Öğrenci Kariyeri
Bu bölümü okumak ve bu mesleği icra etmek istiyorsanız, her meslekte olduğu gibi bir şeyleri seviyor olmanız gerekir. Bu meslekteki "bir şey"i ise yemek pişirmeyi sevmek ve farklı lezzetlere ilgi duymak şeklinde tanımlayabiliriz. Fakat sadece yemek pişirmeyi sevmek yetmez; çünkü bu alanın bir de kültürel yönü vardır.
İnsanların genellikle kolay bir bölümmüş gibi gördüğünü, aslının ise hiç de öyle olmadığını açıklamak isterim. Sonuç olarak bu bölümde yapılan sadece yemek pişirmek ya da pasta yapmak değildir. Burada bir sanat öğretimi ve bu sanat dalında ustalaşma söz konusudur. Sanat, kolayca ustalaşabileceğiniz, yetkinliğinizi ortaya koyabileceğiniz bir alan değildir. Sanat, yeteneğiniz olsa dahi emek vermeden geliştirebilecek bir alan değildir, diğer birçok alan gibi.
Yeme-içme sektörü ve bu alandaki tüketim artık eskisi kadar basit değil ve insanların damak zevkleri, zamanla değişmekte ve gelişmekte. Farklı kültürlere ait lezzetler insanlar tarafından daha çok merak edilir ve tüketilir oldu. Bu bölümdeyse değişimi karşılayacak potansiyel mevcuttur ve bu yüzden gelecek vaat eden bir alan olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Diğer yandan bu bölümü okuyanların üniversite hayatı birçok bölümden daha ilginç ve eğlencelidir. Çünkü teorik bilginin yanında pratiğin en çok yer aldığı bölümlerden biridir. Bir örnekle bu düşünceyi destekleyelim. Bir tıp ya da hukuk öğrencisi okulda öğrendiği bilgiyi gündelik hayatında her zaman kolay kolay uygulayamaz. Belli bir eğitimden sonra kendisine bunu yapma yetki ve izni verilir. Bir diş fakültesi öğrencisi okulda diş çekmeyi öğrendi diye evde annesinin ağrıyan dişini çekemez ya da bir hukuk öğrencisi derste boşanma davalarının nasıl yapıldığını öğrendi diye boşanmaya karar veren kuzenlerini boşayamaz, en fazla belki bu konuda onlarla konuşur ve onlara danışmanlık yapar. Bu da göstermektedir ki bilgilerini hemen, tam anlamıyla pratiğe dökemezler. Fakat gastronomi ve mutfak sanatları okuyan bir öğrenci derste öğrendiği ketçap tarifini bulduğu ilk mutfakta deneyimleyebilir. Somut olarak teorik bilginin karşılığını hemen görebilmek ise çoğu zaman heyecan vericidir. Kısacası hukuk ya da tıp gibi birçok bölümü okurken mesleğinizi elinize almamış olursunuz fakat gastronomi gibi sanata ilişkin bölümlerde, meleğiniz daha okurken ellerinizdedir.
Kısacası teorik bilginin yanında bir şeyler üretmenin hazzını da hep yaşıyor olursunuz, gastronomi okurken. Çevremizden de gözlemlemekteyiz ki birçok öğrenci, okul hayatlarında farklı sanat dallarıyla ilgilenir. Kimi bir enstrüman çalar kimi gösteri sanatları ile ilgilenir veya başka bir alanla ilgilenir. Bunları yapmalarının ana sebebi olarak gösteremesek de "bir şeyler üretmenin verdiği hazzı duymak", hatırı sayılır sebeplerdendir. Bu bölüm ise bu hazzı zaten size sağlamaktadır.
Arkadaşlarınız yaptığınız yemeklere, pastalara ve uyguladığınız tariflere bakarken mest olacaktır ki onlar makarnada bile teklerken, yani daha öğrenciyken arkadaşlarınızın gözünde siz bir şef olursunuz.
Mutfakta olmak ruhunuza iyi geliyorsa, üniversiteniz size terapi merkezi olacaktır.
Özgün İçerik: Tuba Yaka
İnsanların genellikle kolay bir bölümmüş gibi gördüğünü, aslının ise hiç de öyle olmadığını açıklamak isterim. Sonuç olarak bu bölümde yapılan sadece yemek pişirmek ya da pasta yapmak değildir. Burada bir sanat öğretimi ve bu sanat dalında ustalaşma söz konusudur. Sanat, kolayca ustalaşabileceğiniz, yetkinliğinizi ortaya koyabileceğiniz bir alan değildir. Sanat, yeteneğiniz olsa dahi emek vermeden geliştirebilecek bir alan değildir, diğer birçok alan gibi.
Yeme-içme sektörü ve bu alandaki tüketim artık eskisi kadar basit değil ve insanların damak zevkleri, zamanla değişmekte ve gelişmekte. Farklı kültürlere ait lezzetler insanlar tarafından daha çok merak edilir ve tüketilir oldu. Bu bölümdeyse değişimi karşılayacak potansiyel mevcuttur ve bu yüzden gelecek vaat eden bir alan olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Diğer yandan bu bölümü okuyanların üniversite hayatı birçok bölümden daha ilginç ve eğlencelidir. Çünkü teorik bilginin yanında pratiğin en çok yer aldığı bölümlerden biridir. Bir örnekle bu düşünceyi destekleyelim. Bir tıp ya da hukuk öğrencisi okulda öğrendiği bilgiyi gündelik hayatında her zaman kolay kolay uygulayamaz. Belli bir eğitimden sonra kendisine bunu yapma yetki ve izni verilir. Bir diş fakültesi öğrencisi okulda diş çekmeyi öğrendi diye evde annesinin ağrıyan dişini çekemez ya da bir hukuk öğrencisi derste boşanma davalarının nasıl yapıldığını öğrendi diye boşanmaya karar veren kuzenlerini boşayamaz, en fazla belki bu konuda onlarla konuşur ve onlara danışmanlık yapar. Bu da göstermektedir ki bilgilerini hemen, tam anlamıyla pratiğe dökemezler. Fakat gastronomi ve mutfak sanatları okuyan bir öğrenci derste öğrendiği ketçap tarifini bulduğu ilk mutfakta deneyimleyebilir. Somut olarak teorik bilginin karşılığını hemen görebilmek ise çoğu zaman heyecan vericidir. Kısacası hukuk ya da tıp gibi birçok bölümü okurken mesleğinizi elinize almamış olursunuz fakat gastronomi gibi sanata ilişkin bölümlerde, meleğiniz daha okurken ellerinizdedir.
Kısacası teorik bilginin yanında bir şeyler üretmenin hazzını da hep yaşıyor olursunuz, gastronomi okurken. Çevremizden de gözlemlemekteyiz ki birçok öğrenci, okul hayatlarında farklı sanat dallarıyla ilgilenir. Kimi bir enstrüman çalar kimi gösteri sanatları ile ilgilenir veya başka bir alanla ilgilenir. Bunları yapmalarının ana sebebi olarak gösteremesek de "bir şeyler üretmenin verdiği hazzı duymak", hatırı sayılır sebeplerdendir. Bu bölüm ise bu hazzı zaten size sağlamaktadır.
Arkadaşlarınız yaptığınız yemeklere, pastalara ve uyguladığınız tariflere bakarken mest olacaktır ki onlar makarnada bile teklerken, yani daha öğrenciyken arkadaşlarınızın gözünde siz bir şef olursunuz.
Mutfakta olmak ruhunuza iyi geliyorsa, üniversiteniz size terapi merkezi olacaktır.
Özgün İçerik: Tuba Yaka
Sıla Tanrıverdi
0 Yorum
Yorum Yap