dilenciler başta olmak üzere azınlıklara zulmedilmesine yol açmıştır. Veba salgını uzunca yıllar insanlığın başına bela olmaya devam etti. 1347 Avrupa salgınından sonra defalarca ortaya çıktı ama etkisi giderek azaldı. Anadolu’da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de veba salgınları görüldü.
Moskova’da 1770’lerde ki salgında hastalar karantinaya alındı ve dışarı çıkmaları kesinlikle yasaklandı. İşsizlik ve açlık artınca halk, sokaklara dökülüp karantinaya karşı isyan başlattı ve her yeri yakıp yıktılar. Yüzlerce isyancı hapse atıldı.
Özgün İçerik: Bu içerik Öğrenci Kariyeri yazarlarından Enes Eren tarafından oluşturulmuştur.
Dünya tarihindeki salgınların en zararlı olanı olarak kabul edilen ve Avrupa’da “Kara Ölüm” denilen veba salgını, 14. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Asya'nın güney batısında başlayarak 1340'lı yılların sonlarına doğru İpek Yolu’nu izleyerek Avrupa'ya ulaşmıştır. Salgına Yersinia pestis adı verilen bir bakterinin yol açtığı kabul edilmektedir. Birçok insanın canına mal olan veba, yine insanlar yüzünden ölümü her yere getirmiştir. En büyük sebebi Asya’dan Avrupa’ya gelen tüccarlar ve Haçlı Seferlerinden dönen askerlerdir. Hastalık gemilerdeki farelerin üzerinde yaşayan pireler tarafından liman kentlerine taşınmıştır. Ayrıca başka bir olayda salgının yayılmasını hızlandırdı.
1346 yılına gelindiğinde veba Rusya’nın hâkimi olan Tatarların arasında yayılmaya başladı. Tatarlar, vebaya Kırım’daki Kefe Kalesi’ni ellerinde tutan Cenevizlilerin sebep olduğuna inandıkları için kaleyi kuşattılar ama orduları hastalıktan perişan olmuştu. Moğol hanedanından gelen Cengiz’in torunu Canıbek, Cenevizlileri cezalandırmak maksadıyla vebadan ölen askerlerin cesetlerini mancınıklarla kaleye fırlattırdı. Cenevizliler cesetleri yakmaya çalışsalar da hastalığın kendi aralarında da yayılmasına engel olamadılar. Tatarların yeni bir saldırısından kurtulmak isteyen Cenevizliler, daha sonra gemilerine binip Akdeniz’e doğru açıldılar ve uğradıkları limanlara hastalığı da götürdüler. Mikroplu gemiler uğradıkları her limanda mikropları taşımış oldu ve salgın da yayıldıkça yayıldı.
Avrupa’da vebanın bu kadar hızlı yayılmasının sebeplerinden birisi de, kedilerin katledilmesidir. IX. Gregorius 1232 yılında yayınladığı bir emir ile kedileri şeytani ruhlar ilan etmiştir. Katolik kilisesinin bu kararı ile Avrupa ülkelerindeki çoğu insan kedileri avlamaya başladı çünkü dini liderleri kediler ile şeytan arasında bir ortaklık kurmuştu. Papa’nın böyle bir karar almasının sebebi şeytanın Satanist ayinlerine kedi kılığında katıldığı iddiasıdır. Kedilerin bir anda avlanması, besin zincirini bozmuş ve fare sayısında olağan dışı bir artış yaşanmıştır. Veba salgının en rahat hareket edebildiği yer farelerin üstünde yaşayan pirelerdir. Ayrıca bazı insanlar kirli havanın salgına neden olduğuna inanıyorlardı. Koku yapılarak havanın güzel kokması sağlanırsa salgının önleneceği sanılıyordu. Banyo yapılmazsa derideki gözenekler açılmaz ve kötü hava vücuda giremez inancı nedeniyle 1800’lü yıllara kadar, Avrupa’da insanlar korkularından yıkanamıyorlardı.
Kara Ölüm'ün Avrupa'nın nüfusu üzerinde büyük bir etkisi olmuştur ve Avrupa'nın sosyal temellerini tamamıyla değiştirmiştir. Roma Katolik Kilisesi için de büyük bir darbe olan Kara Ölüm; Musevîler, Müslümanlar, yabancılar, dilenciler başta olmak üzere azınlıklara zulmedilmesine yol açmıştır. Veba salgını uzunca yıllar insanlığın başına bela olmaya devam etti. 1347 Avrupa salgınından sonra defalarca ortaya çıktı ama etkisi giderek azaldı. Anadolu’da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de veba salgınları görüldü.
Moskova’da 1770’lerde ki salgında hastalar karantinaya alındı ve dışarı çıkmaları kesinlikle yasaklandı. İşsizlik ve açlık artınca halk, sokaklara dökülüp karantinaya karşı isyan başlattı ve her yeri yakıp yıktılar. Yüzlerce isyancı hapse atıldı.
Özgün İçerik: Bu içerik Öğrenci Kariyeri yazarlarından Enes Eren tarafından oluşturulmuştur.
0 Yorum
Yorum Yap