Bazen bir konu tekrarı, bazen ise gençlik yıllarımıza bir kara bulut gibi çökmüş vize/final haftaları zamanlarında çıkan yegane bir sorundur kendimizi ders çalışmaya ikna etmek. Gençliğimizin vermiş olduğu o kıpır kıpırlık bir masaya ve not kağıtlarına hapsolur. “Neden bilinmeyen yerlere gidebilmek varken bu masadayım?” diye kara kara düşünürken sizleri bu dertten kurtaracak biri gelir bazen. Evet, kediniz.
“Tam da ders çalışmaya odaklanmıştım yeaa!” diye vicdanınızı rahatlatırken, kediciğinize kıyamaz ve onu ordan kaldıramazsınız.
İşte bu duruma maruz kalan öğrencilerin yaşadığı komik anlar:
Sence bütünleme sınavın benden daha mı önemli Cansu?
Bence yarınki final sınavın birazcık bekleyebilir İrem :’)
Sana algoritmayı bu yaştan sonra ben mi öğreteceğim İsmet?
Ne demek arkadaşın not istiyor Hasan, verdirtmem sana o notları!!
Poyraz bu konunun neyini anlamadın? Bak şimdi ben anlatayım: A noktasından B noktasına giden bir araç… Zzz…
Olcay n’apıcan yüksek lisansı yaaa! Ölürüm de o tezi yazdırtmam sana.
Damla… Bugün bizimle hiç ilgilenmediğinin farkında mısın?!
Ben senin en iyi dostunum Özge… Seni bu zor zamanında asla yalnız bırakmam, ehe.
Dur senin yerine ben sıkılırım Nuri, sen çalışmaya devam et.
Çok güzel okuyormuş gibi yapmışsın Canan, parçalamaya kıyamadım :’)