The Office, Dunder-Mifflin Kağıt Şirketi’nin Scranton şubesinin çalışanlarını konu alır. Hem patron hem de çalışanlar oldukça farklı karakterlere sahiptir. Ülkemizde de oldukça popüler olan bu dizinin pek çok hayran kitlesi bulunuyor. Öyleyse sizi daha fazla meraklandırmadan bu dizinin neden en iyi sitcom olduğundan bahsedeyim.
1.REALİTENİN OLDUĞU BİR SITCOM DÜŞÜNÜN
Dizide gerçek hayatta karşımıza çıkan tipler, sorunlar, durumlar var. Karakterler hem renkli hem de oldukça sıradan; ekonomik sıkıntılar çeken, dine bağlı yaşayan, yalnız, yalnızlıktan korkan, kınadıkları şeyleri yapmalarının ironisi dizide güzel bir şekilde işleniyor. Yani The Office’de olağanüstü durumlar, kişiler yoktur. Ama tanışıklığımızın olduğu karakterlerle doludur. Bu sıradan insanlar, kendilerini keyifle izlettiriyorlar.
2. KAHKAHA EFEKTİ YOK
İnsana sürekli nerede güleceğini söyleyen, baş ağrıtan o gülme efektlerini de The Office’de bulamazsınız. Çünkü dizi seyirciye seçme hakkı tanımış! Neye gülebileceğini seçme hakkı.
3. ÇEKİM TEKNİĞİNİN SIRADIŞILIĞI
Dizi aslında bir ofis belgeselidir. Nasıl hayvanlar doğal ortamlarında doğal şekilde kameraya alınıyorsa The Office de çalışanlarının doğal hallerini kameraya alıyor. Karakterler kameranın farkında; kameraya attıkları bakışlar, bazen kameramanla konuşmaları. Kameramanınsa yaptığı zoomlar, perde aralarından görüntü alması, kapalı kapılar ardından verdiği çekim mücadelesi diziye özgü detaylar.
4. DİZİ ASLA KONUYU UZATMAZ
Bazı sitcomlar, konuları bölümlere yaya yaya veriyorlar. The Office ise en önemli diyebileceğimiz olayı bile bazen 20 dakikada anlatmış olur, her sahnesinin dolu olmasının sebebi budur. Seyirciyi sıkmaz.
5.MICHAEL SCOTT KARAKTERİ
Micheal Scott karakterini Steve Carell’dan başkasının oynaması herhalde dizinin faciası olurdu. Micheal Scott öyle bir karakter ki konuşmadan sadece yürüse, bakış atsa, mimik yapsa bile seyirciye kahkaha attırmayı başarır. Konuşmaya başlamışsa da seyirci yerin dibine geçmeye başlamıştır.