Müziği dinleme şeklimiz yıllar içinde değişmiş olsa da, hayatımızdaki yer değişmedi; hatta dijital müziğin yaygınlaşmasıyla bir hayli arttı. Milyonlarca şarkı elimizin altında ve istediğimiz zaman, istediğimiz yerde, istediğimiz şarkıyı kolayca dinleyebiliyoruz. Hepimiz biliyoruz ki 21. Yüzyıla kadar müzik dinlemek bu kadar kolay değildi. Hatta 20. Yüzyılın ilk yarısında işler biraz daha karışıktı diyebiliriz.
1890’larda Emile Berliner’in 78 devir (78 rounds per minute/rpm) plaklarının piyasaya sürülmesiyle, 78’lik plaklar müzik dinlemenin klasik formatı oldu. Adlarını dakikada 78 dönüş yapmalarından alan bu plakların çalma süreleri üretildikleri ebatlara göre değişim gösterseler de, en yaygın 78’lik ebatları olan 10 (25 cm) ve 12 (30 cm) inç’lik plaklarda tek taraftaki çalma süresi 5 dakikayı geçmiyordu ve bu sebeple çoğunlukla tek şarkı çalınıyordu. Ayrıca 78’likler oldukça hassas ve kırılgandı, insanların yanlışlıkla onları kırmaları hiç de zor değildi. Bunun nedeni şellak adında özel bir materyalden üretilmeleriydi, bu sebeple İngilizce’de adları aynı zamanda “Shellac Record ” olarak bilinir. Yine de 1950’lere kadar 78 devir plakların hakimiyeti sürdü. Hem halka açık mekanlarda bulunan müzik kutularında, hem de herkesin raflarında yerlerini almış ve almaya devam edecek gibi duruyordu.
Sonra ne mi oldu?
Columbia Records 1948’de ilk Long Play (LP) plakları, yani 33 devir plakları piyasaya sürdü. 12 inç (30 cm) ebadında üretilen ve tek tarafında 22 dakikaya kadar müzik sığdırabilen bu plakların tek özelliği sürenin uzaması değildi, aynı zamanda çizilmeye ve kırılmaya çok daha dayanıklı olmalarıydı. 78’lik plaklar şellak ile üretilirken, LP ise PVC’den üretiliyordu. Haliyle bu da onların kullanımını çok daha pratik hale getirdi. Sanatçılara da müziklerini daha deneysel bir boyuta taşıma şansı tanıdı çünkü süre sorunu ortadan kalkmıştı.
Columbia’nın 33’lükleri tanıtan tanıtım posteri.
Ama yine de 33’lük plaklar çıktıklarında 78’liklerin satışını henüz fazla etkilememişti. 33’lükler her ne kadar daha uzun bir dinleme deneyimi sağlasa da kullanımı oldukça yaygın olan müzik kutuları tek şarkı çalmalarından dolayı hala 78’lik plaklar kullanıyordu, ayrıca 78’likler 50 yıl boyunca halkın alıştığı bir formattı.
Bir yıl sonra, 31 Mart 1949’da RCA Victor, 45’lik plakları piyasaya sürdü. 45’likler, diğer adlarıyla ‘Single’ plaklar, iki tarafında da tek şarkı bulunduruyordu ve PVC’den üretiliyordu. (EP formatında üretilen 45’likler bulunsa da Single 45’likler daha yaygındır.) 7 inç (17 cm) boyutunda olan bu oldukça küçük plakların aynı zamanda ortalarında müzik kutuları için düşünülmüş büyük bir boşluk bulunuyordu. RCA Victor, 45’lik plaklarla 78’lik plaklara kıyasla daha dayanıklı ve pratik bir format yaratmayı amaçlamıştı. 78’lik plaklar kolayca kırılabiliyordu, bu sebeple müzik kutularında artık hem daha küçük hem de daha dayanıklı 45’liklerin kullanımı daha uygundu. Bu sebeple 1950’den itibaren, bir sürü üretici müzik kutularını 45’lik formatında üretmeye başladı ve müzik kutularının yanı sıra 33’lük ve 45’liklerle uyumlu ev içi oynatıcılara da ağırlık verildi. Bunun yanında RCA Victor, Columbia ve diğer rakiplerinin arasından sıyrılma amacıyla 33’lükler ve 78’liklerle uyumlu olmayan; 45’likler için ev kullanımına uygun bir cihaz piyasaya sürdü. Cihaz kullanıcıya 45’liklerini istediği sırada üst üste dizme imkânı veriyordu, bir tanesi bittikten sonra mekanizma bir üsttekini indirip oynatarak evde 45’liklerle bir long play imkânı sunuyordu, böylece 35-40 dakikaya kadar kesintisiz müzik dinlenebiliyordu. Ama özellikle 33’lüklerde varken, 1950’lerin sonunda insanlar sadece 45’likleri oynatan bir cihaz seçmek yerine hem 33’lük ve 45’lik, hem de 78’lik çalanları kullanmayı tercih etti.
45’likler için hazırlanmış tanıtım posteri, RCA Victor’un özel 45’lik oynatıcısıyla beraber, 1949.
Ek bir bilgi olarak, RCA Victor 45’likleri ilk çıkardığında plakları renklere göre kodlayan bir sistem geliştirmişti. Klasik müzik kırmızı, çocuk müzikleri sarı, country müzik yeşil, mavi plak ve siyah etiket uluslararası müzikler için, mavi plak ve mavi etiket ise enstrümantal müzikler için kullanıldı. Ve maalesef, R&B, Gospel, Blues gibi “ırk belirten” türlere ait plaklar ise turuncu renkte basılıyordu. Ama RCA Victor bu sistemi 1952’de çoktan bırakmıştı, bu sebeple renkle kodlanmış plaklar sadece 3 yıl kadar basıldığı için 45’likler arasında nadir bulunur.
Müzik kutularının yanında, küçük ebatları sayesinde taşınması oldukça kolay olan 45’likler, 50’lerde gençliğin bir parçası haline geldi. Yetişkinlerden ziyade, çocuklar ve gençler 45’lik plakların ana kitlesi oldular. 80’ler, 90’larda kasetler ve CD’ler; 2000’lerde MP3’ler nasılsa 50’lerde 45’likler onlar oldu. 45’liklerinizi bir kutuda toplayıp taşıyabilir ve oynatıcı olan herhangi bir yerde rahatlıkla çalabilirdiniz. (Ama elbette unutmayalım ki plakları devirleri ne olursa olsun üst üste dizmek onların yamulmasına veya çizilmesine sebep olabilir.) Yetişkinler arasında ise 1950’lerin sonunda popüler olmaya başladılar, 33, 45 ve 78’lik plakların hepsini çalan cihazların yaygınlaşmasıyla birlikte.
33’lükler ve 45’likler piyasaya sürüldükten sonra, aslında ilk başta 78’likler için yolun sonu gözükmüyordu. 1952’de ABD’de satışların yarısından çoğu hala 78’liklerdeydi, ikinci sırada ise 45’likler, en sondaysa 33’lükler vardı. Ama 1959’da 33’lük ve 45’liklerin satışlarının iyice artması ve 78’liklerin tam tersi yönde ilerlemesiyle, ABD’de üretimleri durduruldu. Buna rağmen, birçok ülkede üretimleri 1970’e kadar devam etti. Yolculuklarına devam eden LP’ler ve 45’likler ise 70’lerin sonuna doğru kasetlerin sunulmasıyla popülerliklerini yitirseler de, 2010’larda dünya çapında müthiş bir dönüş yaptıklarını herkes kabul edebilir.
Şu kesin ki artık üretilmeseler, sık kullanılmasalar da; 78’lik plaklar arkalarında güzel bir miras bırakmışlardır. Hala 78’lik plakları toplayanlar, sevenler bulunmakta ve onlara ilgili olanlardansanız hala internette veya ilgili mağazalarda onları bulabilirsiniz.