Öğrenci Kariyeri Banner

Vincent Van Gogh ve Unutulmaz 5 Eseri

Vincent Van Gogh ve Unutulmaz 5 Eseri
 

Vincent William Van Gogh, 30 Mart 1854 yılında dünyaya gelen, hayatı ve eserleriyle dünyada etkisini yüzyıllardır sürdüren ünlü Alman ressamlardan yalnızca bir tanesi. Hepimiz bir şekilde onun adını duymuş ve eserlerine tanıklık etmişizdir. Modern sanatın temelini atan ve tarihin en büyük ressamları arasında yerini alan Vincent Van Gogh'un unutulmaz eserlerini sizler için bir araya getirdik.

İşte hafızlarda yer etmiş 5 eseriyle Vincent Van Gogh:

 




 

starry night

Starry Night (Yıldızlı Gece)


1889


Yıldızlı Gece Van Gogh'un yıldızları resmettiği ilk eseridir. İlk bakışta mavinin ve sarının büyüsüyle sizi etkisi altına alan bu resim, Van Gogh'un Saint-Remy'de (Fransa) kaldığı akıl hastanesinde yatarken çizdiği resimlerden biri. Denilene göre, bu tabloyu odasının camından gördüğü gökyüzünden etkilendikten sonra resmetmiş. Van Gogh'un o dönem içinde bulunduğu kasvetli ruh halinin ve sık sık geçirdiği nöbetlerin etkisini bu eserinde görmek de mümkün. Kentin sessiz ve sakinliğinin gökyüzüyle güneşin yoğun ve hareketli renkleriyle bütünleşmesi sonrasında bu unutulmaz tablo ortaya çıkmış. Şehrin üzerindeki boya ve fırça darbeleri daha yumuşak ve sakin bir görüntü oluştururken, gökyüzüne doğru fırça darbelerinin hareketlendiğini görüyoruz. Belki de Van Gogh gökyüzünü resmederken kullandığı bu geçişli fırça darbeleriyle bize yıldızların ve evrenin bitmek bilmeyen bir döngü içinde olduğunu anlatmaya çalışmıştır.






sunflowers


Sunflowers (Ayçiçekleri)


1889


Ayçiçekleri, Van Gogh'un Fransada bulunduğu 1888 ve 1889 yılları arasında çizdiği ve ünlü resimleri arasında yerini alan eserlerinden. Çizmiş olduğu 12 adet Ayçiçekleri tablosunun hepsinde çoğunlukla sarı rengini ve onun tonlarını kullandığını görüyoruz. Aynı zamanda çiçeklerin kendi yaşam döngülerindeki farklı evreleri sembolize ettiklerini de söyleyebiliriz. Yeni açmış, çiçeklenmiş, solmuş ayçiçekleri. Yazmış olduğu bir mektubunda da belirttiği gibi, tabloları arkadaşı Paul Gauguin'in kendisini ziyaret edeceğini öğrendikten sonra onun odasına asmak için çizmeye başlamış  Van Gogh. Gauguin'in beğenisini kazanmanın yanısıra, zaman içinde Ayçiçekleri onun sembolü haline gelmiş. Bir mektubunda yazdığı, "ayçiçeği de galiba biraz benim…” ibaresini de buraya bırakmakta fayda var. Ayçiçekleri yüzyıllar sonra artık herkesin bir parçası, ayçiçekleri biraz biziz.






Almond Branches In Bloom


Almond Branches In Bloom (Çiçek Açan Badem Ağaçları)


1890


Yeni yaşamın ve başlangıçların simgesi Çiçek Açan Badem Ağaçları. Kardeşi Theo Van Gogh'a bir mektubunda  yeni doğacak oğlu için, "Sana söylediğimiz gibi, ona senin ismini vereceğiz. Dilerim ki senin kadar cesaretli ve kararlı olur" yazıyor. Bunun üzerine Van Gogh, Theo'nun yeni doğan oğlu Vincent Williem için çiziyor bu eserini ve ona hediye ediyor. Bu tabloda Japon tarzını, etkili renklerini ve meşhur çiçek tablolarının bir yansımasını görüyoruz. Tek fark bu çiçekler kendini Van Gogh'un kendine has tarzıyla ve diliyle anlatıyor. Çiçek Açan Badem Ağaçları Van Gogh ailesi için ayrı bir yere sahip ve bu güzel tablo da diğer eserleri gibi Amsterdam'da bulunan Van Gogh Müzesinde sergileniyor.






Self Portrait With Bandaged Ear


Self Portrait With Bandaged Ear (Kulağı Sargılı Otoportresi)


1889


Van Gogh'un Kulağı Sargılı Otoportresi kendini resmettiği tablolarından yalnızca bir tanesi. Van Gogh bu tabloyu kendiyle özdeşleştirilen Fransa'nın Arles kentinde yapmış. Yakın arkadaşı Gauguin ile ettiği tartışmada kontrolü kaybeden ve bir cinnet anında sol kulağını kesen Van Gogh'un hikayesidir aslında bu tablo. Dikkatli bakıldığında kesilen kulağın tabloda sağ kulak olduğunu görebilirsiniz. Bu Van Gogh'un kendi otoportresini aynadan gördüğü yansımasıyla resmettiğinden kaynaklanıyor. Yaşadığı psikolojik ve ruhsal sarsıntıların ardından kendi kendine devam edebileciğini, iyi olduğunu hissettiren, tüm aşırılığı sakin bir görüntüyle süsleyen bir hava hakim Van Gogh'un bakışlarında, siyah kürkünde ve yeşil paltosunda.






the bedroom


The Bedroom (Yatak Odası)


1888


İşte son olarak da Van Gogh'un hayatının büyük bir parçası, Yatak Odası tablosu. Biraz dikkatli bakmak bile odadaki sessiz kederi ve yalnızlık çağrısını duymaya yetiyor aslında. Sanki her şey yatağın etrafında, duvarlar, sandalyeler, pencereler, masa ve tablolar ona dönmüşler ve, "Anlat, dinliyoruz biz", der gibiler. Odada bulunun her şeyden iki tane varken yatağın tekliği göze çarpıyor elbette. Bunu Van Gogh'un hayatı boyunca hissettiği yalnızlığının yansıması olarak yorumlayabiliriz. Kendinden bir parça olan bu tablo için en çok Yatak Odasını beğendiğini belirten bir mektup yazıyor kardeşi Theo'ya.


Van Gogh Müzesinde selden ve geçen zamandan etkilenen Yatak Odası tablosunun dekore edilmiş bir oda olan kopyasını da görebilirsiniz.


37 yıllık yaşamının sadece son 10 yılında resim yapan Van Gogh dünyaya 2000'den fazla eser bırakarak , 29 Temmuz 1890 yılında, Fransa'da hayata gözlerini yumdu. Hayattayken sadece bir tablosunun satıldığını görebildi. Ondan geriye tabloları,  mektupları ve yalnızlığı kaldı.






**Bonus:


-Amsterdam, Netherlands'da bulunan, Vincent Van Gogh'a ve çağdaşlarına adanmış Van Gogh Müzesini bulunduğunuz her yerden ve üstelik ücretsiz olarak bu linke tıklayarak gezebilirsiniz. 


Özgün İçerik: Bu içerik ÖğrenciKariyeri yazar ekibinden Zeynep EREN tarafından oluşturulmuştur.


Öğrenci Kariyeri

Öğrenci Kariyeri yazarlarından Öğrenci Kariyeri..

0 Yorum

Yorum Yap

😄

Bültenimize kayıt olun!

Güncel haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olun, böylece daima güncel bilgilerle donanmanıza yardımcı olabilelim.