Gireceğiniz bütün dil sınavlarında karşınıza çıkabilecek 20 önemli Phrasal Verbs (Deyimsel Filler)’ü sizlerle paylaşıyoruz. Sadece bu fiiller üzerinde alıştırma yaparak bile kelime bilginizi önemli ölçüde geliştirebilirsiniz.
1. To bring about: neden olmak
The new law will bring about important changes.
(Yeni yasa önemli değişikliklere sebep olacak.)
2. To make up for: telafi etmek
I will work this weekend to make up for the lost time.
(Bu hafta sonu kaybettiğim zamanı telafi etmek için çalışacağım.)
3. To put off: ertelemek
They had to put off the vote because of the bad weather conditions.
(Kötü hava koşulları nedeniyle oylamayı ertelemek zorunda kaldılar.)
4. To bring up: bahsetmek, gündeme getirmek (2. çocuk yetiştirmek, 3. kusmak)
Several concerns have been brought up regarding personalized search.
(Kişiselleştirilmiş aramayla ilgili çeşitli kaygılar dile getirildi.)
5. To catch up with: yetişmek, karşılamak
Now, technology is catching up with demand.
(Artık teknoloji talebi karşılıyor.)
6. To take up (a new hobby, etc.): edinmek, başlamak
He left a job in the city to take up farming.
(Çiftçiliğe başlamak için şehirdeki bir işi bıraktı.)
7. To show up: Gelmek, uğramak
My brother showed up at the party an hour late.
(Kardeşim partiye bir saat geç geldi.)
8. To set out: yola çıkmak
We set out for London at sunrise.
(Güneş doğarken Londra’ya doğru yola çıktık.)
9. To take over (a business): devralmak, bir işin başına geçmek
My sister will take over the company after my father’s retirement.
(Kız kardeşim, babam emekli olduktan sonra şirketin başına geçecek.)
10. To suffer from (an illness): sıkıntısını çekmek, problem yaşamak
Many individuals unknowingly suffer from hearing loss.
(Birçok kişi farkında olmayarak işitme kaybı problemi yaşar.)
11. To pull through: başarmak, atlatmak
The surgery was risky, but the patient pulled through.
(Ameliyat riskliydi ama hasta atlattı.)
12. To pass away: ölmek
She’s terribly upset because her grandfather passed away last week.
(Geçen hafta büyükbabası vefat ettiği için çok üzgün
13. To put forward: öne sürmek, ortaya atmak
At the meeting, I put forward new ideas to improve the company.
(Toplantıda şirketi geliştirmek için yeni fikirler öne sürdüm.)
14. To look up to: saygı duymak, hayranlık beslemek
The little boy looks up to his father.
(Küçük çocuk babasına hayranlık duyar.)
15. To give up: teslim olmak, vazgeçmek
I worked too much on this project to give up now.
(Bu proje üzerinde şimdi vazgeçemeyecek kadar çok çalıştım.)
16. To come across: karşılaşmak
I happened to come across an old friend in town.
(Kasabada eski bir arkadaşa rastladım.)
17. To deal with: başa çıkmak
Together, my parents could deal with any situation.
(Ailem, birlikte her durumla başa çıkabilirdi.)
18. To cut down on: azaltmak
Cutting down on smoking and alcohol are sensible moves.
(Sigara ve alkolü azaltmak mantıklı hareketlerdir.)
19. To catch on: rağbet görmek
Online trading has been slow to catch on in this part of the country.
(Çevrimiçi ticaretin ülkenin bu bölgesinde rağbet görmesi yavaş olmuştur.)
20. To break out: patlak vermek
War broke out in 1914.
(Savaş, 1914’te patlak verdi.)
@ogrenelim isimli Twitter hesabından esinlenilmiştir.