Diğer yazılarımda ekonominin diğer alanlar ile farkından ve ne olduğundan bahsetmiştim. Biraz farklı bir örnek olması açısından belirtmek isterim ki ekonomi insan anatomisine çok benzetirim. Nasıl mı? Ekonomideki sitem çokluğunu vücudumuzdaki anatomik düzene benzetiyorum. Ekonomi vücut olsun, yönetim beyin olsun, kalp devlet hazinesi, damarlar sitem şekilleri ve kan da sistemin işler matematiği. Beyin olmadan ya bitkisel hayatta yaşarız ya da hiçbir organımıza sinyal gitmez. Yani hayatta kalmak istisnalar dışında resmen imkansızdır. Aynı şekilde yönetim olmadan toplum dağılır ve birbiri içinde kaybolmaya mahkumdur. Kalp olmadan kan pompalanmaz. Oysaki tüm vücudumuzun kana ihtiyacı vardır. Kan olmadan hiçbir organ işlemez. Aynı şekilde devlet hazinesi olmadan, bir başka deyişle üretim ve gelir olmadan hiçbir ilerleme kaydedilemeyeceği gibi ekonomi de durur (tabi ekonomi günümüzdeki gibi parayla dönüyorsa). Bu duruma da birbirinden farklı ekonomi krizlerinde resesyon, stagflasyon ve depresyon denir. Eğer vücutta damarlar olmazsa benzer şekilde kan pompalansa bile iletilmesi gereken organlara iletilemez. Ekonomide de sistem şekli olmaz ya da ekonomiye uygun olmazsa, yani damarlar vücuda uygun bir şekilde yapılmazsa bu sefer de ya kanın maddesi bozulur ya da fiziki olarak organlara zarar verir. Damarlarımızın demirden ya da kablolardan yapıldığını hayal edelim. Her tarafımız kesilir ya da kanımıza metan, demir ve daha değişik alaşımlar karışırdı. Ekonomide de sistem şekilleri bu denli önem teşkil eder. Ne kadar doğru, tutarlı ve mantıklı felsefelerle yönetiliyor olsa da uygun olmayan sistem tüm yapıyı bir çırpıda bozmaya yeter. Tabi son olarak bunun bir matematiği de var, her sistemin kendine ait bir matematiği ve fonksiyonu olduğu gibi. Matematik sistemin getirdiği matematiğe aykırıysa sistem yine bozulur. Vücut ne kadar doğru fiziki bir işleyişe sahip olursa olsun, kana alkol ya da başka bir madde girdiği anda tüm matematik bozulur, hatta beyni tahrip etmeye kadar bile gider.

Aynı şekilde bir devlet sistemi ne kadar özenli olursa olsun, eğer halka uygulama konusunda yanlış ya da eksik bir formülasyon ya da matematik yönlendiriliyorsa toplum düzeni yine kalmaz. Bunun da en büyük örneklerinden biri, tarihte gördüğümüz tüm iç karışıklıklardır. Hani derler ya “aslında doğruyu yaptık, ancak uygulamada yanlış yaptık ya da yanlış ifade ettik” diye. İşte tam olarak bu noktada yaşanır. Genel anlamda ekonomiyi bu yüzden insan vücuduna benzetirim çünkü işleyişinin mükemmel ve aynı zamanda bir o kadar da zor bir yanı vardır. Vücudumuzu kontrol etmekte zorluk çekmiyoruz çünkü onu biz yaratmadık. Ancak ekonomiyi tamamen biz oluşturuyoruz. Gerçi bu mantıkla da herkes organlar gibi kendi üstüne düşeni en iyi performansla yapsa vücut kadar istikrarlı ve sağlam bir sosyoekonomik yapımız olur.

 

Ek olarak dünyaca ünlü Incognito’nun yazarı David Eagleman’ın kaleme aldığı Beyin adlı kitabından çok sevdiğim bir paragrafı ­(matematiksel ve anlamsal olarak biraz daha farklı şekilde ifade ediyor çünkü metnin konusu beyindir, ekonomi değil) paylaşarak yazımı noktalamak istiyorum. Şöyle diyor: “Beyni bir kent olarak düşünün. Bir şehre kuşbakışı bakar ve “ekonomi, acaba nerede?” diye sorarsanız, böyle bir soruya verilecek iyi bir yanıt olmadığının da görürsünüz. Çünkü ekonomi, kentteki bütün unsurların etkileşiminden ortaya çıkmaktadır; mağaza ve bankalardan, tüccarlar ve müşterilere kadar. Aynı şey beynin işleyişi için de geçerlidir; her şey tek bir yerde gerçekleşmez. Tıpkı bir kentte olduğu gibi, beynin mahalleleri de birbirinden yalıtılmış halde işlemez. Hem beyinler hem de kentlerde her şey, sakinlerin birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Bu etkileşim, yerel ya da uzak mesafeli olsun, bütün ölçekleri kapsar.”

Top Selling Multipurpose WP Theme

Yorum Bırakın

Instagram İçeriklerimiz

Reklam Engelleyici Tespit Edildi

Please support us by disabling your AdBlocker extension from your browsers for our website.