John Nash
İsmini ilk bakışta çıkaramamış olanlar için söyleyeyim, Akıl Oyunları (A Beautiful Mind) sayesinde aslında kendisiyle tanışmış bulunmaktasınız. Nobel ödüllü matematikçi John Nash henüz 12 yaşındayken diğer çocuklardan farklı olarak deneyler yapıyordu. Ayrıca derslerle çok ilgilenen biri değildi. Yaşı yirmiyken hem lisans hem de yüksek lisans diplomasını almıştır. Harvard’ dan gelen teklifi reddederek MIT’de eğitmenlik yapmıştır. “23” sayısına karşı takıntısı vardır ve bundan dolayı bilimsel alanda toplam 23 tane makale yazmıştır. 1957 yılında evlenmiştir ve evlendikten kısa bir zaman sonra paranoid şizofren teşhisi konulup hastaneye yatırılmıştır. Hastanede kaldığı süre boyunca(25 yıl) halüsinasyonlarla yaşamıştır.
Albert Einstein
E=mc2 formülüyle hayatımıza giren Albert Eistein’ı duymayan yoktur. Ünü yaşadığı yılın sınırlarını aşan bilim adamı, çocukken yaşıtlarına nazaran geç konuşmuştur bu sebepten dolayı zekasına yönelik eleştiriler yapılmıştır. Atomu parçalayıp bilime birçok katkı yapmasının yanında 20. yüzyılın en iyi kuramsal fizikçisi olmuştur ve zekasına yönelik atıfta bulunanlara en iyi cevabı vermiş olur.Tüm bu başarılarının yanında Albert 2 tür hastalığa sahiptir. Bunlardan biri disleksi diğeri ise asperger sendromudur. Disleksi hastalığı basit tanımıyla öğrenme bozukluğudur; asperger ise çocukluk döneminde başlar ve sosyalleşmeyi engeller.
Salvador Dali
Christy Brown
Hayat ona çok nazik davranmamış ve doğuştan beyin felçli olarak kalabalık bir ailede dünyaya gelmiştir. Doğuştan felçli olması yaşam boyu konuşmasını ve hareketlerini kontrol altına alabilmesini engellemiş, bağımlı bir yaşam sürmesine neden olmuştur. Tüm bu zorluklar onun büyük bir yazar olmasını önüne geçememiş, yalnızca sol ayağını kullanarak yazdığı eserler ve yaptığı resimlerle hayata tutunmayı başarabilmiştir. En bilindik eserini okumak isteyenlere tavsiyemizdir: Sol Ayağım
Agatha Christie
Polisiye dalının kraliçesi olarak anılan Agatha, çocukluk çağlarını yalnız geçmiştir. Yazı yazmaya bu zamanlarda başlamış, bu yolda ilerleyip büyük bir üne kavuşmuştur. Shakespeare ve İncil’den sonra en çok satan kitaplar Agatha Christie’ye aittir. Bu başarısının yanında disgrafi adı verilen hastalıkla da mücadele etmiştir. Disgrafi öğrenme bozukluğudur.
Isaac Newton
Çok yakından tanıdığımız matematik ve fizik dahisi Newton epilepsi hastalığıyla ve Asperger sendromuyla savaşmıştır. Asperger sendromunda beynin tüm lobları ayrı ayrı çalışır, birçok alanda kişinin uzmanlaşmasını sağlar ancak asosyal bir hayat sürmesine neden olur.
Pisagor
Pisagor diyince akla ilk gelen şüphesiz Pisagor bağlantısıdır. Yaşadığı zaman içerisinde Pisagor, bizim bilmediğimiz birçok ünvanların sahibi olmuştur. Kendisine filozof diyen ilk kişidir, müzisyendir, sayıların babasıdır. Bilime ve sanata kattığı yeniliklerin dışında obsesif kompülsif yani takıntı hastalığı vardı. Ancak Pisagor’un hastalığı üretken bir kişi olmasının önüne geçememiştir.
Ludwig Van Beethoven
Beethoven 9. senfoniyle akıllarda yer edinmiş, klasik müziğin babası olarak bilinen dünyaca ünlü müzisyendir. Zorlu bir hayat mücadelesi vermiştir. Doğuştan duyma problemi yoktur ancak 30’lu yaşlara geldiğinde işitme yetisini yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır. Başlarda bu durumun gelip geçici olduğunu sanıp çok fazla dikkate almamıştır ancak kısa bir süre sonra sağır olmuştur. Buna rağmen 9. Senfoniyi yazmış ve Avrupa Birliğinin milli marşı olarak tarihe geçmiştir.
Özel İçerik: Şulenur Kemaloğlu
İsmini ilk bakışta çıkaramamış olanlar için söyleyeyim, Akıl Oyunları (A Beautiful Mind) sayesinde aslında kendisiyle tanışmış bulunmaktasınız. Nobel ödüllü matematikçi John Nash henüz 12 yaşındayken diğer çocuklardan farklı olarak deneyler yapıyordu. Ayrıca derslerle çok ilgilenen biri değildi. Yaşı yirmiyken hem lisans hem de yüksek lisans diplomasını almıştır. Harvard’ dan gelen teklifi reddederek MIT’de eğitmenlik yapmıştır. “23” sayısına karşı takıntısı vardır ve bundan dolayı bilimsel alanda toplam 23 tane makale yazmıştır. 1957 yılında evlenmiştir ve evlendikten kısa bir zaman sonra paranoid şizofren teşhisi konulup hastaneye yatırılmıştır. Hastanede kaldığı süre boyunca(25 yıl) halüsinasyonlarla yaşamıştır.
Albert Einstein
E=mc2 formülüyle hayatımıza giren Albert Eistein’ı duymayan yoktur. Ünü yaşadığı yılın sınırlarını aşan bilim adamı, çocukken yaşıtlarına nazaran geç konuşmuştur bu sebepten dolayı zekasına yönelik eleştiriler yapılmıştır. Atomu parçalayıp bilime birçok katkı yapmasının yanında 20. yüzyılın en iyi kuramsal fizikçisi olmuştur ve zekasına yönelik atıfta bulunanlara en iyi cevabı vermiş olur.Tüm bu başarılarının yanında Albert 2 tür hastalığa sahiptir. Bunlardan biri disleksi diğeri ise asperger sendromudur. Disleksi hastalığı basit tanımıyla öğrenme bozukluğudur; asperger ise çocukluk döneminde başlar ve sosyalleşmeyi engeller.
Salvador Dali
Dünyanın en ünlü ressamlarından biri olan Dali, sürrealist ve sıra dışı kimliğiyle tanınmıştır. Çok zeki olmasıyla beraber yalnızdı ve bu yalnızlığını tablolarla paylaşmayı seviyordu. Birçok değerli çalışmasının yanında onun da muzdarip olduğu 2 rahatsızlığı vardı: Parkinson ve hiperaktivite bozukluğu. Bir ressam için en önemli şey dikkat olmasına rağmen dikkat bozukluğuyla (hiperaktivite) yaşamış ve bizlere kıymetli eserler bırakmıştır.
Christy Brown
Hayat ona çok nazik davranmamış ve doğuştan beyin felçli olarak kalabalık bir ailede dünyaya gelmiştir. Doğuştan felçli olması yaşam boyu konuşmasını ve hareketlerini kontrol altına alabilmesini engellemiş, bağımlı bir yaşam sürmesine neden olmuştur. Tüm bu zorluklar onun büyük bir yazar olmasını önüne geçememiş, yalnızca sol ayağını kullanarak yazdığı eserler ve yaptığı resimlerle hayata tutunmayı başarabilmiştir. En bilindik eserini okumak isteyenlere tavsiyemizdir: Sol Ayağım
Agatha Christie
Polisiye dalının kraliçesi olarak anılan Agatha, çocukluk çağlarını yalnız geçmiştir. Yazı yazmaya bu zamanlarda başlamış, bu yolda ilerleyip büyük bir üne kavuşmuştur. Shakespeare ve İncil’den sonra en çok satan kitaplar Agatha Christie’ye aittir. Bu başarısının yanında disgrafi adı verilen hastalıkla da mücadele etmiştir. Disgrafi öğrenme bozukluğudur.
Isaac Newton
Çok yakından tanıdığımız matematik ve fizik dahisi Newton epilepsi hastalığıyla ve Asperger sendromuyla savaşmıştır. Asperger sendromunda beynin tüm lobları ayrı ayrı çalışır, birçok alanda kişinin uzmanlaşmasını sağlar ancak asosyal bir hayat sürmesine neden olur.
Pisagor
Pisagor diyince akla ilk gelen şüphesiz Pisagor bağlantısıdır. Yaşadığı zaman içerisinde Pisagor, bizim bilmediğimiz birçok ünvanların sahibi olmuştur. Kendisine filozof diyen ilk kişidir, müzisyendir, sayıların babasıdır. Bilime ve sanata kattığı yeniliklerin dışında obsesif kompülsif yani takıntı hastalığı vardı. Ancak Pisagor’un hastalığı üretken bir kişi olmasının önüne geçememiştir.
Ludwig Van Beethoven
Beethoven 9. senfoniyle akıllarda yer edinmiş, klasik müziğin babası olarak bilinen dünyaca ünlü müzisyendir. Zorlu bir hayat mücadelesi vermiştir. Doğuştan duyma problemi yoktur ancak 30’lu yaşlara geldiğinde işitme yetisini yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır. Başlarda bu durumun gelip geçici olduğunu sanıp çok fazla dikkate almamıştır ancak kısa bir süre sonra sağır olmuştur. Buna rağmen 9. Senfoniyi yazmış ve Avrupa Birliğinin milli marşı olarak tarihe geçmiştir.
Özel İçerik: Şulenur Kemaloğlu
0 Yorum
Yorum Yap