Hayatı Ertelemeden Yaşamak: Carpe Diem

Ne kadar sıklıkla günlük hayatın koşuşturmasından sıyrılıp kendinize vakit ayırıyorsunuz? Sorumluluklarınızı bir kenara bırakıp, hiçbir şey düşünmeden sadece “anı” yaşayabiliyor musunuz? Bu sorulara olumlu cevaplar veremeyecek olanlar yazının devamında bana eşlik edebilir; cevapları “çoğunlukla/evet” olanlar ise arkasına yaslanıp keyifle bizi izleyebilir çünkü onlar, aramızda bu hayatı layıkıyla yaşayan gizli kahramanlardır.

Özellikle son 20 yıldır eminim ki bir çoğunuzun mutlaka kulağına çalınan bir motto konuşuluyor “Carpe Diem”. 1989 yapımlı, En İyi Özgün Senaryo Akademi ödülüne layık görülmüş Ölü Ozanlar Derneği filmiyle hayatımıza giren bu sözcük aslında hepimize farkında bile olmadan yaşamayı unuttuğumuzu, anlarda değil de büyük bir kaos içerisinde sürüklendiğimizi hatırlatıyor. Senarist, filmde sık sık bahsi geçen "Sadece bir tane hayatınız var ve şimdi yapmayacaksınız da ölünce mi yapacaksınız?" ifadeleriyle bizi adeta sürekli ötelediğimiz ölüm gerçeğiyle yüzleştiriyor ve anın değerini bilmeyi öğütlüyor.

Bu sözcüğün doğuşu ise, tarihte çok daha gerilere uzanıyor. Milattan 23 yıl önce Latin edebiyatının ünlü ozanı Horatius'un bir özdeyişinin dizesinde geçen Carpe Diem, Türkçeye “zamanın tadını çıkar, günü yakala, anı yaşa veya günü yaşa” şeklinde çevrilmiş. Bu özdeyiş ilk bakışta insan eylemlerinin mutlaka hazza bağlı olarak gerçekleşmesi gerektiğini savunan hedonist felsefesinin bir izdüşümü olarak görünse de, aslında gelecek hakkında endişelenmek yerine yaşanılan anın değerini vurgulamaktadır. Yani bu söz bizlere “dünya yansın, umurunda değil” gibi bir tavır takınmaktan çok, içerisinde bulunduğun anda olmaktan ibaret olmamız gerektiğini anlatmaya çalışır. Dün, yarın, geçmiş, gelecek gibi kavramlar olmadan yalnızca şimdi ve bugün için yaşamak gerektiğini vurgular. Sanıyorum ki bu meseleyi tanıdık bir deyişle “Hiç ölmeyecekmiş gibi düşün, yarın ölecekmiş gibi yaşa.” şeklinde özetleyebiliriz.

Anı yaşamak, ne kadar kolay söyleniyor değil mi? Uzmanlar öneriyor, filozoflar vurguluyor… Peki biz nasıl başaracağız bu anda kalmayı diye düşünüyor olabilirsiniz. Düşünmeyin, sadece şu an okuduğunuz kelimelere odaklanın. Ve işte, andasınız! Belki de çok düşünmekten, kendinizden başka diğer herkes yerine düşünmekten dolayı anı yaşamak bir yana, geçip giden zamanın bile farkında değilsiniz. Böylelikle birçok insan sadece zamanını kaybetmekle kalmıyor ve bunun yanında; odaklanma problemi, stres, anksiyete, depresyon gibi çeşitli hastalıklarla da mücadele ediyor.

Öyleyse siz de bütün bu problemlerden kurtulmak, mutlu yaşamın sırrına erişmek istemez misiniz? Çözüm çok basit: Carpe Diem!