Yaşamın her anında farklı duygular hissetmemizi sağlayan vücudumuzdaki hücrelerin salgıladığı kimyasallardır. Vücudumuzun üzerinde ve aynı zamanda içinde yaşayan bakteri sayısı 100 trilyon kadar yani kendi hücrelerimizin 10 katı kadar olması şaşırtıcı olsa da bize ruh ve beden sağlığımız için yeni ipuçları veriyor. Beynimizde bazı nörokimyasallar üreten bağırsaklar beynin öğrenme, hafıza , ruh halinin düzenlenmesinde etkili oluyor. Halbuki uzun yıllardır bakterilerin sağlığımız üzerinde kötü etkileri olacağına inanılıyordu.
Vücudun deri, ağız, vajina, bağırsaklar gibi çeşitli bölgelerinde yerleşmiş bu bakterilere o bölgenin “florası”, yeni adıyla “mikrobiyota”sı deniyor. Bağırsakta bulunan mikrobiyotanın dengesi bozulursa sonucunda vücut hastalıklara karşı savunmasız kalıyor. Fonksiyonel ishal (diyare), enfeksiyöz ishal, fonksiyonel kabızlık, huzursuz bağırsak sendromu, gıda alerjileri, iltihaplı bağırsak hastalıkları, obezite, karaciğer yağlanması (hepatosteatoz), kolon kanseri, çölyak gibi birçok hastalıkta probiyotiklerin yararlı etkisini bu hastalıkların bağırsak bakterileriyle ilişkili olduğunu gösteren birçok makale yayımlanıyor.
Otizim, anksiyete bozuklukları, panik atak depresyon ve şizofreni gibi hastalıkların da bağırsaktaki bakteri düzensizliğiyle bağlantılı olduğunu gösteren araştırmalar yapılmaya devam ediyor. Oxford Üniversitesi’nde bu alanda yapılan araştırmalardan biri, probiyotik besinlerle beslenen deneklerin stres ve depresyona yatkınlığının azaldığı gösterildi. Probiyotik besinlerle beslenen gruptaki deneklerin kontrol grubuna göre olumsuz uyaranlara ilgilerinin azalması ve bedenlerindeki stres hormonlarının miktarında görülen belirgin azalma, kaygı bozukluğu yaşama risklerinin düştüğüne dair ciddi göstergelerdir. Daha önce yapılan bir başka çalışmada da yine kadın deneklere dört hafta probiyotik gıda rejimi uygulanmasının, beyindeki duygusal devrelerde olumlu etkilere yol açtığı gösterilmişti. Mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin % 95’ini probiyotikler yaptığı % 5 'inin de beyinde üretildiği bilimsel olarak kabul edilmiştir.
Bu konuda yapılan araştırmaların, makalelerin artmasıyla psikiyatristler de artık ruh sağlığını iyi yönde desteklemek amacıyla bağırsak bakterilerini arttırmak için; bağırsaklardaki bakterileri azaltan antibiyotiklerden uzak durmayı, fruktozdan zengin doğal olmayan işlenmiş gıdalardan uzak durmayı ve fermente yiyecekler (yoğurt, turşu, tarhana, sirke gibi) tüketmeyi öneriyor. Tabi ki bu başlı başına hastalıkları tümüyle geçirecek etken değil fakat ilerde bağırsakların ikinci beyin olduğu görüşüyle, antidepresan gibi ciddi yan etkilere sahip ilaçlardan daha etkili tedavilerin karşımıza çıkması için bir umut olarak görülüyor.
Özel İçerik: Gülname Likoğlu
Vücudun deri, ağız, vajina, bağırsaklar gibi çeşitli bölgelerinde yerleşmiş bu bakterilere o bölgenin “florası”, yeni adıyla “mikrobiyota”sı deniyor. Bağırsakta bulunan mikrobiyotanın dengesi bozulursa sonucunda vücut hastalıklara karşı savunmasız kalıyor. Fonksiyonel ishal (diyare), enfeksiyöz ishal, fonksiyonel kabızlık, huzursuz bağırsak sendromu, gıda alerjileri, iltihaplı bağırsak hastalıkları, obezite, karaciğer yağlanması (hepatosteatoz), kolon kanseri, çölyak gibi birçok hastalıkta probiyotiklerin yararlı etkisini bu hastalıkların bağırsak bakterileriyle ilişkili olduğunu gösteren birçok makale yayımlanıyor.
Otizim, anksiyete bozuklukları, panik atak depresyon ve şizofreni gibi hastalıkların da bağırsaktaki bakteri düzensizliğiyle bağlantılı olduğunu gösteren araştırmalar yapılmaya devam ediyor. Oxford Üniversitesi’nde bu alanda yapılan araştırmalardan biri, probiyotik besinlerle beslenen deneklerin stres ve depresyona yatkınlığının azaldığı gösterildi. Probiyotik besinlerle beslenen gruptaki deneklerin kontrol grubuna göre olumsuz uyaranlara ilgilerinin azalması ve bedenlerindeki stres hormonlarının miktarında görülen belirgin azalma, kaygı bozukluğu yaşama risklerinin düştüğüne dair ciddi göstergelerdir. Daha önce yapılan bir başka çalışmada da yine kadın deneklere dört hafta probiyotik gıda rejimi uygulanmasının, beyindeki duygusal devrelerde olumlu etkilere yol açtığı gösterilmişti. Mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin % 95’ini probiyotikler yaptığı % 5 'inin de beyinde üretildiği bilimsel olarak kabul edilmiştir.
Bu konuda yapılan araştırmaların, makalelerin artmasıyla psikiyatristler de artık ruh sağlığını iyi yönde desteklemek amacıyla bağırsak bakterilerini arttırmak için; bağırsaklardaki bakterileri azaltan antibiyotiklerden uzak durmayı, fruktozdan zengin doğal olmayan işlenmiş gıdalardan uzak durmayı ve fermente yiyecekler (yoğurt, turşu, tarhana, sirke gibi) tüketmeyi öneriyor. Tabi ki bu başlı başına hastalıkları tümüyle geçirecek etken değil fakat ilerde bağırsakların ikinci beyin olduğu görüşüyle, antidepresan gibi ciddi yan etkilere sahip ilaçlardan daha etkili tedavilerin karşımıza çıkması için bir umut olarak görülüyor.
Özel İçerik: Gülname Likoğlu
0 Yorum
Yorum Yap