28 Eylül 2009; Diyarbakır’ın Licê ilçesine bağlı Şenlik köyü Hambaz mezrasında, hayvanlarını otlattığı sırada Yayla Karakolu’ndan atılan havan topu ile öldürülen (devletin yasal silahı!) 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un bedeninin paramparça olduğu; ama çok azımızın duyabildiği, duyanlarımızın da denize dökülen petrole gösterdiği tepkinin onda birini gösteremediği insanlığın yüz karası bir gün…
O gün Ceylan’ın paramparça olmuş bedenini parça parça eteğine toplamıştı annesi ve açılan ‘görevi kötüye kullanma’ davasında takipsizlik kararı çıkmıştı. Ardından avrupa insan hakları mahkemesi Önkol davasında yaşam hakkı ihlali bulmamıştı!
Bütün bunların sebeplerini biraz sorgularsak çok açık göreceğiz zaten. Bu yüzden üzerine çok fazla söz söylemeye gerek yok, bırakalım vicdanlarımız konuşsun. Belki de toplum kurallarından önce ‘cana nasıl sahip çıkılır?’ dersleri verilmeli ilkokullarda.
Ve bugün (26 Mayıs 2017); sanat en kullanılması gereken şekilde kullanıldı. Bir şarkı bize Ceylan’ı öyle bir hissettirdi ki (aslında insan kalabilen tarafımızı dürttü) dinleyenin boğazına yumruk gibi dizildi. İçimizde sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenenlerin kesinlikle öğrenmesi gereken bir şey yapıldı; anlam müzikle aktı içimize. Aslında yıllar önce yapılmıştı bu ama popülerlik doğru amaçla kullanılınca gözümüz daha net gördü.
Ceylan’ın öyküsünü bilmeyenler de az biraz öğrenmiş oldu. Şimdi bu gerçekçilikle bu şarkıyı bir dinleyin. Sonrada hep beraber sorgulayalım:
Ceylan öldü adı melek oldu, peki arkasından bakan bizlerin adı ne oldu?
Şarkıyı dinlemek için tıklayın
‘CEYLAN’
Ah yüreğimde dört nala atlar
Atların sağrısında kanatlar
Sağ yanım boydan boya Mezopotamya
Sol yanımda Rumeli ağıtları patlar
Gözlerime astılar seni
Ceylanım kör oldum ben
Ne havan topu ne mermi
Senle vuruldum ben
Ah gözümün yaşı sel Selanik
Diyarbekir’e bir türkü selalık
Gezme ceylan bu dağlarda gezme
Gece gerdanlık gündüz mezarlık
Söz-Müzik: Sezen Aksu
Ceylan ilk değildi, maalesef sonda olmadı. Bundan sonrası kesinlikle biz gençlerin elinde. Yaşadığımız Dünya’nın sorumluluğunu ve insanlığımızı tam olarak elimize almadığımız sürece, korku dolu gözlerle baktığımız her olay bir gün hepimizin başına gelecek.
Başımızı çevirmediğimiz yarınlara…
Özel İçerik: Seda Aydın