Kitapları okuduğumuz zaman kafamızda bir obje yaratırız. Okurken, kendiliğinden zihnimizde canlanır, okudukça şekillendiririz. Adeta beynimizde filme dönüştürürüz onları… O şekilde hareket verir, orada konuştururuz karakterleri; fakat filmde size bambaşka karakterler, bambaşka yüzler sunarlar. Biz de onları kabullenmek zorunda kalırız.
Toplum olarak aslında pek fazla okumaya eğilimli değiliz. Her seferinde okumaktan kaçar, sıkılırız. Bir romanı okumak yerine, filmi çıksın izleyelim deriz; fakat okunan yazı ile, izlenen film arasında dağlar kadar fark vardır.
Peki nasıl okuma alışkanlığı kazanılır?
Küçük yaştan itibaren başlanması gerekmektedir. Öncelikle kişinin ilgi duyacağı, kısa yazılar olmalıdır. Örneğin; köpekleri çok seven bir kişi, öncelikle köpek resimlerinin olduğu kitap, dergilerden başlayabilir. Daha sonra yine köpeklerin konu aldığı küçük hikayeler, yazılarla devam edebilir. Sonra kendi isteği yönünde birkaç kitap okuduğunda aslında farkında olmadan bu alışkanlığı kazanmış olur. Ardından köpek ile başlayan okuma faslı, gemilerle, sonra bitkiler, insanlar olarak dallara ayrılır. Her okuduğu bilgide yeni bilgiler edinir ve meraklanır. Bir kitabın içerisinde geçen bir cümle, onu bambaşka yerlere götürebilir. Araştırma eğilimine girer. Böylelikle aslında, bilgi bilgiyi doğurmuş olur.
Sonra tavsiyeler işin içine girer. İnsanlar başkalarının övdüğü şeyleri daha çok merak eder. Hepimiz, etrafımızdaki insanların bir kitabı çok dillendirmesinden ve bizim onu merak etmemizden dolayı okumuştur. Aynı şekilde filmler de öyledir. Sürekli gündemde tutulan filmler, ‘Aa bu film çok iyiymiş’ diye söylenmesinden ve bir nevi reklamının iyi yapılmasından dolayı insan zihninde istemsiz bir şekilde merak uyandırır. Kitaplar da böyle olur.Kitap okumaktan ya da uzun yazıları okumaktan korkmamak gerekir. Öyle bir alışkanlık haline geldi ki, bir yazıyı okumaya başlamadan ilk önce yazının uzunluğuna bakıyoruz. Uzun ise hemen İnternete girip forumlardan tahlillerini okuyoruz. Bu şekilde modern çağa ayak uydurduğumuzu söylerken aslında o çağın çok gerisinde kalmış oluyoruz.
Bir kitaba başladığınızda bunu bir zorunluk olarak değil, bir mutluluk nedeni olarak görebilirsiniz. Şöyle ki, biz insanlar her zaman küçük şeylerden mutlu olduğumuzu söyleriz. O zaman, dikkatimizi çeken bir kitabı elimize alıp, her gün belirli bir sayfayı okuyup, mutlu olabiliriz.
- Kitap okumaya klasikleşmiş olan kitaplardan başlamayın. Sizi ilk aşamada yormayacak, sakinleştirdiği kadar da merak uyandıracak bir kitap seçin. Bunun için bir kitapçıya gidip, orada inceleyerek kendinize doğru kitabı bulabilirsiniz; ama buradaki püf nokta şu: Sakın ilk etapta çok kalın ve ağır bir kitap seçmeyin! Yoksa başlamadan bitirirsiniz…
- Kitaba bir türlü odaklanamıyor iseniz, sıkılıyorsanız veya bitiremeyecek gibi hissediyorsanız sakın kendinizi suçlamayın ve korkmayın! Bu çok normal. Hiç kimse her başladığı kitabı bitiremez. ‘İlla bitireceğim’ baskısıyla da kitap okunmaz. Demek ki o kitap size göre değilmiş. Bu yüzden tekrar tekrar denemenin hiçbir mahsuru yok. Hemen yeni bir kitaba başlayın. Hikayeler ve kurmaca yazılarda her zaman küçük betimlemeler olur. Kitabın anlattığı eşyayı masanızın üzerine koyup o paragrafları okurken eşyaya bakmak konsantrasyonunuzu artırabilir.
- Kitap araştırması yaparken, eleştirileri de okumayı unutmayın. Kitap ekleri bu konuda size yardımcı olabilir. Güvendiğiniz isimlerin önerdiği kitapları takip edin. İlginizi çekebilecek konuları işleyen romanları bir kenara not edin. Kendinize ‘okuma listeleri’ oluşturun. Bu listeye sadık kalmak için uğraşın.
Hala nasıl okuma alışkanlığı kazanacağım diye düşünüyorsanız, aşağıda sizin için birkaç ipucu var. 🙂
– Unutmayın: Kitap okumayanların, ‘Zamansızlıktan okuyamıyorum’ diyenlerden hiçbir hiç bir farkı yoktur.
– Kötü alışkanlıklar, rahat bir yatağa benzer. İçeri girmek kolaydır, uyanmak zor! Artık uyanma vakti geldi… Hemen bir kitap alın!
– Her zaman olumlu olun! Eğer okumanın eğlenceli olduğunu düşünürseniz hakikaten eğlenceli olduğunu fark edeceksiniz. Kitabı okumadan önce kendinize, “Çok iyi bir vakit geçireceğim!” deyin.
– İyi bir kitap, iyi bir okuma deneyimi sunar.
– Gün geçtikçe ve okuma alışkanlığınız oturdukça daha çok zevk alacağınızı unutmayın.
– Okumanın başka bir alternatifi yoktur. Onun yerini hiçbir aktivite tutamaz.
– Asla vazgeçip, pes etmeyin. O kitap okunacak!
Maalesef ki, günümüzde kitap okumadığı için övünen insanlar var ve bu insanlarla hepimiz karşılaşıyoruz. Sizler bu gruptan olmayın. Öğrenmeye aç olun ve okumaktan utanmayın. Kendinizi şu büyülü dünyaya bırakın, inanın burası çok daha zevkli. Sizleri geliştirecek şey okumaktır.
Alıştığınız zaman göreceksiniz ki, kitaplar sizin bir parçanız olacak. Sürekli elinizin altında bir kitap bulunacak. O içine çektiği dünyadan kopmak istemeyeceksiniz. Yeter ki, pes etmeyin ve denemekten vazgeçmeyin. Kitaplardan korkmayın, lütfen. Onlar sizin kalbinizi kırmaz aksine tamir edip, teselli eder.
Unutmayın ki, kitapları sevmeyen kişi kendisi için doğru olan kitabı bulamamıştır.
Özel İçerik: Şevval Göker