Öğrenci Kariyeri Banner

Bir Daha Yaşamamak İçin...

Bir Daha Yaşamamak İçin...
Bugün tarihimiz açısından çok önemli bir günün yıl dönümü… 16 Mart 1920 İstanbul’un gerçekten işgal edilişi… 16 Mart bizi küçük düşürdükleri ve mahremimize kadar girdikleri günün yıl dönümüdür. O yıllarda İstanbul iki defa işgal edilmiştir. İstanbul'un İşgali, Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ilan edilmesinin ardından gerçekleşmiştir. Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920'de olmak üzere iki kez işgal edilmiştir. İlk işgal sadece İstanbul'un önemli ve stratejik noktalarının kontrol altına alınmasıdır ancak resmi olarak idareye el konulmamıştır.

İtilaf Devletleri donanması 7 Kasım'da mayınları temizlemek bahanesiyle Çanakkale Boğazı'ndan geçmiştir. İtilaf Devletleri'nin donanması 13 Kasım 1918 günü İstanbul önlerine demir atmıştır. İstanbul resmi olarak abluka altına alınmıştır. O zamanlar Filistin-Suriye-Irak cephesini savunan Yıldırım Ordular Grubu'nun Komutanı Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Ordular Grubu antlaşma gereğince lağvedilince İstanbul'a gelmiştir. 13 Kasım 1918'de, İtilaf donanmasının İstanbul önlerine demirlediği sırada Haydarpaşa Garı'na ulaşmıştır. Kartal İstimbotu ile karşıya geçmeyi beklerken, boğaza demirli düşman savaş gemilerini gördüğünde ünlü "Geldikleri gibi giderler" sözünü burada söylemiştir. O gün İtilaf filosundan çoğu asker karaya ilk adımını attı. İstanbul'da bulunan çeşitli resmî ve gayri-resmî binalara yerleştiler. Bu işgalden yaklaşık 2 yıl sonra, İstanbul 16 Mart 1920’de İtilâf Devletleri'nce resmen işgal edilmiştir.

2_790x445

İngiliz, Fransız ve İtalyan Yüksek Komiserleri, sabah erkenden göreve yeni atanan Sadrazam Salih Paşa’ya bir nota vererek o gün sabahtan itibaren İstanbul’un işgal edileceğini bildirmişlerdir. İstanbul'un resmen işgal edilmesi ayrıca asayiş problemine yol açtı. Özellikle müttefik askerleriyle birlikte hareket eden azınlıkların davranışları bu sorunu iyice körükledi. Evlere el koyuyorlar, Türk ve Müslüman ahaliye hakaret ettiler, değerli eşyaları gasp ettiler. Ayrıca halkın çok kıymet verdiği bayrak, ezan gibi kutsal değerlerine de saldırdılar. Bu olay gerçekleşirken Anadolu’da işgale karşı halkı ayaklandıran Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’un işgal edilmesine ve Meclis’in basılmasına çok sert tepki göstermiştir ve Anadolu’da bulunan İngiliz subaylarının tutuklanmalarını emretmiştir.

İtilâf Devletleri'nin İstanbul’da yaptıkları keyfî uygulamalar, Avrupalıların Türkleri hangi gözle gördüklerini göstermesi açısından kayda değerdir. Nizam ve asayişi sağlamak amacıyla İstanbul’u işgal edenler düzensizlik ve asayişsizliğin asıl kaynağı haline gelmişlerdir. İstanbul’daki Müslüman halkın Rum azınlığa karşı saldırı için hazırlandıkları bahanesiyle Yunanlılar tarafından Rumlara dağıtılması da Yunanlıların ezelden beri İstanbul üzerindeki emellerini göstermektedir. Türkleri medenî saymayanların gerçek amacı, İstanbul’un ikinci kez ve resmen işgal edilmesinin hedefi, çıkarlarını baltaladığını ve önlerinde büyük bir engel oluşturduğunu düşündükleri Mustafa Kemal ve önderi olduğu millî harekettir. Onların tercihi, millî harekete düşman bir hükümetin yönetimde kalması ve millî hareketi bastırma yolunda kendilerine yardım etmesidir. Fakat istediklerine ulaşamadılar ve işgal son İtilaf birliklerinin 4 Ekim 1923'te şehri terk etmesinden sonra, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin Atatürk’ün ileri emri 6 Ekim 1923'te tören eşliğinde şehre girmesiyle sona erdi.

Özgün İçerik: Bu içerik Öğrenci Kariyeri yazarlarından Enes Eren tarafından oluşturulmuştur.

Öğrenci Kariyeri

Öğrenci Kariyeri yazarlarından Öğrenci Kariyeri..

0 Yorum

Yorum Yap

😄

Bültenimize kayıt olun!

Güncel haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olun, böylece daima güncel bilgilerle donanmanıza yardımcı olabilelim.