Öğrenci Kariyeri Banner

Türkiye’de Mesleğinde İlk Olan Kadınlar

Türkiye’de Mesleğinde İlk Olan Kadınlar

  • İlk kadın öğretmenlerden Refet Angın (18 Mart 1915 – 30 Ocak 2010)


Gelibolu’da 18 Mart 1915’te, tarihe Çanakkale Zaferi ismiyle geçecek olan bu önemli günde doğan Refet Angın, 1926’da altı yaşındayken ilkokulda sınıflarına gelen Mustafa Kemal’in “Çocuk, büyüyünce ne olacaksın?” sorusunu, hiç tereddütsüz öğretmen olarak cevaplayacak ve sözünde de duracaktır.

Mustafa Kemal, “Ne öğretmeni olmak istiyorsun?” sorusunu sorar. Refet Angın, matematik diye cevaplar bu soruyu. Mustafa Kemal ise Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih, bilinç ve bilgisizliğinden çöktüğünü gözleriyle görmüş birisi olarak başka bir şey önerecektir genç çocuğa: “Tarih öğretmeni ol çocuk, memleketimizin ciddi tarih öğretmenlerine ihtiyacı var.”

1955 – 1975 yılları arasında Ankara’da görev yapan Angın, Bahçelievler Deneme Lisesi Müdürlüğü’nü de yürütür. İlk öğretmenler gününde ise yılın öğretmeni seçilir. Tarih öğretmenliğinden 1982’de emekli olan Refet Angın, Yıldız Teknik Üniversitesi Senatosu’nun 29 Haziran 2006 tarihinde aldığı kararla onursal doktora unvanını alır.

fft5_mf349023_790x445

 

  • İlk kadın avukat Süreyya Ağaoğlu (1903 – 29 Aralık 1989)


Yazar, siyasetçi, hukukçu Ahmet Ağaoğlu’nun kızı olan Süreyya Ağaoğlu, 1920 yılında İstanbul Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra, 1921 yılında hukuk eğitimi görmek için Darülfünun’a başvurur. Hukuk Fakültesi’ne başvuran ilk kız öğrenci olan Süreyya Ağaoğlu, beraberinde Melda ve Bedia isimli iki kız arkadaşını da getirerek fakültenin kız öğrencilere açılmasını sağlar.

Süreyya Ağaoğlu, 5 Aralık 1927’de Ankara Barosu’na kaydolur. 1928 yılında serbest avukatlık ruhsatını alarak, Türkiye’nin ilk kadın avukatı unvanının sahibi olur ve hayatı boyunca avukatlık mesleğini sürdürür. Milletlerarası Kadın Hukukçular Komisyonu’nun iki yıl başkanlığını da yapar.

1518390086159_790x445

 

  • İlk kadın doktor Safiye Ali (2 Şubat 1894 – 5 Temmuz 1952)


Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamit’in yaverlerinden Ali Kırat Paşa’nın kızı olarak dünyaya gelen Safiye Ali, Amerikan Koleji’nde öğrenci olduğu yıllarda doktor olmaya karar verir. Ancak, o dönem kızlar Tıp Fakültesi’ne kabul edilmez. 1916 yılında kolejden mezun olur ve dönemin Maarif Nazırı Şükrü Bey’in yardımıyla devlet bursu ile Almanya Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydolur.

I. Dünya Savaşı’nın zor şartları altında bebeklerde iç pakimenenjit kanaması hakkındaki tezi ile diplomasını alır, doktor olur ve İstanbul’a geri döner. Altı hafta sonra kadın ve çocuk hastalıkları ihtisası yapmak üzere tekrar Almanya’ya gider. Ülkesine döndükten sonra Haziran 1923’te Türkiye’nin ilk kadın doktoru olarak icazetnamesini alır. Cağaloğlu’nda ilk muayenehanesini açar.

Dr. Safiye Ali Hanım, kadın ve çocuk hastalarını Cuma ve Pazar harici her gün ve öğleden sonra İstanbul’da Nuruosmaniye Caddesi’nde 52 numaralı muayenehanesinde kabul eder. İlk zamanlar hastası yoktur. Zengin hanımlar kadın olduğu için doktorluğuna güvenmez, fakir olanlar ise onu bir dert ortağı kabul edip kimselerle paylaşamadıklarını anlatırlar. Safiye Ali, sadece bir klinik doktoru olmaz. Amerikan Koleji bünyesinde açılan ilk kız tıp okulunda jinekoloji ve obstetrik dersleri vererek kızlara tıp eğitimi veren ilk kadın öğretim üyesi olarak da tarihe geçer.

587f8df02a1f88ca02471efb8e7d716a_790x445

 

  • İlk kadın mimarlar Leman Cevat Tomsu (1913-29 Nisan 1988) ve Münevver Belen (1913-1973)


Türkiye’de mimarlık eğitimine 1883 yılında Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane adlı Güzel Sanatlar Okulu’nda başlanır. İlk kadın mimarlarımız ise Türkiye’de mimarlık eğitimine başlanmasından ancak 51 yıl sonra, 1934 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olan Leman Cevat Tomsu ve Münevver Belen’dir.

Leman Cevat Tomsu ve Münevver Belen, ortaokul ve lise öğrenimlerini Erenköy Kız Lisesi’nde tamamlarlar. Böylece ilk tanışmaları ortaokulda olur. Mimarlık eğitimlerine başlama konusundaortak karar vererek Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydolurlar ve buradan 1934 yılında mezun olurlar. İTÜ Mimarlık Fakültesi’nin ilk kadın öğretim üyesi de olan Leman Cevat Tomsu, Münevver Belen ile 1940’lara kadar birlikte projeler yaparak, yarışmalara girerek mesleki beraberliklerini ve dostluklarını devam ettirmişlerdir.

collage_790x445 (1)

 

  • İlk kadın heykeltraş Sabiha Bengütaş (1902- 2 Ekim 1992)


Ülkemizde heykel birkaç istisna dışında Cumhuriyet döneminde başlar. Meslek olarak benimsenmesinde ise Sabiha Bengütaş’ın öncülüğü unutulmayacak düzeydedir. 1920’de Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Resim Bölümü’ne girer. Bu sırada kendi kendine antik bir büstü kopya eder. Eseri gören Heykel Bölümü hocası İhsan Bey, bunu Sabiha Hanım’ın yaptığına inanamaz, takdirlerini bildirir ve onu yüreklendirir.

Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Resim Bölümü’nde bir yıl çalıştıktan sonra, ailesinin tüm itirazlarına karşın bölüm değiştirerek, Heykel Şubesi’ndeki 3 erkek öğrenci arasına ilk kız öğrenci olarak katılır. Okulunda açılan bir yetenek yarışmasında birinci olarak Avrupa’da eğitim almak üzere hak kazansa da, onun yerine bir erkek öğrenci gönderilir. İkinci kez kazandığında aynı duruma maruz kalsa da, bu kez gönderilir.

Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşı olan Sabiha Hanım, çok sayıda tanınmış kişinin heykel ve büstlerini yaptı. Bu ünlüler arasında Atatürk, İsmet İnönü, Abdülhak Hâmid, Ahmet Hâşim, Nâmık İsmail, Bedia Muvahhit, Prof. Dr. Âkil Muhtar, Hakkı Şinasi Paşa, Ali Fuat Paşa da vardır.

209_2_sb-3-big_790x445 (1)

 

  • İlk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen (1913 – 22 Mart 2001)


İlk kadın savaş pilotumuz Sabiha Gökçen, anne ve babasını küçük yaşta kaybeder ve ağabeyiyle yaşar. 1925’te Mustafa Kemal’in Bursa’yı ziyareti sırasında onunla tanışır ve ona yatılı okula gitmek istediğini söyler. Gökçen, anılarında o anı “Erişilmeze erişmiştim” diye anlatacaktır.

Bu arada, 1934 yılında Soyadı Kanunu’nun çıkmasıyla Mustafa Kemal kendisine Gökçen soyadını verir. Sabiha Gökçen soyadı hakkındaki yanlış anlamayı anılarında şöyle düzeltir: “Çok kimse bu soyadını havacılığa başladıktan sonra aldığımı sanır. Oysa, Ata’nın Gökçen soyadını bana vermesinden aşağı yukarı bir yıl sonra göklerle buluşup havacılığa başladım.”

Gökçen havacılıkla hiç ilgilenmezken Mayıs 1935’te yeni kurulan Türk Kuşu’nun açılış töreninde Rus öğretmenlerin planörleriyle yaptıkları gösterilerden çok etkilenir ve kendisinin de denemek istediğini söyler. Atatürk’ün bu isteğe yanıtı şöyledir: “Cesaretini beğendim… Gökçen soyadına havacılık çok yakışır doğrusu.” Paraşütle başlayıp uçaklarla havacılığa devam edecek olan Sabiha Gökçen için artık istikbal göklerdedir.unnamed_790x445

Kaynak

Öğrenci Kariyeri

Öğrenci Kariyeri yazarlarından Öğrenci Kariyeri..

0 Yorum

Yorum Yap

😄

Bültenimize kayıt olun!

Güncel haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olun, böylece daima güncel bilgilerle donanmanıza yardımcı olabilelim.