Porsuk, Sazova, Kanlı Kavak, Kanatlı… Yolunuz Eskişehir’e düşmemişse bu kelimeler size bir şey ifade etmeyebilir. Ama bir kez olsun bu şehirde bulunduysanız bile, burun direklerinizin sızladığına eminiz. Yaklaşan üniversite sınavında tercih döneminize ışık tutacak bir yazı olmasını umuyoruz.
Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve ayazı bol olan bu şehrimiz, (her ne kadar klişe olsa da) tam bir öğrenci şehri. Kültür ve sanatın her adım sizinle olduğu, özgürlüğü ve medeniyeti sonuna kadar yaşayabileceğiniz, insanlığı size tam da ilkokulda öğretildiği gibi yaşayabileceğiniz bir şehir Eskişehir. Şehre olan sempatiniz daha okula kayıt yaptırmak için otogara gittiğinizde, sizi karşılayan bir ekibin olmasıyla başlıyor. Deniz özlemi çekenlere özel yapılan yapay plajı, Türk işi Disneyland’i, büyükşehirlerde yaşadığımız ulaşım zorluklarının burada tamamen ortadan kalkışı sonrasında sıralayabileceğimiz diğer özelliklerden...
Eskişehir’de yıl boyunca çeşitli festivaller düzenlenir. Kitap fuarları, konserler, opera ve bale günleri, kısa film festivalleri bunlardan yalnızca bazıları. Üstelik tüm bu etkinliklere katılırken cebinden çıkacak maksimum bilet fiyatı da 5 TL’dir. Bu şehirde istediğin kadar sosyalleşebilir, öğrenciliğini doya doya yaşayabilirsin.
Sosyalleşirken sorumluluklarını unutmamanda da yarar var tabii. 24 saat açık kütüphaneler, gençlik merkezler ve kafeler de ders çalışmak için en ideal mekanlardan. Bir önceki cümlede bahsi geçen kütüphanelerde gece yarısından sonra ücretsiz çay, çorba ve kahve servisleri devam ederken, gençlik merkezlerinin mutfağı da sana emanet. İstersen makarnanı pişirir, istersen çay suyunu koyabilirsin. Hesaplar belediyeden!
Hazır yemek konusuna değinmişken, her öğrencinin ay sonunda üzerinde fazlaca düşündüğü bir konudur bu. Eğer Anadolu Üniversitesi öğrencisiysen sabah, öğle, akşam çıkan enfes yemekleri birer liraya yiyebilen şanslı kesimdensin. Yok Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisiysen şehirde kullanabileceğin onlarca fırsat seni bekliyor. Annenin yemeklerinin yerini tutmasa da Pilavcı, Çömlek gibi lezzetli ev yemeği yapan birçok mekanda çok uygun bir fiyata karnını doyurabilirsin. “Yok, ben kendi yemeğimi kendim yaparım.” dersen hemen hemen her gün farklı lokasyonlarda kurulan pazarlarla mutfak alışverişini en uyguna indirgeyebilirsin.
Öğrencilik hayatın boyunca katılabileceğin yüzlerce kulüp, öğrenci merkezlerinde alabileceğin onlarca ücretsiz kurs, topluluklar, vakıflar ise ilgilendiğin alana göre dahil olabileceğin sadece birkaç seçenek.
Şehre ulaşım trenle ya da otobüsle mümkün. Yurtdışından geliyorsan havalimanı da var tabii. Şehir içi ulaşım ise yine otobüslerle, tramvaylarla sağlanıyor. Hava güzelse Porsuk üzerinden geçen motorları ya da gondolları kullanman da mümkün.
Her nereden gelmiş olursan ol, şehrin seni kucakladığını “Hayat Tepebaşı’nda” yazısını gördüğün an anlıyorsun. Bir defa gelince, asla gitmek istemeyeceğin bir şehir haline geliveriyor burası. Yardımsever ve sıcakkanlı insanlarının yüzü her zaman sana gülümsüyor, Barlar Sokağı’nda gezinirken birden bir insan sana “SEVİYORUM!” diye bağırıyor ve Ciğerci Ahmet’te masalar senin için donatılıyor. Sen de bir anda kendini Doktorlar Caddesi’nde bankta oturan teyzelerin sohbetinin ortasında buluyorsun. 2 gün şehir değiştirsen, hemen dönüş biletlerine bakarken buluyorsun kendini ve bir süre sonra gökyüzünden gelen uçak seslerine de alışıyorsun.
Türkiye'de öğrenciliğini tam anlamıyla yaşayabileceğin şehre hoş geldin!
Özgün İçerik: Firuze Yüksel
Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve ayazı bol olan bu şehrimiz, (her ne kadar klişe olsa da) tam bir öğrenci şehri. Kültür ve sanatın her adım sizinle olduğu, özgürlüğü ve medeniyeti sonuna kadar yaşayabileceğiniz, insanlığı size tam da ilkokulda öğretildiği gibi yaşayabileceğiniz bir şehir Eskişehir. Şehre olan sempatiniz daha okula kayıt yaptırmak için otogara gittiğinizde, sizi karşılayan bir ekibin olmasıyla başlıyor. Deniz özlemi çekenlere özel yapılan yapay plajı, Türk işi Disneyland’i, büyükşehirlerde yaşadığımız ulaşım zorluklarının burada tamamen ortadan kalkışı sonrasında sıralayabileceğimiz diğer özelliklerden...
Eskişehir’de yıl boyunca çeşitli festivaller düzenlenir. Kitap fuarları, konserler, opera ve bale günleri, kısa film festivalleri bunlardan yalnızca bazıları. Üstelik tüm bu etkinliklere katılırken cebinden çıkacak maksimum bilet fiyatı da 5 TL’dir. Bu şehirde istediğin kadar sosyalleşebilir, öğrenciliğini doya doya yaşayabilirsin.
Sosyalleşirken sorumluluklarını unutmamanda da yarar var tabii. 24 saat açık kütüphaneler, gençlik merkezler ve kafeler de ders çalışmak için en ideal mekanlardan. Bir önceki cümlede bahsi geçen kütüphanelerde gece yarısından sonra ücretsiz çay, çorba ve kahve servisleri devam ederken, gençlik merkezlerinin mutfağı da sana emanet. İstersen makarnanı pişirir, istersen çay suyunu koyabilirsin. Hesaplar belediyeden!
Hazır yemek konusuna değinmişken, her öğrencinin ay sonunda üzerinde fazlaca düşündüğü bir konudur bu. Eğer Anadolu Üniversitesi öğrencisiysen sabah, öğle, akşam çıkan enfes yemekleri birer liraya yiyebilen şanslı kesimdensin. Yok Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisiysen şehirde kullanabileceğin onlarca fırsat seni bekliyor. Annenin yemeklerinin yerini tutmasa da Pilavcı, Çömlek gibi lezzetli ev yemeği yapan birçok mekanda çok uygun bir fiyata karnını doyurabilirsin. “Yok, ben kendi yemeğimi kendim yaparım.” dersen hemen hemen her gün farklı lokasyonlarda kurulan pazarlarla mutfak alışverişini en uyguna indirgeyebilirsin.
Öğrencilik hayatın boyunca katılabileceğin yüzlerce kulüp, öğrenci merkezlerinde alabileceğin onlarca ücretsiz kurs, topluluklar, vakıflar ise ilgilendiğin alana göre dahil olabileceğin sadece birkaç seçenek.
Şehre ulaşım trenle ya da otobüsle mümkün. Yurtdışından geliyorsan havalimanı da var tabii. Şehir içi ulaşım ise yine otobüslerle, tramvaylarla sağlanıyor. Hava güzelse Porsuk üzerinden geçen motorları ya da gondolları kullanman da mümkün.
Her nereden gelmiş olursan ol, şehrin seni kucakladığını “Hayat Tepebaşı’nda” yazısını gördüğün an anlıyorsun. Bir defa gelince, asla gitmek istemeyeceğin bir şehir haline geliveriyor burası. Yardımsever ve sıcakkanlı insanlarının yüzü her zaman sana gülümsüyor, Barlar Sokağı’nda gezinirken birden bir insan sana “SEVİYORUM!” diye bağırıyor ve Ciğerci Ahmet’te masalar senin için donatılıyor. Sen de bir anda kendini Doktorlar Caddesi’nde bankta oturan teyzelerin sohbetinin ortasında buluyorsun. 2 gün şehir değiştirsen, hemen dönüş biletlerine bakarken buluyorsun kendini ve bir süre sonra gökyüzünden gelen uçak seslerine de alışıyorsun.
Türkiye'de öğrenciliğini tam anlamıyla yaşayabileceğin şehre hoş geldin!
Özgün İçerik: Firuze Yüksel
0 Yorum
Yorum Yap