Çiçeklerdir umudun temsilcisi, çetin kışın bir gün biteceğine onların güzelliğini düşlerken inanırız. Açınca rengarenk türlü türlü çiçekler işte o zaman gelmiştir güzel bahar günleri. Her biri ayrı güzellikte ve kokudadır. Gelip geçici dünyamızı süsler ve bambaşka alemlere alır götürürler bizi. Bazen bir özür için yardım isteriz onlardan, bazen duygularımızı güçlendirmeleri için. Şairler değil midir, sevileni bambaşka çiçeklerle tasvir eden? Sevilenin güzelliği benzetilir bir güzel çiçeğinkine, onun ruhuyla bütünleşip anlam kazanır.
İnsanlar çeşit çeşit anlamlar yükleyip ne hikayeler yazmışlar çiçekler için. Bu yazımda 5 çiçek, 5 hikaye ve 5 şiiri sizler için derledim.
1- Gül
Çiçeklerin içinde rengine göre farklı anlamlara sahiptir gül. Kırmızı gül aşkı, beyaz gül masumiyeti, sarı gül dostluğu ve pembe gül minneti ifade eder. Gül hakkında çok hikaye vardır ama en anlamlısıdır Küçük Prens adlı hikayede karşılaştığımız.
https://www.youtube.com/watch?v=YuR-ukXgpZw
“Günaydın,” dedi küçük prens.
Açmış güllerle dolu bir bahçenin önündeydi. “Günaydın,” dedi güller.
Küçük prens onlara baktı uzun uzun; kendi çiçeğine benziyorlardı.
“Kimsiniz?” diye sordu şaşkınlıkla.
“Biz gülleriz,” dedi güller.
Birden küçük prensin içi üzüntüyle doldu. Çiçeği ona evrende başka bir eşi benzeri bulunmadığını söylemişti. Oysa işte burada, tek bir bahçede beş bin tane birden vardı! Eşi benzeri bulunmayan bir çiçeğe sahip olduğunu düşünen Küçük Prens onun sıradan bir gül olduğunu öğrendiği için o kadar üzülür ki çimenlere uzanıp ağlamaya başlar. Tilki yanına gelir, kısa zaman sonra ve ona ne olduğunu sorar. Küçük Prens anlatmaya başlar olanları. Tilki şöyle cevap verir küçük prense: Gülünü senin için önemli kılan senin onun için harcamış olduğun zamandır. Gidip tekrardan bakmasını ister güllere ve şunu ekler Kendi gülünün eşi benzeri olmadığını göreceksin.
Küçük prens gidip güllere bakar ve anlar kendi çiçeğinin önemini.
“Çok güzelsiniz, ama boşsunuz benim için,” der. Küçük Prens “İnsan sizin için ölemez. Doğru, gelip geçen biri için benim çiçeğimin sizden hiçbir farkı yok. Ama o benim için yüzlercenizden daha önemli; çünkü suladığım, cam bir fanusun altına koyduğum, önüne siperlik yerleştirdiğim çiçek o. Çünkü tırtılları ben onun için öldürdüm. (Birkaç tanesini bıraktık, sonradan kelebek oldular.) Çünkü yakındığı, ya da övündüğü, ya da hiçbir şey söylemediği zamanlarda dinlediğim çiçeğim o benim. Çünkü o benim çiçeğim.”
2- Papatya
Çiçeklerin en nahifi olan papatyalar masumluk, saflık ve temizliğin simgesidir. Anadoluda efsaneleşmiş bir de hikayesi vardır bu çiçeğin.
Koskoca bir bahçede harikulade çiçekler içinde bir küçük papatya aşık olmuş ak sakallı bahçıvana. Yüzlerce çiçeğin arasından onu farketsin ve sadece onunla ilgilensin istiyormuş.
Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş, bembeyaz yapraklarını. Bir gün, aşkı öyle büyümüş ki papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş ve eğilivermiş boynu. Zaman akıp gidiyormuş. Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş. Ve işte bir gün, bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış, incecik bedenini ellerinin arasına almış. Sonra elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya. Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı. Hala bükükmüş boynu ve göremiyormuş sevdiğinin yüzünü, ama bedeni kurtulmuş papatyanın. Uzun bir müddet sonra, bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye. Gelen giden yokmuş. Neredeyse kahrından ölecekmiş papatya. Ama bir sabah, hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış. Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş. Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısı genç bir bahçıvanmış. “Papatyaya ne güzel açmışsın sen ama gövden seni taşımıyor” demiş. Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış. Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini ve anlamış neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini. O her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş. Papatya son sözlerini haykırmış dünyaya “Sevgi emek istermiş”
3- Anemon
Aşk tanrıçası Afrodit ile fani olan Adonis birbirlerine aşık olurlar. Adonis bir gün ormanda avlanırken, Afrodit’in eski sevgilisi Ares ile karşılaşır. Adonis, Afrodit’in bir ölümlüye olan aşkını kıskanan Savaş Tanrısı Ares tarafından ormanda vurulur. Afrodit yetişene kadar Adonis ölür. Afrodit düzenlediği bir törenle sevgilisi Adonis’in vücudunu güzel kokularla ovalar ve onu kucaklayıp ölüler diyarına götürür. Bu esnada Adonis’in kan damlaları ile güzel kokular birbirine karışır ve yeryüzüne dökülerek birer çiçeğe dönüşürler. O zamandan beri bu çiçeğe Afrodit ile Adonis’in aşkı anısına Anemon denir.
4- Karanfil
Kültürden kültüre değişen farklı amaçları dillendirmek için kullanılır karanfiller. Mitolojide şöyle bir hikayeye sahiptir.
Likya Mitolojisinde anılan Artemis ok, yay ve arabayla yakından ilgilidir. Onun için “hedefi vuran”, “gümüş yaylı” sıfatları da kullanılmıştır.
Artemis avlanmaya çıktığı kötü bir günden eli boş döner. Ormanda flüt çalan genç bir çobana rastlar ve çobanın müziğiyle hayvanları kaçırdığını düşünür. Bu yüzden genç çobana çok kızar ve adamın gözlerini oyup yere atar. Sonrasında çobanın masum olduğunu anlar,öfkesinin kurbanı olmuştur tanrıça. Pişmandır ama yapabileceği bir şey de yoktur. Çobanın gözlerinin düştüğü toprakta ise iki çiçek açar, kan kırmızısı iki karanfil… O gün bugündür karanfil dökülen masum kanın simgesidir.
Binlerce yıldır; masumiyeti,sevgiyi,güzelliği,haksızlığı,pişmanlığı dillendirir.
5- Gelincik
Hüznün, kırılganlığın ve hassaslığın yıllarca sembolü olmuştur gelincik çiçeği. Japonlar gelincik “insan ömrüdür” diye betimleyerek şu sözleri söylemişler gelincik çiçeği için.
Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır, yaşamıştır, bugünü vardır, yaşıyordur ama “yarını belli değildir”. Yarını yoktur. Her şey bugün, içinde bulunduğumuz andır. Nefes almanın, bir şeyi yiyebilmenin, yürüyebilmenin, görebilmenin, huzurlu bir uykudan sonra heyecanla uyanabilmenin keyfini yaşamalıyız. Çünkü bunun yarını yok, yarın böyle olmayabilir. Her şeyin olduğu gibi bazı şeylerinde sonu vardır. Son yediğimiz yemek, son giydiğimiz giysi, son kez baktığımız insan…
Bu sonlar gelmeden, içinde bulunduğumuz yaşamımızdaki sahip olduğumuz zenginliklerin farkına varmalıyız.
https://www.youtube.com/watch?v=Dth92bVFJv4
Çiçeklerin dilleri olmasa da hepsinin bize söyleyecek sözleri, verecek mesajları var. Dünya bakan insan için değil gören insanlar için anlamlıdır.