Eskiyen İstanbul mu? Eskiyen Bizler Miyiz?

O eşsiz İstanbul silüetine aşık olmayan insan yoktur veyahut çok nadirdir diyebiliriz. Nadiren de olsa bu silüete hayran olmayan insanlara hayret ile sormak lazım bu hayranlık hissiyatına nasıl kapılmadınız, diye... Özellikle son zamanlarda eski İstanbul temalı birçok görüntüye rastlıyoruz. Gerek sosyal medya platformlarında gerekse çeşitli dizi, film gibi yapımlarda. Peki ya bir anda böylesine yoğun bir şekilde eski İstanbul'a olan özlem hissiyatı ve bu hissiyatın yansımalarını neden görmeye başladık? Bu yazıda bunun cevabını belki net bir şekilde vermeyeceğim lakin siz okurlarımızı bir nevi nostaljik zaman geçitinde eski İstanbul görüntüleri eşliğinde yolculuğa bırakacağım.

Eskiye olan hasret neredeyse her insanlık döneminde mevcut olmuştur. Peki ya neden? Benim cevabım, hasret duyulan o eski dönemlerdeki an'lara duyulan merak duygusu olacak. Şöyle ki şu an'ın duygularına çoğunlukla aşinayız lakin nostaljinin o güzel esintisine sadece uzaktan göz atabiliyoruz. Nostaljiden hep hoş bir eda ile bahsettik lakin köken olarak ironi içeren bir kelimedir bu hoş edasına karşın. Nostaljinin kelime kökeni Yunancadan gelmektedir. Nostos(geliş) ve algos(acı) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Kelimenin kökeninde her ne kadar acı kavramı bulunuyor olsa da insanların pek çoğu nostaljinin acıdan çok hoş bir hissiyatı olduğundan söz eder.

Bizim için geçmişten ibaret olan tarih duygularıyla bizlere yabancı ve bizlerde merak uyandıran nokta tam da burası oluyor. Acaba eski zaman insanları bu tarihi yollarda neler konuştu, nasıl ulaşım sağladı? 

Birçok soru yanıtsız kalıyor ve bu taktirde biz sadece merak duygusuyla ve hayranlıkla o tarihi izliyoruz...