İnsan gelişimine en çok katkı saylayan, kişiyi olgunluğa götüren, empati yeteneğini geliştiren, farklı açılardan bakmasını sağlayan ve daha birçok insani özelliği kazanmasını sağlayan yegane şeydir okumak.

Eğer çocukluktan itibaren alışkanlık edinilmişse ne mutlu; bunu başarabilmiş insanların elinden kitap düştüğü görülmez zaten. Ancak kişinin kendisini en çok geliştirdiği yer üniversitelerdir. Ve bu dönemde ne kadar kitap okursak bizler için o kadar iyidir.

İşte bu amaçla sizler için, her üniversite öğrencisinin mutlaka okuması gereken kitapları derledik.

İnce Memed- Yaşar Kemal

Otuz iki yıllık bir zaman içerisinde yazılan İnce Memed dörtlüsü, düzene başkaldıran Memed’in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova’nın öyküsüdür. Yaşar Kemal’in söyleyişiyle “içinde başkaldırma kurduyla doğmuş” bir insanın, “mecbur adam”ın romanı.

Serenad – Zülfü Livaneli

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, herkesin bildiği Yahudi Soykırımı ve çok az kişinin bildiği Mavi Alay gibi bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor.

Körlük – Jose Saramago

Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda bekleyen bir adam aniden kör olur. Ardından körlük bütün şehre ve ülkeye yayılır ve yaşam durur. İnsanların tek çabası yalnızca hayatta kalmak olurken içlerinden yalnızca birinin gözleri görmektedir ve yaşanan tüm kötülüklere yalnızca o şahit olmaktadır.

Şeker Portakalı – Jose Mauro De Vasconcelos 

Brezilya edebiyatının klasiklerinden Şeker Portakalı, yetişkinler dünyasının sınırlamalarına hayal gücüyle meydan okuyan Zezé’nin yoksulluk, acı ve ümit dolu hikâyesi yazarın çocukluğundan derin izler taşır.

Hayvan Çiftliği – George Orwell

Hayvan Çiftliği’nin kişileri hayvanlardır. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin’i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında yer albilecek kişilerdir.

Bulantı – Jean Paul Sartre 

Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında Sartre, romanın kahramanı Roquentin’in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyor. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin’in kendi bedenine de yöneliktir.

Dönüşüm – Franz Kafka

Küçük burjuva çevrelerindeki tiksindirici aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen anlatı, aynı zamanda genelde toplumun kalıplaşmış, işlevini çoktan yitirmiş akışına bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı biçimde dile getirir.

Yabancı – Albert Camus

Ölümün egemen olduğu bir varlıkın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın baş karakteri Meursault, bir simge kahraman değil, adı olmayan bir Yabancıdır. Bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir.

Fahrenheit 451 – Ray Bradbury 

Guy Montag bir itfaiyeciydi. Televizyonun hüküm sürdüğü bu dünyada kitaplar ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu. Montag’ın işi ise yasadışı olanların en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları.

Son Ada – Zülfü Livaneli

 Son Ada, ismini bilmediğimiz bir adada yine ismini bilmediğimiz insanların ve bir diktatörün ekseninde yaşananları anlatıyor. 

Sırça Fanus – Sylvia Plath

Parlak bir üniversite öğrencisi olan Esther Greenwood, 1950’lerde yayın dünyasında acımasız bir rekabetin sürdüğü New York’a büyük hayallerle gelir ve önemli bir moda dergisinde iş bulur. Kapıldığı beklentilerle karşısına çıkan fırsatların yoğunluğu, masumluğunu yitiren genç kızın zamanla kaldıramayacağı bir boyuta ulaşır ve Esther kendini tam bir karabasanın içinde bulur.

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği – Milan Kundera 

Milan Kundera, tepkiye karşı tepkisizliği, kararlılığa karşı kararsızlığın tutarlı ve erdemli yanlarını araştırdığı romanının başkişisi Tomas’la alışılmış, arkasında güçlü düşünce ve yaşam kurallarını taşıyan roman karakterlerini sorgular. 

Uçurtma Avcısı – Khaled Hosseini

Emir ve Hasan, Kabil’de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk… Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir’le Hasan’ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur.

1984 – George Orwell

George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır.

Altıncı Koğuş – Anton Çehov

Çehov bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu novellasında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimıç bunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz.

Siddhartha – Hermann Hesse 

Hermann Hesse, bu romanını şu sözlerle tanımlamış “Siddhartha, benim, Hint düşüncesinden kurtulup özgürleşmemin dışavurumudur. tüm dogmalardan kurtulmak için tuttuğum yol Siddhartha’ya götürdü beni; yaşadığım sürece de bu yolda ilerleyeceğim doğaldır..”

Yakıcı Sır – Stefan Zweig

Yakıcı Sır annesini elde etmek isteyen bir narsist çapkın tarafından kullanılan çocuğun hikâyesidir. Ne var ki, yetişkin dünyası bazen masum çocuklara büyüklere göründüğünden çok daha berrak görünmektedir.

İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları – İlber Ortaylı

İlber Ortaylı bu kitapta kişinin hayattaki gayesini nasıl belirleyeceğini, hedefini nasıl koyacağını, geleceğini nasıl planlayacağını, potansiyelini nasıl değerlendireceğini yüzyılların içinde dolaşarak, tarihin büyük düşünürlerinin binlerce yıla meydan okuyan görüşlerini de yanımıza katarak izah ediyor.

Sineklerin Tanrısı – William Golding

Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır.

Çavdar Tarlasında Çocuklar – J. D. Salinger 

NewYork’lu bir burjuva ailesinin oğlu Holden Caulfield’in “büyümeye dair” keyifli ve hüzünlü öyküsü. Salinger’in en iyi eserlerinden biri.

Ses ve Öfke – William Faulkner 

Sesve Öfke’de, ABD’nin güneyinde yaşayan Compson ailesinin dağılışı farklı bilinçlerle izleniyor: Zihinsel engelli oğul Benjy’nin, suçluluk ve onur duygularıyla azap çeken ağabeyi Quentin’in, sert, mantıklı ve kurnaz diğer erkek kardeş Jason’ın anlatımlarıyla, ailede yaşananlar yavaş yavaş açığa çıkıyor.

Yerdeniz – Ursula K. Le Guin 

Le Guin’in Yerdeniz kitapları Yerdeniz Büyücüsü, Atuan Mezarları, En Uzak Sahil, Tehanu, Yerdeniz Öyküleri ve Öteki Rüzgâr Metis Edebiyat koleksiyonunun en sevilen kitaplarından oldu ve yıllar içerisinde birer kült kitap haline geldiler. 

 

Yorum Bırakın

Instagram İçeriklerimiz