O ilk değildi, ne de sonuncuydu ama Gujarat’ın gördüğü en müstehcen insan, dünya barışçıl siyasetinin en ünlü adamıydı. Mahatma olarak bilinen Mogandas Gandhi, 1930’larda ve 1940’larda eline sopa almadan sessizce konuşarak, İngiliz Sömürgecilerine karşı direnen, şiddet içermeyen protestolarla Hindistan halkına önderlik etti. 20.yüzyılın en önemli figürlerinden biriydi ve Hindistan’da milletin babası olarak saygı gördü. Saygınlığını korumaya da devam ediyor.
Tarihçilere göre Gandhi, bir insanın hem ahlak hem de zekayı aynı anda kullanarak bir imparatorluğun ele geçirilebileceğinin en büyük kanıtıydı. 1960’larda ki Martin Luther King’in Medeni Haklar Haraketi gibi.
İngiltere’yi Hindistan’dan Çıkmaya Çağırdı
Gandhi, Güney Afrika’da ki yerel Hint Toplumu’nun sivil haklar mücadelesini destekleyerek siyasetini başlatmış oldu. 1915’te Hindistan’a dönerken alt sınıfların isteklerini yerine getirmeye çalıştı. Gandhi kısa sürede bağımsızlığı destekleyerek büyüyen Hindistan Ulusal Partisi’ne lider olmayı başardı ve Hint topluluklarının yerel mücadelelerini öğrenmek için seyahat etmeye başladı.
Gujarat bölgesinde aşırı yoksulluk ve kıtlık gören Gandhi yeni okullar, hastahaneler kurmak için bir girişim başlattı. Sonunda İngilizlerin tayin ettiği toprak ağaları tarafından huzursuzlukla karşılandığı için tutuklandı. Ancak hapishaneden çıkış yolu için bir konuşma yaptı ve çiftçiler için daha iyi şartlarda daha iyi bir gelecek vaat etti. Bu vaatler sonrasında Hindistan halkı tarafından ”Baba” lakabı ile anılmaya başlandı.
Gandhi’nin dindarlığı ve zekası ile ilgili bir çok şey biliniyordu. Hareketleri sırasında bir kaç kez tutuklandı ve hapis yattığı sırada yaptığı şeylerle İngilizler tarafından hayretlikle karşılandı. Oruç tutup ölümünü beklerdi ve bu İngilizleri utandırırdı.
Gandhi 1920’li yıllarda bir hareket başlatarak İngiliz mallarını boykot etti ve kendi kendilerine yetebileceklerini açıkladı. En meşhur protestosu 1930’lu yıllarda binlerce Hintlinin 250km’lik bir yürüyüşle bir sahil kasabasına tuz getirmesiyle başladı.
Medeni Haklara İlham Veriyor
Hindistan nihayet 1947 yılında Gandhi’nin 78 yaşında olduğu dönemde tam bağımsızlığını İngiltere’den aldı. Bazı tarihçiler II. Dünya Savaşı ile birlikte İngiltere’nin ekonomik kriz yaşamasıyla beraber bağımsızlığın kaçınılmaz olduğunu savunsalar da bunun sivil bir birliktelikle beraber ortaya çıkmış bir başarı olduğu gerçeğini değiştirmemiştir.
İronik olmayan şiddetin savunucusu Gandhi 1948 yılında bir suikast sonucu öldürüldü ve o sırada akşam namazına doğru yürüyordu. Bugün Hintliler, savaş karşıtı protestocular ve yazarlar Gandhi’yi seçkin bir figür olarak kutlarlar. Ölümünden 20 yıl sonra Gandhi’nin ABD tarihi üzerinde doğrudan bir etkisi oldu.
Martin Luther King Gandhi’nin şiddet içermeyen sivil itaatsizliğinden ve felsefesinden çok etkilendiği açıklamış ve ABD’de ki ırkçı yaklaşımları sorununa tek mantıklı yaklaşımın Gandhi’nin yaklaşımı olduğuna iddia etmiştir.
Özel İçerik: Ulaş Özcan