Film izlemeyi sevenlerdenseniz veya birkaç filmine denk gelmişseniz, bir Wes Anderson filmini kimin yönettiğini anlamanız çok zor olmayacaktır. Her ne kadar ‘sadece başka bir yönetmen’ nitelendirmeseni kullananlar olsa da bir Tarantino filmini Tarantino filmi yapan elementler gibi, bir Wes Anderson filmini bir Wes Anderson filmi yapan elementler vardır. Anderson simetri aşkı, renk paleti kullanımı ve uçuk senaryolarıyla tanınan bir yönetmendir. Filmlerindeki renk paletleri öyle ahenkli ve uyumludur ki, sanki bizim dünyamızda değil onunkinde çekilmiş gibi hissettirir, gözlerinize yapılan bir büyü gibi sizi kendilerine çeker. Tam da bu sebeple sizleri tutmadan, Anderson’un rengarenk harikalar diyarındaki filmlerine bir göz gezdirelim.
1. Bottle Rocket
Anderson’u seyirciyle tanıştıran ilk filmi olan Bottle Rocket, 1996’da sinema salonlarına kavuştu. Başroller ise Owen Wilson, Luke Wilson ve Ned Dowd’dan oluşuyor. Bottle Rocket, Anthony’nin akıl hastanesinde çıkması ve Dignan adındaki arkadaşıyla beraber bir suç maratonuna çıkmak istemeleriyle başlıyor. Komşuları Bob’u da yanlarına almalarıyla, Dignan’ın eski patronunu aramaya başlıyorlar. Ama ufak bir sıkıntı var, ilerledikçe, suç hakkında hiçbir şey bilmediklerini anlıyorlar.
2. Rushmore
Wes Anderson’un ikinci filmi Rushmore, 1998 yılında seyirciyle buluştu. Başrollerde Jason Schwartzman, Bill Murray ve Olivia Williams’ı barındıran film, Max Fischer adlı bir liseliyi konu alıyor. Max, notları düşük olsa da okul içinde ve dışında bir sürü aktivitede bulunan, bunlardan aşırı zevk alan bir genç. Bayan Cross adında bir anaokulu öğretmenine âşık olan Max, ona aynı zamanda mentoru olan Herman Blume’unda âşık olduğunu öğrenince ikilinin hem profesyonel hem de kişisel hayatlarında kaos başlar.
3. The Royal Tenenbaums
2001’de vizyona giren ‘The Royal Tenenbaums’, başrollerinde Bill Murray, Ben Stiller, Gwyneth Paltrow, Gene Hackman, Angelica Houston ve Luke Wilson’u barındırır. Film, yıllar içinde birbirinden kopan Tenenbaum ailesi ile ilgilidir. Kendini çocuklarına adamış anne Etheline, tiyatro aşığı Margot, çalışkan Chas, tenis oyuncusu Richie ve gençliğinde kötü bir baba olan Royal; Royal hastalandıktan sonra tekrar aynı evde bir araya gelir ve olaylar gelişmeye başlar.
4. The Life Aquatic with Steve Zissou
2004 yılında vizyona giren film, başrollerinde yine Bill Murray, Angelica Houston, Owen Wilson gibi isimlerin yanında, Jeff Goldblum, Cate Blanchett, Willem Dafoe ve Noah Taylor’u da barındırıyor. Okyanus bilimci Steve (Murray), dünyayı belgeseller yapmak için dolaşan biridir. Olaylar ise en yakın arkadaşının bir köpekbalığı tarafından öldürülmesiyle başlıyor. Bu zor zamanların üstüne bir de oğlu olduğunu söyleyen bir genç (Wilson) karşısına çıkınca, Steve kendine eşinin de dahil olduğu bir takım kurarak en yakın arkadaşını öldüren köpek balığını bulmak üzere yola çıkıyor.
5. The Darjeeling Limited
Seyirciyle 2007’de buluşan ‘The Darjeeling Limited’, başrollerinde Owen Wilson, Adrien Brody ve Jason Schwartzman gibi isimleri gözlerimize seriyor. The Darjeeling Limited, karşımıza babalarının cenazesinden beri bir yıldır konuşmayan ve tekrar eskisi gibi olmak isteyen üç erkek kardeşi sunuyor. Bu nedenle bir trenle Hindistan’a giden üçlü’nün iki amacı vardır, kendilerini bulmak için spiritüel bir yol bulmak ve iki, tekrar eskisi gibi olmak.
6. Moonrise Kingdom
Anderson’un yedinci filmi olan Moonrise Kingdom, 1965 yazında New England kıyısında olan bir adada geçmektedir. Vizyona giriş tarihi 2012 olan filmin kadrosunda Bruce Willis, Tilda Swinton, Edward Norton, Bill Murray, Jason Schwartzman ve Frances McDormand gibi isimler yer almaktadır. Birbirine âşık olan iki 12 yaşında çocuğun beraber evden kaçmalarıyla gelişen olaylar, kasabanın onları aramasıyla sonuçlanır, ama bu kasabanın altını üstüne getirecektir.
7. The Grand Budapest Hotel
Tam bir yıldızlar geçidi olan The Grand Budapest Hotel, kadrosunda Ralph Fiennes, F. Murray Abraham, Edward Norton, Saoirse Ronan, Adrien Brody, Willem Dafoe, Jeff Goldblum, Jason Schwartzman, Jude Law, Tilda Swinton, Bill Murray, Owen Wilson ve çok daha fazlasını bulunduruyor. Sinema salonlarına 2014'te girişini yapan film, oldukça pozitif eleştiriler almıştı. Film, M. Gustave adında bir otel çalışanı ve Zero Moustafa adındaki yeni elemanıyla başlıyor. Zamanla ikilinin yakınlaşmasıyla ilerleyen hikâye, ünlü bir tablonun hırsızlığı ve bir aile mirasının savaşıyla devam ediyor.
Son günlerde gözler ve kulaklar Wes Anderson'un çıkması beklenen yeni filmi The French Dispatch'ın üzerinde. Pandemi sebebiyle gösterimi ertelenen filmler kategorisinde seyircisiyle kavuşmayı bekleyen The French Dispatch, kuşkusuz yine bize Wes Anderson'un harikalar diyarından enfes parçalar sunacaktır.
0 Yorum
Yorum Yap