Öğrenci Kariyeri Banner

Ekonomi Nedir?

Ekonomi Nedir?
 

Hepimizin gerek çocukluk, gerek gençlik ve gerek de öğrencilik yıllarında boş zamanlarımızda ya da ilgi alanlarımız olduğundan kendimize sorduğumuz ve üstünde kafa yorduğumuz sorular olmuştur. Bunlardan biri de “Ekonomi Nedir?” sorusudur. Bazılarımızın yatırımlarla ve bazılarımızın finansla ilgilendiğinden, bazılarımızın işlettiği şirket nedeniyle ve bazılarımızın da hobi alanları olduğundan merak ettikleri bir alandır ekonomi. Tabi bunlar gibi daha birçok alan sayabilirim. Diğer yazılarımda da ekonominin diğer alanlardan farkına değiniyor olacağım. Bu makalemde ekonominin ne olduğuna değineceğim.

Bu sorunun cevabına kısaca kelimenin kökenine inip, ekonomistlerin tanımlamaları ve internet ortamındaki tanımlamalar ile başlayalım. “Ekonomi” kelimesi Yunanca “Oiko” (ev) ve “nomia” (kural) köklerinden meydana gelen “oikonomia” kelimesinden günümüze kadar gelmiştir. “Ev yönetimi” ve “ev yönetim bilgisi” anlamında olan bu kelime avcılık ve toplayıcılık dönemlerinde erkeklerin av ile uğraşırlarken kadınların ise evlerini yönetmelerinden gelmiştir.

 

ekon1.1 avcılık

 

Tabi günümüze kadar anlam kaymalarıyla beraber bugünkü halini alır. Ekonominin onlarca farklı tanımı olsa da internette yazan ve özellikle ekonomistlerin kullandığı tanımlar üzerinden gidelim. TDK’da ve diğer sitelerde yazan birçok tanımdan ilk üçü şu şekildedir:

  1. “Bir insan topluluğunun ya da bir ülkenin, yaşayabilmek için üretme ve bunları bölüşme biçimlerinin ve bu eylemlerden doğan ilişkilerinin tümü.”

  2. “Üretim, ticaret, dağıtım ve tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan insan etkinliğidir. İnsanın ihtiyaçlarını karşılamada yapılan her türlü faaliyeti içerir. Ekonomi belli bir bölge içindeki ekonomik sistemden oluşur.

  3. “Aşırı ve gereksiz harcamalardan sakınma, tutum.”


Bu tanımlara fazla sayıda ve çeşitte olsa da ekonomistlerin ve akademisyenlerin özellikle makro ve mikroekonomi derslerde değindikleri harmanlanmış tanımı da ekleyelim: “The allocation of decision making” (Karar verme tahsisi) ya da (Karar vermenin bölüştrülmesi) diyebiliriz. Evet, dışarıdan oldukça karmaşık gözüküyor ve kulağa çok teorik geliyor olabilir, ancak tanımlamaları birleştirdikçe netliğe kavuşacaktır.

Üçüncü tanım en bildiğimiz tanım olduğundan diğerleri üzerinde duracağım. Ancak şunu da belirtmeliyim ki tanımları birleştirdikçe öyle ya da böyle, işin ana mantığının bir ürünü olarak gittiğimiz yol otomatik olarak üçüncü tanıma çıkacaktır. Bu yüzden diğer tanımlardan başlamak ve birleştirmek istiyorum.

Birinci tanım zaten ikinci tanımın nedenidir. Yani bir ülkede toplum yaşayabilmek ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için en basitinden üretmek zorundadır. Bunu çok farklı yollarla yapabildiği gibi iyi bir ekonominin esas şartlarından biri kendi hazinesini korumak kaydıyla bolca üretmektir. Hatta fazla ürünü de ihraç edebilmelidir ki hazineye katkıda bulunsun. Üretilen mal tüketilecektir ve dengede bir ekonomiyse toplum aç kalmayacak ve sistem sürekli çalışacaktır. Tabi bu kadar basit bir örnek sadece şartları hiç değişmeyen bir topluma ait olabilir niteliktedir. Örnek olarak Thomas More’un Utopia kitabını düşünebilirsiniz. Bu arada Utopia demişken ideal ekonomi sistemi ziraat ile başlar (Utopia’da bahsedilen bir devlet yapısının temeli ziraat üstünde işliyor).

 

tarla

 

Eğer ziraat alanında yeteri kadar doygunluğa ulaşmış ve ülkenin başka alanlarda üretim yapması için bu yatırıma yönelik hazinesinde bütçe varsa başka üretimlere de geçebilir (teknoloji, sanat, tekstil, dokuma, hayvancılık vb. gibi sayılabilecek birçok şey). Bu da zaten üçüncü tanıma çıkan düşüncelerden bir tanesi. Ülke ekonomik anlamda belli bir düzene girip kendini idare edebilecek seviyeye gelmeden başka bir düzene yatırım yapmamalıdır zaten. Yani aşırı ve kendine göre gereksiz harcamalardan/yatırımlardan kaçınmalıdır. Gelmiş geçmiş hiçbir ekonomide rejim sistemlerine baktığımız zaman X rejiminden Y rejimine kısa vadede (ekonomi ve sosyal rejim sistemlerindeki vadelerin finansal piyasalardaki vadelerle hiçbir alakası yoktur, burada bahsettiğimiz en az 50 senelik bir süreç; hatta belli toplumlarda yüzlerce yıl sürmektedir) geçen hiçbir toplumu görmeyiz.

 

ekon 1.3 toplum

 

Gelelim bahsettiğimiz bu ekonomilerin temel mantığına; yani ekonominin ne olduğuna. Yaşamak için üretimin gerekli olduğundan bahsetmiştik. İyi bir ekonominin ise ütopik piyasa şartları altında ihracat için ehli bir yapıda olduğunu belirttik. Daha da detaya inmeden önce, görmenizi isterim ki ilk iki tanım zaten dengede olan iyi bir ekonomi için gereken iki şeyin üretim ve üretileni ihraç etmekten bahsediyor. Buraya kadar çok basit. Şimdi ekonominin ekonomistler/iktisatçılar ve akademisyenler tarafından tanımına gelelim. “The allocation of decision making” (Karar verme tahsisi). Ekonominin en önemli iki yapı taşı olduğundan özellikle makro ve mikroekonomi derslerinde karşımıza çıkabilecek tanımdır bunlar. Bize neyi ifade eder? Aslında birden fazla değişken (belki binlerce değişken) üstünde yoğunlaşır ve her değişken de kendi altında binlerce değişik faktörlere ayrılır. Net bir örnek vermek gerekirse A ülkesi olsun ve bu toplumun yönetimi kendi içinde siyasi gruplara ayrılsın. Birden fazla grup olduğu için her grubun düşüncesi farklı olacaktır. Her düşüncenin de ayrı bir sistemi… Bu sistemin hangisi yürürlüğe sokulursa ülkenin tüm sistemi belli bir matematikle işlemeye devam edecektir. Peki yönetimin hangi siyasi grubu mevcut ülkenin alt yapısına göre en uygun sistemi belirleyecektir? Ya da mevcut sistemin doğru bir sistem olup olmadığına kim, nasıl karar verecektir? Eğer mevcut yapı hedefteki yapıya uygun değilse, hedefteki yapıyı değiştirmek için temeli ve felsefeleri yeni yapıya en uygun yönetim grubu seçilmelidir. Peki nasıl olacak?

Farz edin ki 5 farklı yönetim grubu var ve her biri kendi düşüncelerinin doğru olduğunu iddia ediyor ve işin kötü tarafı her grubun oranı halkın %20’sini arkasına almış. Bu oran tüm yönetici aday gruplarının eşit olduğunu gösterir. Bu durumda hangisi toplumun alt yapısı için en ideal sistem için yatırım yapmaya hak kazanacaktır?

 

ekon 1.4 meclis

 

Ya da bambaşka bir senaryo izleyelim. İdeal bir ekonomide olduğumuzu düşünelim. Bir karar çıkıyor ve devlet hazinesinin dolması için ihracat oranının artması isteniyor. Ancak ihracatın hangi sektörde olması gerektiği belli değil. Üstelik ülkenin ticari altyapısının hangi sektöre elverişli olduğu da belli değil. Mesela ziraat temeli olan bir ülke bir anda teknoloji ihracatına geçemez, ya da altyapısı ağırlıklı olarak demir ve metal olan bir ülke bir anda dünyanın en gelişmiş hayvancılık ya da tekstil ihracat sistemini kuramaz. Hayvancılık için altyapının hayvan yetiştirmenin ideal olacağı malzemelerin kullanıldığı ve hayvan yeminin en kaliteli hale geleceği bir sistem altyapısı gerekecektir. Ya da tekstil ürünleri ihraç edecekse tekstile yönelik altyapınınideal şekilde oturmuş olması gerekir. İşte bunlar gibi birçok örnek verilebilir ekonomiyi tarif etmek için. Görünüşte ne kadar basit gibi görünse de konunun detayına indikçe, üretim, ülke yapısı, siyaset, politika, doğa şartları, kültür, eğitim sosyoekonomik düzen, diğer sosyal ve finansal bilimler, hazine bütçesi, iç ve dış borçlar, kamu ve özel sektörün hangisinin belirlenen politika için elverişli olduğu, buna bağlı olarak kamu ve özel sektörün dış ticaret varsa hangi ülkeye ne kadar borçlandığı, bu borçların altından ne kadar sürede çıkabileceği ya da çıkamayacaksa yeni üretim sistemi için ülkenin hangi kolunun devreye girmesi gerektiği vb. gibi belki de yüzlerce faktör devreye girecektir.

 

ekon 1.5 para

 

Yanlış duymadınız, ekonominin tanımı bu yüzden çoğumuza çok teorik gelir çünkü hesaplanması güç olan çok fazla detay içerir. İşte tam da burada “karar verme tahsisi” olarak çevirdiğim ana felsefe devreye girer. Bu felsefe (ekonominin belki de en realist tanımıdır) binlerce değişik faktöre rağmen toplum için en ideali ve dengede olan bir ekonominin temel taşlarını atmayı hedefler. Bunu nasıl yapar? Pratikte örnekle göstermek pek mümkün olmamakla birlikte mevcut gelişmiş ülkelerin altyapısını örnek gösterebiliriz. Tabi piyasa şartları her koşulda değişir. Bu değişimi en çabuk yakalayan ve en istikrarlı olan ülkeler, dengeli ekonomilerini en rahat ve en çabuk sürdürebilen ülkeler olacaktır. Ancak sürdürülebilir ekonomi sistemine sahip ülkelerin her biri kendi ülkelerinin ekonomisine ve altyapısına en uygun sistemi ve matematiği kullanacaktır. Hiçbir ülke gelişi güzel bir şekilde şunu üretelim ya da bunu alıp satalım şeklinde karar vermez çünkü her karar için farklı bir mekanizma gerekir. A ülkesinin kullandığı çok verimli bir mekanizma sırf altyapı ya da toplum kültürü farkından dolayı B ülkesinde belki de hiç işlememekle de kalmaz, ülke düzenini de istenmeyen yollara itebilir. Burada göreceğimiz üzere hedef aynı ancak yollar bambaşkadır. Çok basit bir örnek vermek gerekirse, var sayalım ki dünyada bir salgın yayıldı ve panzehir olarak tek çaresi büyükbaş hayvanlarda bulunan asalak bir organizma. Ancak şöyle bir bilgi de var ki büyükbaş hayvanlar öldürüldüğünde bu organizma da ya kayboluyor ya da işlevini yitiriyor.

 

ekon 1.6 organizma

Vejeteryan bir ülke için hayvanları toplayıp bu bakteriyi elde etmek hiç de zor olmayacaktır, ancak toplumu etobur olan bir ülke düşünün. Bu ülke nasıl bir sistemle tüm halkı, salgın geçinceye kadar etten mahrum bırakıp çalışma alanını bilime çevirecek ve salgını daha fazla yaymamak için hayvanlardan onları öldürmeden organizma elde etmeye devam edecektir? Bu sistem, sistem biçimleri arasında hangi kararın hangi koşullar altında uygulanılabilir olacağıyla alakalıdır ve çok önemlidir. Sistem içinde istikrar sağlayamayacak herhangi bir uygulama tüm sistemi domino taşları gibi mahvedebilir.

ekon 1.7 dana büyükbaş

Bu etobur ülkenin farklı bir yolla hayvan yetiştirip ya da hayvanlar ölmeden organizmaların da hayatta kalabileceği bir sitem geliştirip devlet bütçesini tamamen buna ayırması gerekecektir. Zira, milyonlarca insanı kültürel yemek alışkanlıklarından çıkarıp bambaşka bir sisteme geçmek, bu alanda yapılacak herhangi bilimsel bir çalışmadan daha zor olacaktır. Hatta belki de bu ülke bir anda diğer ülke gibi vejeteryan sisteme geçerse toplumun bir anda protein ve demir eksikliğinden dolayı başka hastalıklara yakalanma ihtimalleri artacaktır. İşte örneklerde gördüğümüz üzere günümüzde yeniden ve son haliyle tanımlanmış olan ekonomi kavramı bu ve benzeri örnekleri verebileceğimiz derya deniz bir konu ve sistem bütünlüğü oluşturur.

 

Özgün İçerik: Bu içerik ÖğrenciKariyeri yazar ekibinden Batu ZENGİN tarafından oluşturulmuştur.

Öğrenci Kariyeri

Öğrenci Kariyeri yazarlarından Öğrenci Kariyeri..

0 Yorum

Yorum Yap

😄

Bültenimize kayıt olun!

Güncel haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olun, böylece daima güncel bilgilerle donanmanıza yardımcı olabilelim.