I. Dünya Savaşı insanlık tarihinin 1914 yılına kadar gördüğü en kanlı savaşlardan birisi oldu. Milyonlarca insan hayatını kaybederken on milyonlarcası da yaralandı. Savaşın etkileri o kadar yıkıcıydı ki yaralı olmayanlar bile eve döndüklerinde normal değillerdi. Çünkü I. Dünya Savaşı’nda daha önce bilinmeyen bir rahatsızlık ortaya çıkmıştı: Shell Shock yani savaş bunalımı.
Tankların ilk defa ortaya çıktığı dönem olarak bilinen I. Dünya Savaşı’nın savaş tarihinde farklı bir yeri vardı çünkü artık insanların yerine makinelerin mücadelesi başlamıştı. Tankların ve uçakların bombalamaları bazen saatlerce sürüyordu. Bu bombalamalar altında, hayatta kalan askerlerde posttravmatik stres bozukluğunun yeni bir boyutu ortaya çıktı: Savaş stresi tepkisi yani Shell Shock. Bombardımanlar esnasında kendini kaybeden askerler ölüm korkusu yaşıyor, vücutlarını kontrol edemiyor ve istemsizce titriyorlardı. Savaşın ilk aylarında daha önce görülmemiş bu hastalığın askerlerin savaştan kaçmak için kullandıkları bir yöntem olduğu düşünüldü hatta bu travmayı geçiren bazı askerler korkaklık gerekçesiyle infaz edildi.
1914 yılının Aralık ayına gelindiğinde ise İngiliz ordusunun neredeyse yüzde 10’u bu hastalık ile yüzleşmesi üzerine Psikolog Charles Samuel Myers tarafından ilk defa travma olarak nitelendirildi. 1916 yılındaki Verdun Muharebesi’nde tank ve topların en amansız mücadelesine tanıklık edildi ve 40 milyondan fazla top mermisin atıldı. Bu cephede olan askerlerin hemen hemen tamamı Shell Shock’a maruz kaldı. I.Dünya Savaşı’na katılan Osmanlı askerlerinin de müttefiklere yardım amacı ile gittikleri cephelerde bu hastalığa maruz kaldığı bilinmekte. Shell Shock ile yüzleşmiş askerlere yıllar sonra savaşı hatırlatacak herhangi bir nesne gösterildiğinde ise kendilerini kaybederek tekrar Shell Shock belirtileri göstermeye başladıkları gözlemlendi.
Milyonlarca insanı etkileyen bu travma, Ernest Hemingway’in Silahlara Veda romanında kendisine yer buldu.