Öğrenci Kariyeri
Saygın bilim insanlarının başarısız olduğu, geri çevrildiği ya da hayal kırıklıkları yaşadığı çoğu zaman kimsenin aklına gelmez. Evet, bilimsel kariyerlerinin başlarında defalarca başarısız olmuş pek çok bilim insanı var. Ve onlardan biri "başarısızlık özgeçmişini" yayınlayarak fark yarattı... Gelelim işin aslına. İlgiyle takip edilen Oxford, Harvard, MIT ve Princeton gibi saygın üniversitelerde kariyer hayatına başladı. Lakin sanıldığının aksine ciddi anlamda ses getirebilecek çalışmalara imzalar atamadı. İlk defa bu türden bir olayın yaşanması da medyada çok fazla gündeme geldi.
“Başarısızlık Özgeçmişi” Farklılık Yaratabilir mi?
Alman Psikolog Johannes Haushofer, tam olarak ‘’başarısızlık özgeçmişi’’ ile ünlendi. İlgileri üzerine çeken bilim insanının başarısız olduğu, geri çevrildiği ya da hayal kırıklıkları yaşadığı hiç kimsenin aklına gelmezdi. Lakin Haushofer, Twitter’de özgeçmişini paylaşınca gerçekten de hepsini yaşadığını gördük. E haliyle ilk olarak psikoloğun özgeçmişinde kendisini geri çeviren üniversitelerin, başarısız olan projelerin ve kazanamadığı bursların listesi vardı. Milyonlarca kez okunan “başarısızlık özgeçmişi” meslektaşları arasında tartışma yarattı!
Sonuçta bilimde başarısızlıklar hâlâ bir tabu gibi. İlla başarılı olacak diye de bir şey yok. Zaten her yerde mükemmel özgeçmişler, uzun yayın listeleri ve çığır açan buluşlarla ilgili çok sayıda raporlar ve yazılar okuyoruz. İlla ki bir yerde başarısızlık bilimin bir parçasıdır.
Daha yaratıcı bir çalışmadan başka türlüsü beklenemezdi. Artık bilim insanları bilim üretmiyor yanılgısına da kapılmayın sakın. İlla duymuşsunuzdur, ‘’bir ressam da her fırça darbesinden harika bir sanat eseri yaratamaz, başlanmış sanat eserlerinin birçoğu atılır ve yeniden başlanır’’ klişelerini. Matematikçi ve nörobiyolog Melanie Stefan da 2000 yılında Nature dergisinde, başarısızlıkların listelenmesi gerektiğini ve bu şekilde olayların doğru bir perspektife yerleştirilmesini önermişti. Artık görüyoruz ki “başarısızlık özgeçmişi” yayınlama fikri aslında yeni değil.
Hatta bilimsel dergiler için makaleler ve araştırma önerileri, istatistiksel açıdan bakıldığında sanılandan çok daha fazla geri çevrilmekte. Araştırmalara göre Nature ve Science gibi uluslararası dergiler her hafta gönderilen iki yüz kadar çalışmanın sadece %7-8’ini kabul ediyor. Tekrara düşüldüğünde bu bilim sosyolojisi açısından sorunludur diyor uzmanlar. Israrla, yeni ve özgün araştırmaları teşvik etmek daha fazla riski göze almak demektir deniliyor. ‘’Risk almak aynı zamanda daha fazla başarısızlık demek’’ diyor fizikçi Johann Kastner. Lakin bunlardan bir şeyler öğrenildiği takdirde başarısızlıklar da olumludur. Ancak günümüzde bilimsel olarak çok az yararlanılmakta.
Ya iyi sonuçlanmayan deneyler ve hatalı araştırma tezleri bunun yerine halının altına süpürülüyorsa? Ama artık başarısızlıkların açıklanmasını isteyen bilim insanlarının ve negatif araştırma sonuçlarını yayımlayan bir derginin (Journal of Unsolved Questions-JunQ) varlığı belki bir şeyleri değiştirebilir. Can-ı gönülden çalışan bazı bilim insanlarına belki de umut olabilir. Ama birçok bilim insanı, çözülmemiş araştırmalar üzerinde çalışacak kadar büyük zahmetlere artık kolay kolay girmek istemiyor. Gelişmelerden olumsuz sonuç almak bilimsel çalışmalarının bir parçası olsa da ve bazıları başarısızlık kültürünü kabul ettirmeye çalışsa da tersliklerle başa çıkmak kolay değildir. Isınma turları varsayarak tüm olanları özgüveni de koruyarak, terslikler yüzünden vazgeçilmemeli.
Malumunuz, Nobel ödüllü Aziz Sancar çok çalışkan bir öğrenciydi ama laboratuvarda yaptığı deneylerden istediği sonuçları alamıyordu!
En güzel örneğine tanık olduk zaten.. Hatta birlikte çalıştığı meslektaşları yetenekli olmadığını söylemiş ve doktorluk yapmasını önermişlerdi. E Aziz Sancar yıldı mı? Hep daha fazla çalışarak başarısızlıkların ardından büyük başarıyı yakalamanın mümkün olduğunu dünyaya gösterdi!
Başarısızlık Özgeçmişi
Kaynak (Eklemeler mevcuttur)
“Başarısızlık Özgeçmişi” Farklılık Yaratabilir mi?
Alman Psikolog Johannes Haushofer, tam olarak ‘’başarısızlık özgeçmişi’’ ile ünlendi. İlgileri üzerine çeken bilim insanının başarısız olduğu, geri çevrildiği ya da hayal kırıklıkları yaşadığı hiç kimsenin aklına gelmezdi. Lakin Haushofer, Twitter’de özgeçmişini paylaşınca gerçekten de hepsini yaşadığını gördük. E haliyle ilk olarak psikoloğun özgeçmişinde kendisini geri çeviren üniversitelerin, başarısız olan projelerin ve kazanamadığı bursların listesi vardı. Milyonlarca kez okunan “başarısızlık özgeçmişi” meslektaşları arasında tartışma yarattı!
Sonuçta bilimde başarısızlıklar hâlâ bir tabu gibi. İlla başarılı olacak diye de bir şey yok. Zaten her yerde mükemmel özgeçmişler, uzun yayın listeleri ve çığır açan buluşlarla ilgili çok sayıda raporlar ve yazılar okuyoruz. İlla ki bir yerde başarısızlık bilimin bir parçasıdır.
Daha yaratıcı bir çalışmadan başka türlüsü beklenemezdi. Artık bilim insanları bilim üretmiyor yanılgısına da kapılmayın sakın. İlla duymuşsunuzdur, ‘’bir ressam da her fırça darbesinden harika bir sanat eseri yaratamaz, başlanmış sanat eserlerinin birçoğu atılır ve yeniden başlanır’’ klişelerini. Matematikçi ve nörobiyolog Melanie Stefan da 2000 yılında Nature dergisinde, başarısızlıkların listelenmesi gerektiğini ve bu şekilde olayların doğru bir perspektife yerleştirilmesini önermişti. Artık görüyoruz ki “başarısızlık özgeçmişi” yayınlama fikri aslında yeni değil.
Hatta bilimsel dergiler için makaleler ve araştırma önerileri, istatistiksel açıdan bakıldığında sanılandan çok daha fazla geri çevrilmekte. Araştırmalara göre Nature ve Science gibi uluslararası dergiler her hafta gönderilen iki yüz kadar çalışmanın sadece %7-8’ini kabul ediyor. Tekrara düşüldüğünde bu bilim sosyolojisi açısından sorunludur diyor uzmanlar. Israrla, yeni ve özgün araştırmaları teşvik etmek daha fazla riski göze almak demektir deniliyor. ‘’Risk almak aynı zamanda daha fazla başarısızlık demek’’ diyor fizikçi Johann Kastner. Lakin bunlardan bir şeyler öğrenildiği takdirde başarısızlıklar da olumludur. Ancak günümüzde bilimsel olarak çok az yararlanılmakta.
Ya iyi sonuçlanmayan deneyler ve hatalı araştırma tezleri bunun yerine halının altına süpürülüyorsa? Ama artık başarısızlıkların açıklanmasını isteyen bilim insanlarının ve negatif araştırma sonuçlarını yayımlayan bir derginin (Journal of Unsolved Questions-JunQ) varlığı belki bir şeyleri değiştirebilir. Can-ı gönülden çalışan bazı bilim insanlarına belki de umut olabilir. Ama birçok bilim insanı, çözülmemiş araştırmalar üzerinde çalışacak kadar büyük zahmetlere artık kolay kolay girmek istemiyor. Gelişmelerden olumsuz sonuç almak bilimsel çalışmalarının bir parçası olsa da ve bazıları başarısızlık kültürünü kabul ettirmeye çalışsa da tersliklerle başa çıkmak kolay değildir. Isınma turları varsayarak tüm olanları özgüveni de koruyarak, terslikler yüzünden vazgeçilmemeli.
Malumunuz, Nobel ödüllü Aziz Sancar çok çalışkan bir öğrenciydi ama laboratuvarda yaptığı deneylerden istediği sonuçları alamıyordu!
En güzel örneğine tanık olduk zaten.. Hatta birlikte çalıştığı meslektaşları yetenekli olmadığını söylemiş ve doktorluk yapmasını önermişlerdi. E Aziz Sancar yıldı mı? Hep daha fazla çalışarak başarısızlıkların ardından büyük başarıyı yakalamanın mümkün olduğunu dünyaya gösterdi!
Başarısızlık Özgeçmişi
Kaynak (Eklemeler mevcuttur)
Sıla Tanrıverdi
0 Yorum
Yorum Yap