Üniversite seçecek adaylara bir bölüm tanıtımı da benden ama önce biraz sorgulayalım.
1)Albert Einstein, Nobel fizik ödülünü aldı.
2)Elvis Presley, Rock 'n Roll 'un kralı ilan edildi.
3)Thomas Edison, 1000 'in üzerinde patente sahiptir.
4)Michael Jordan, basketbola yeni bir tarih yazdı.
5)Michael Faraday, elektrik motorunu icat etti oysa ki matematik bilmiyordu.
6)Gregor Mendel, genetik biliminin temellerini attı.
7) Ludwig van Beethoven, sağır olduktan sonra 9 senfoni besteledi.
8)Leo Tolstoy, Savaş ve Barış gibi birçok önemli eser bıraktı.
Tüm bu insanların ortak özelliği nedir?
Genel olarak ne iş yaptıklarını bildiğimiz bu insanlar zekalarıyla ya da yetenekleriyle tanınır hale gelmeyi başarmış insanlardır. Ancak çok önemli bir ortak noktaları daha var. Bu başarılı insanların hepsi okul hayatında büyük sıkıntılarla karşılaşmış ve okullarını ya tümden ya da yarıda bırakmışlardır. Bu insanlarında bir zaman küçük birer çocuk olduğunu hiç düşündünüz mü? İşte bu yazıda tanıyacağımız bölüm Üstün Zekalılar ve Yetenekliler Öğretmenliği. Bu bölüm devlet üniversitelerinin sadece bir tanesinde bulunmaktaydı. İstanbul Üniversitesi'nde. Yeni adıyla İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi. Bölümü Türkiye' de kuran Prof. Dr. Ümit Davaslıgil bir özel üniversiteye giderek bölümü orada da açtı daha farklı özel üniversitelerde açılmaya ve mezun vermeye devam etti. Bölüm temelde eğitim fakültelerinde bulunan sınıf öğretmenliği bölümleriyle aynı işi yapar yani 1. sınıftan 4. sınıfta dahil olacak şekilde öğrencilere temel eğitim verecek öğretmenler yetiştirir. Şimdi hep birlikte Üstün Zekalılar ve Yetenekliler Öğretimine Giriş dersimin ilk grafiğini inceleyelim.
Yukarıdaki grafikte IQ puanlarının nüfusa göre dağılımı görülmektedir. IQ 'nun açılımı İngilizce "intelligence quotient " ' tir. Türkçe karşılığı ise zeka katsayısıdır. IQ puanı bir bireyin zeka testinden aldığı puanın kronolojik yaşına bölünüp 100 ile çarpılmasıyla elde edilir.Bu sayıları kullanarak küçük bir hesap yapacak olursak nüfusunu bildiğimiz bir topluluğun sahip olduğu potansiyel üstün zekalı ve yetenekli birey sayısını elde etmiş oluruz. Diyelim bugün X ülkesinde 1000 tane çocuk dünyaya geldi. Bu sayının %2.27'sini alırsak eğer ortalama 23 tanesi üstün zekalı ve yetenekli olacaktır. Aynı şekilde skalanın en başındaki 23 tanesi ise ağır zihinsel engele sahip olacak şekilde beklenmektedir. Geriye kalan % 95,44 kişilik kısım ise skaladaki puan aralığında dağılacak ve orta kısımda bir yığılma olacaktır. Yani bir toplumu çoğunluğu 70 ile 130 IQ puanı aralığında bulunan insanlardan oluşur. Öyle ya da böyle evren/tanrı vb. böyle bir sistemi devam ettirmektedir. Hal böyle olunca var olan üstün zekalı ve yetenekli bireylerin eğitimi önemli bir konu haline gelmektedir. Peki bu bölümde neler mi öğrendik? Buyurunuz:
Öncelikle zeka hakkında kim ne düşünüp ne yazdıysa okuduk. Oldukça soyut bir kavram olması sebebiyle anlandırmak için zekanın tüm bileşenlerini keşfetmeye çalıştık. Tabi bir yandan beyin üzerine yapılan tüm araştırmalar bizim en önemli dayanağımızdı. Bu kısımdan sonra peki biz bu üstün zekalı ve yetenekli bireylere ne konuda nasıl eğitim vermeliyiz diye kafa patlattık. Bunun için yöntem, teknik, strateji vb. öğrenip etkinlik ve ders planları hazırlamaya çalıştık. Bir yandan da kendi kişisel gelişimimize önem vermeliydik çünkü üstün zekalı ve yetenekli bireylerin ilgi alanları dünya da var olan renkler kadar çoktu. Kimisi dinozorları sürekli araştırıyordu kimisi sabah akşam uzayla ilgiliydi. Öte yandan ise bu çocuklarla çalışıp staj yapabileceğimiz çalışma alanlarına ihtiyacımız vardı. Stajlarımızı yapabilmek için üstünlere yönelik özel eğitim veren kolejlerin kapısını çalmak zorundaydık. Çünkü devlete ait ilkokullarda üstünlere yönelik bizlerin staj yapabileceği sınıflar yoktu. Bu durum işleri oldukça zorlaştırdı. Peki sıra geldi madalyonunun diğer yüzünü çevirmeye ama önce ...
Sizce Eintein, Micheal Faraday , Micheal Jordan ve diğerlerinin okullarda aradıklarını bulamamış ve tam anlaşılamamış olmaları bir tesadüf mü?
Onlarda bir zamanlar 1. sınıf öğrencileriydi. İhtiyaçları olan tek şey üstün zeka ve yeteneklilere yönelik farkındalığı olan öğretmenlerle birlikte sahip oldukları potansiyeli keşfedip bunu maksimum seviyede kullanabilir hale gelebilmekti. Onları anlayamayan öğretmenlere sahip olmaları belkide 20 yaşında başarabilecekleri şeyleri 30 yaşında başarmalarına sebep oldu. Verdiğim örnekler başarılı olabilmiş insanlardanken anlaşılmadığı için kabuğuna çekilen milyonlarca insan var . İşte bu bölümün temel amacı bunu engellemekti. Engellemekti diyorum çünkü her şey bir sabah değişiverdi. Özel Eğitim Öğretmenlikleri eskiden 4'e ayrılıyordu.
1)İşitme Engelliler Öğretmenliği
2)Görme Engelliler Öğretmenliği
3)Zihinsel Engelliler Öğretmenliği
4)Üstün Zekalılar ve Yetenekliler Öğretmenliği
2016 yılında ortalık kaynamaya başlamıştı. Bakanlık bu bölümleri birleştirme kararı aldı. Artık adaylar Özel Eğitim Öğretmenliği bölümünü tercih ettiklerinde yukarıdaki 4 ayrı alanla ilgili 4 yılda farklı dersler görecekler ancak ben sadece üstün zekalı ve yeteneklilere yönelik 30 ders almışken yeni adaylar sadece 7 ders alabilecek bu da şu sorunu ortaya çıkarıyor. Her biri kendi içinde oldukça derin olan bu öğretmenlikleri anlamaya ve uygulamaya 7 tane ders yeter mi? Yani bölümü bitirdikten sonrada mezunların bolca staj ve okuma yapmaları gerekecek.
Gelelim iş bulmaya devletin üstünlere yönelik tek kurumu Bilim ve Sanat Merkezleridir. Çocuklar zeka testi, bire bir görüşmeler vb. aşamalardan geçip buraya kabul edildikten sonra liseyi bitirene kadar devam edebilirler. Bunun dışında mezunlar yine özel sektörde kendilerine iş aramak durumundadırlar. Eğer mezunlar işitme , görme , ya da zihinsel engele sahip bireyler çalışacaklar ise yine özel sektörde özel eğitim merkezi adıyla çocuklara eğitim veren kurumlarda iş arayabilirler.
Her ne kadar durum pek parlak görünmese de naçizane bir tavsiyem olacak üniversite tercihi yapan herkes puanı, sıralamasını, okuyacağı şehri vb. birçok şeyi önemsiyor ancak seçtiği bölümün ders içeriklerini incelemeyi sakın unutmayın derim. Çünkü üniversiteler özgür düşünme ortamlarıdır. Okuyacağınız dersler size sentez yaptırmalı, kalıpları sorgulatmalı , yapacağınız işe sizden bir şeyler katmanıza destek olacak içeriklere sahip olmalı. Nereden mi biliyorum ? Çünkü üstün zekalı ve yetenekli çocuklarla çalışıyorum tek düze içeriklerle onları deste tutamazsınız tıpkı yazının başında saydığım değerli insanları tutamadıkları gibi.
14 yaşındayken rehberlik öğretmenim "eşini ve işini iyi seçersen sırtın yere gelmez. " demişti. Aradan 7 yıl geçti. Ben işimi doğru seçtiğime inanıyorum ve siz değerli gençlere bol şans diliyorum.
Bakmak isteyebileceğiniz adresler.
Özgün İçerik: İzlem Nur Türkel
1)Albert Einstein, Nobel fizik ödülünü aldı.
2)Elvis Presley, Rock 'n Roll 'un kralı ilan edildi.
3)Thomas Edison, 1000 'in üzerinde patente sahiptir.
4)Michael Jordan, basketbola yeni bir tarih yazdı.
5)Michael Faraday, elektrik motorunu icat etti oysa ki matematik bilmiyordu.
6)Gregor Mendel, genetik biliminin temellerini attı.
7) Ludwig van Beethoven, sağır olduktan sonra 9 senfoni besteledi.
8)Leo Tolstoy, Savaş ve Barış gibi birçok önemli eser bıraktı.
Tüm bu insanların ortak özelliği nedir?
Genel olarak ne iş yaptıklarını bildiğimiz bu insanlar zekalarıyla ya da yetenekleriyle tanınır hale gelmeyi başarmış insanlardır. Ancak çok önemli bir ortak noktaları daha var. Bu başarılı insanların hepsi okul hayatında büyük sıkıntılarla karşılaşmış ve okullarını ya tümden ya da yarıda bırakmışlardır. Bu insanlarında bir zaman küçük birer çocuk olduğunu hiç düşündünüz mü? İşte bu yazıda tanıyacağımız bölüm Üstün Zekalılar ve Yetenekliler Öğretmenliği. Bu bölüm devlet üniversitelerinin sadece bir tanesinde bulunmaktaydı. İstanbul Üniversitesi'nde. Yeni adıyla İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi. Bölümü Türkiye' de kuran Prof. Dr. Ümit Davaslıgil bir özel üniversiteye giderek bölümü orada da açtı daha farklı özel üniversitelerde açılmaya ve mezun vermeye devam etti. Bölüm temelde eğitim fakültelerinde bulunan sınıf öğretmenliği bölümleriyle aynı işi yapar yani 1. sınıftan 4. sınıfta dahil olacak şekilde öğrencilere temel eğitim verecek öğretmenler yetiştirir. Şimdi hep birlikte Üstün Zekalılar ve Yetenekliler Öğretimine Giriş dersimin ilk grafiğini inceleyelim.
Yukarıdaki grafikte IQ puanlarının nüfusa göre dağılımı görülmektedir. IQ 'nun açılımı İngilizce "intelligence quotient " ' tir. Türkçe karşılığı ise zeka katsayısıdır. IQ puanı bir bireyin zeka testinden aldığı puanın kronolojik yaşına bölünüp 100 ile çarpılmasıyla elde edilir.Bu sayıları kullanarak küçük bir hesap yapacak olursak nüfusunu bildiğimiz bir topluluğun sahip olduğu potansiyel üstün zekalı ve yetenekli birey sayısını elde etmiş oluruz. Diyelim bugün X ülkesinde 1000 tane çocuk dünyaya geldi. Bu sayının %2.27'sini alırsak eğer ortalama 23 tanesi üstün zekalı ve yetenekli olacaktır. Aynı şekilde skalanın en başındaki 23 tanesi ise ağır zihinsel engele sahip olacak şekilde beklenmektedir. Geriye kalan % 95,44 kişilik kısım ise skaladaki puan aralığında dağılacak ve orta kısımda bir yığılma olacaktır. Yani bir toplumu çoğunluğu 70 ile 130 IQ puanı aralığında bulunan insanlardan oluşur. Öyle ya da böyle evren/tanrı vb. böyle bir sistemi devam ettirmektedir. Hal böyle olunca var olan üstün zekalı ve yetenekli bireylerin eğitimi önemli bir konu haline gelmektedir. Peki bu bölümde neler mi öğrendik? Buyurunuz:
Öncelikle zeka hakkında kim ne düşünüp ne yazdıysa okuduk. Oldukça soyut bir kavram olması sebebiyle anlandırmak için zekanın tüm bileşenlerini keşfetmeye çalıştık. Tabi bir yandan beyin üzerine yapılan tüm araştırmalar bizim en önemli dayanağımızdı. Bu kısımdan sonra peki biz bu üstün zekalı ve yetenekli bireylere ne konuda nasıl eğitim vermeliyiz diye kafa patlattık. Bunun için yöntem, teknik, strateji vb. öğrenip etkinlik ve ders planları hazırlamaya çalıştık. Bir yandan da kendi kişisel gelişimimize önem vermeliydik çünkü üstün zekalı ve yetenekli bireylerin ilgi alanları dünya da var olan renkler kadar çoktu. Kimisi dinozorları sürekli araştırıyordu kimisi sabah akşam uzayla ilgiliydi. Öte yandan ise bu çocuklarla çalışıp staj yapabileceğimiz çalışma alanlarına ihtiyacımız vardı. Stajlarımızı yapabilmek için üstünlere yönelik özel eğitim veren kolejlerin kapısını çalmak zorundaydık. Çünkü devlete ait ilkokullarda üstünlere yönelik bizlerin staj yapabileceği sınıflar yoktu. Bu durum işleri oldukça zorlaştırdı. Peki sıra geldi madalyonunun diğer yüzünü çevirmeye ama önce ...
Sizce Eintein, Micheal Faraday , Micheal Jordan ve diğerlerinin okullarda aradıklarını bulamamış ve tam anlaşılamamış olmaları bir tesadüf mü?
Onlarda bir zamanlar 1. sınıf öğrencileriydi. İhtiyaçları olan tek şey üstün zeka ve yeteneklilere yönelik farkındalığı olan öğretmenlerle birlikte sahip oldukları potansiyeli keşfedip bunu maksimum seviyede kullanabilir hale gelebilmekti. Onları anlayamayan öğretmenlere sahip olmaları belkide 20 yaşında başarabilecekleri şeyleri 30 yaşında başarmalarına sebep oldu. Verdiğim örnekler başarılı olabilmiş insanlardanken anlaşılmadığı için kabuğuna çekilen milyonlarca insan var . İşte bu bölümün temel amacı bunu engellemekti. Engellemekti diyorum çünkü her şey bir sabah değişiverdi. Özel Eğitim Öğretmenlikleri eskiden 4'e ayrılıyordu.
1)İşitme Engelliler Öğretmenliği
2)Görme Engelliler Öğretmenliği
3)Zihinsel Engelliler Öğretmenliği
4)Üstün Zekalılar ve Yetenekliler Öğretmenliği
2016 yılında ortalık kaynamaya başlamıştı. Bakanlık bu bölümleri birleştirme kararı aldı. Artık adaylar Özel Eğitim Öğretmenliği bölümünü tercih ettiklerinde yukarıdaki 4 ayrı alanla ilgili 4 yılda farklı dersler görecekler ancak ben sadece üstün zekalı ve yeteneklilere yönelik 30 ders almışken yeni adaylar sadece 7 ders alabilecek bu da şu sorunu ortaya çıkarıyor. Her biri kendi içinde oldukça derin olan bu öğretmenlikleri anlamaya ve uygulamaya 7 tane ders yeter mi? Yani bölümü bitirdikten sonrada mezunların bolca staj ve okuma yapmaları gerekecek.
Gelelim iş bulmaya devletin üstünlere yönelik tek kurumu Bilim ve Sanat Merkezleridir. Çocuklar zeka testi, bire bir görüşmeler vb. aşamalardan geçip buraya kabul edildikten sonra liseyi bitirene kadar devam edebilirler. Bunun dışında mezunlar yine özel sektörde kendilerine iş aramak durumundadırlar. Eğer mezunlar işitme , görme , ya da zihinsel engele sahip bireyler çalışacaklar ise yine özel sektörde özel eğitim merkezi adıyla çocuklara eğitim veren kurumlarda iş arayabilirler.
Her ne kadar durum pek parlak görünmese de naçizane bir tavsiyem olacak üniversite tercihi yapan herkes puanı, sıralamasını, okuyacağı şehri vb. birçok şeyi önemsiyor ancak seçtiği bölümün ders içeriklerini incelemeyi sakın unutmayın derim. Çünkü üniversiteler özgür düşünme ortamlarıdır. Okuyacağınız dersler size sentez yaptırmalı, kalıpları sorgulatmalı , yapacağınız işe sizden bir şeyler katmanıza destek olacak içeriklere sahip olmalı. Nereden mi biliyorum ? Çünkü üstün zekalı ve yetenekli çocuklarla çalışıyorum tek düze içeriklerle onları deste tutamazsınız tıpkı yazının başında saydığım değerli insanları tutamadıkları gibi.
14 yaşındayken rehberlik öğretmenim "eşini ve işini iyi seçersen sırtın yere gelmez. " demişti. Aradan 7 yıl geçti. Ben işimi doğru seçtiğime inanıyorum ve siz değerli gençlere bol şans diliyorum.
Bakmak isteyebileceğiniz adresler.
- ustunzekalilar.org
- https://www.tzv.org.tr
- Üstün zekalılar enstitüsü
- Türk zeka vakfı
Özgün İçerik: İzlem Nur Türkel
0 Yorum
Yorum Yap