Tercih ettiğiniz üniversitedesiniz ya da değilsiniz. Vize zamanı geldi, geçiyor. Vizelere farklı perspektiflerden bakmak gerekiyor:
-İş hayatında her gün erken kalkacağınız o günler yaklaşıyor ise bu stresin bile tadını çıkarın! Bırakın sizi vizeler sıkıntıya soksun. Sonuçta hala öğrencisiniz ve bunun kıymetini bilin.
-Vizelere sınıf geçmek için bakmayın. Vizelerden iyi almayı, finalde kafanız rahat olsun diye istemeyin sadece.
-Öğrenmeye bakın! Üniversiteyi mesleğiniz için okuduğunuzu unutmayın ve kendinizi geliştirmek için o notları gerçekten öğrenmemizde ve bilgilerin de kalıcı olmasını sağlamanızda fayda var.
-Üniversitelerde vizeler kalktığında; vizelere ettiği şikayetten daha çok şikayet etme potansiyeli olan öğrenciler de var.
-Vizeler, hareketli geçen öğrencilik hayatımızda, bizi derslere yeniden bağlayan ve kitaplarımızı açmayı sağlayan bir araçtır. Bu açıdan da bakmak gerekiyor.
-Vize haftası birleştiricidir! Alınan notlar paylaşılır, birlikte ders çalışılır. Hiç konuşmadığınız, tanışmadığınız sınıf arkadaşlarınızla ‘vize’ çatısı altında birleşirsiniz. Bu zor günlerde öğrencinin öğrenciden başka dostu yoktur.
-Kütüphaneye gitmemize sebep olur. Öğrenciler olarak, kütüphane havasını almayı hatta kütüphanede sabahlamayı vizeler olmasa es geçebilirdik.
-Vizeler, uykunun kıymetini anlamamızı sağlar. Düzenli ders çalışmanın ve dersi derste öğrenmenin önemini hatırlatır.
-Çalışmaya başladığınızda hocanın 200 sayfayı bu kadar sürede nasıl işlediğini sorgularken, o 200 sayfayı 1 günde bitirerek zekanızın sınırlarını zorlayacaksınız!
-Vize haftasına, bir de fotokopicilerin açısından bakmak gerekiyor. Bir nevi ekmek kapıları niteliğinde olan vize haftaları fotokopiciler için öğrencilerden daha önemli olsa gerek.
Bu içerik ÖğrenciKariyeri Ailesinden Arzu Yıldırım tarafından özel olarak hazırlanmıştır.
