İlkokul birinci sınıftan başlayarak eğitim hayatımızın sonuna kadar ve hatta ondan sonrasındaki hayatımızın süresinde devam eden bir aktivite olan: Kitap okumak.
Hayatımızın birçok evresinde farklı etkinliklerde, aktivitelerde ve hobilerde bulunuyoruz. Hayatın koşuşturmacası içerisinde biraz kendimize zaman ayırmak istediğimizde, bilgi edinmek için veya sadece yorgunluğumuzu bir noktada bitirmek, eğlenceli zaman geçirmek için kitap okuyoruz.
Kitap okumak özellikle daha birinci sınıftan itibaren öğrencilere öğretmenleri tarafından tavsiye edilen bir etkinlik iken, hayatın sonraki aşamalarında elimizde bulunan en değerli bir aktivite olduğu göz ardı edilememelidir. Peki öğrencinin başarısıyla kitap okumak arasında bir pozitif koralasyon olduğunu biliyor muydunuz? Kitap okumanın insan beynine pozitif etkilerini de unutmamak lazım. Kitap okumak sadece zaman geçirmek değil, bakmakla görmek arasındaki fark gibi değil midir? Çünkü; görmek sadece bakmak değildir. Kitaplarda insanı içine çeker ve dıştan göründüğü gibi bir kağıt topluluğu olmadığı anlaşılır.
Kitap okurken insan beyni yeni dünyalara yelken açar. Bir hikaye kitabını okuyan bir çocuk hayal edin, nasıl da hayal dünyası gelişir. Kitaptaki kahraman yerine koyar kendini, sanki onun gibiymiş gibi olaylara bakar, bazen bir gezgindir kahramanı, bazen bir çiftçi, bazen de bir süper kahraman... Çocukların hayal dünyasını bu kadar etkileyen kitaplar, bir de büyüklerin hayal dünyasını nasıl etkiler bir düşünün. Bazen bir olaya bakış açınızı değiştirir, bazen de hiç duymadığınız bir bilgiye sahip olursunuz. Hem de sadece okuyarak.
Okumak demek ki hayatımızda yeni pencereler aştığına göre, öğrencilerin kitap okuma alışkanlığının iyi olması onların başarılarını da elbette pozitif yönde etkiler. Özellikle son zamanlarda yapılan çeşitli araştırmalar gösterir ki, kitap okuma alışkanlığına sahip olan öğrenciler okul hayatlarında daha fazla başarıya sahip oluyorlar. Özellikle öğrencilerin sözel derslerde daha az zorluk yaşadığı ilk göze çarpan sonuçlar. Peki matematik, fen gibi sayısal derslere hiç bir katkısı olmuyor mu? Tabi ki de oluyor, özellikle anlama yeteneğinin daha iyi olması ile zor bir matematik problemini veya bir fizik problemini daha rahat anlayabiliyorlar, konuları bazen kendilerine hikayeleştirerek anlatmaları, bu derslerde konuları daha kolay anlamalarına olanak sağlıyor. Örneğin, fizikteki bir formülü ele alalım, öğretmenlerimiz genelde bunları bir formül edasıyla değil de bir tekerleme ile öğrencilere öğretir. Akılda kalıcılık oranı artar.
Kitap okumak sayesinde, bilgileri ard arda alma şeklinden daha ziyade bir hikaye veya masal ile gündelik hayatımızda işimize yarar bilgilerin daha fazla akılda kaldığı tespit edilmiştir. Bir anlatılan hikayenin örüntüsünü aklımızda tutabilirken, bir bilgiyi aklımızda kolayca tutamayabiliriz.
Kitaplarda bize tam olarak bu imkanı sağlar. Bilgileri art arda değil de, hikayelerin, olay örgüsünün arasından yazar bizim çıkartmamızı bekler. Ayıca bilgi vermeyen sadece düşüncelerin yazıldığı yazılar bile, bize yeni bakış açıları kazandırır.
Öğrencilerin bilgileri gündelik hayattan örneklerle pekiştirerek hikayelerden öğrenmeleri, bir düşünce yazısını okuyarak farklı düşünüş şekillerini kazanmaları, bir şiiri okuyarak edebi bir haz almaları veya sadece bir yazı okumaları anlama kabiliyetlerini geliştirir ve tüm bu etkenler derslerde öğrencilere başarı getiren etmenleri hazırlar. Anlama algısı yüksek düzeyde öğrencilerin dersi daha rahat anladıkları, konuları daha iyi öğrendikleri yapılan araştırmalarla da desteklenmiştir. Sadece eğitim hayatında değil sonrasında da genel kültüre sahip olunması, problemler karşısında daha rahat çözüm önerileri ileri sürülebilmesi, kitap okumanın pozitif etkilerini ortaya koyar. Kısacası başarılı ve daha güzel bir hayat için kitap okumak en önemli etkendir, öyle değil mi?
Özgün İçerik: Rana Tekbaş
0 Yorum
Yorum Yap