1935 yılında Ayvalık,Cunda Adası’nda dünyaya gelen Burhan Öngören, Girit göçmeni Zeynel ve Nazife Öngören çiftinin 6. erkek çocuğudur. Öngören ailesi çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak amacıyla İzmir’e yerleşirler. Burhan Öngören’in ağabeyleri İzmir’de Yeni İmren Pazarı adında bir bakkal açarlar. Öngören daha 7 yaşındayken burada çıraklık yaparak ticaretle tanışır. Zaman zaman sokaklarda limon-ayran sattığı da olur. Bir yandan da öğrenimine devam eden Öngören ticarete de ısınmıştır. Bir zaman sonra aynı Vehbi Koç gibi ticaret tutkusu sebebiyle öğrenimini yarıda bırakır. Bu sırada vatani görevini yapmak için askere gider gelir. Döndüğünde bir süre kuru temizleme işleten Burhan Bey o sıralardaki Almanya’nın işçi alımlarıyla Almanya’ya göç etme kararı alır. Zeynel Bey oğlunu ”evladım dürüst ol, yanlış yollara düşme ” nasihatiyle yolcu eder. Anne ve Babasının hayır dualarıyla İzmir’den yola çıkan Burhan Bey’in Almanya macerası 1960 yılı Temmuz’da böylece başlamış olur. O sıralar daha 25 yaşında olan Burhan Bey’in tek arzusu Almanya’daki yenilikleri Türkiye’ye taşımaktır.
Almanya’daki ilk durağı Stuttgart’tır. Arkadaşı İlhan Beygo’nun yardımıyla Stuttgart’ta SKF adlı rulman fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlar. Fabrikanın monoton iş hayatına ancak bir buçuk yıl dayanabilen Burhan Bey’in içindeki ticaret duygusu depreşmiştir ve Almanya’da işçi olarak kalmak istemez. Bu doğrultuda bir şeyler yapmayı hedefler ve fabrikadan arkadaşı Aycıl Özdemiroğlu’yla birlikte başka bir kente gitme kararı alır. Ancak nereye gidecekleri konusunda bir orta yol bulmaları gerekmektedir. Aycıl Bey Köln isterken, Burhan Bey Berlin’de ısrarcıdır. Yazı-Tura atmaya karar verirler ve sonunda Tura çıkar. Bunun sonucunda rotalarını Köln’e çevirirler. Ve hayatı tam da bu noktada değişmeye başlayacaktır.
1960’ların başında Almanya’da iş çoktu ancak çalışacak işçiyi bulmakta zorluk çekiliyordu. Stuttgart’taki fabrikada bi hayli zorluk çeken iki arkadaş bu defa arzu ettikleri gibi bir yerde çalışmak istiyordu. Köln yakınlarında Brühl kasabasında bir fabrikasında çalışmaya başlarlar. Burada da şartların pek iyi olduğu söylenemez. Burhan Bey burada genç güzel Alman kızı Hannelore ile evlenir. Hannelore kısa bir süre sonra müslüman olup adını Leyla olarak değiştirir. Beşi kız, altı çocukları olur.
1960’larda Almanya’da Türk gıda ürünlerine rastlamak pek mümkün değildir ve Türkler bir araya geldikçe bu durumdan yakınmaktadırlar. ”Sucuk yok, helva yok, peynir yok…” Bu böyle yıllarca sürer.
1966 yılında bir akşam yakınlarını yemeğe davet eden Burhan Bey muhabbet esnasında çevresinin yeniden eksikliklerden yakındığı bir anda buna bir çözüm bulmaya karar verir ve ”neden ben imal edip satmayayım ki?” diye kendini sorgular. Hemen helva yapımını öğrenerek bonservisini alır. 10.000 Mark sermaye ile bir şirket kurar. Şirket faaliyete geçer ve imalata başlanır. Burhan Bey kendi elleriyle hazırladığı 100 kg helvayı Alman bakkallarına dağıtır. İlk hafta büyük bir hızla tüketilen helvalardan ne yazık ki ikinci hafta aynı verim alınamaz. Almanya’da çikolata ve pasta çeşitlerinin fazlalığı satışları olumsuz etkiler.
Helvadan umduğunu bulamayınca bu defa şansını sucukta denemeye karar verir. İlk olarak kendi elleriyle,alın teriyle hazırladığı 20 kg sucukla üretime başlar. Ürettiği sucuklar müthiş bir şekilde satılır. Sucukların üzerinde ”Hakiki İzmir Sucukları” yazmaktadır. 20 kg ile başlayan üretim 400 kiloya ulaşır. Talep hızla artar ve Burhan Bey tek başına yetişemez. İşe bir Türk kadını alır daha sonra ikinci,üçüncü derken bir kaç ay önce işçi konumunda olan Öngören şimdi iş adamı olmuştur.
Burhan Öngören’in ürettiği sucukların ünü büyük bir hızla büyür ve Köln’ün dışına çıkar. Almanya’nın diğer kentlerinde de satılmaya başlanan sucuklara Köln’deki üretimhane yetmemeye başlar. Satışları artan Öngören geri adım atmamakta kararlıdır ve Dünwold semtinde daha büyük bir fabrikaya geçiş yapar. Bu arada markasının adını da ”Ege Hakiki Türk Sucukları” olarak değiştirir. Yıl 1980’e geldiğinde artık Kuveyt’e kadar şipariş almaya başlar. Kendisine yeni bir fabrika binası inşa ettiren Öngören 50 yıl önce Almanya’ya ”macera olsun” diye gitmişken bugün ”Avrupa’nın Sucuk Kralı” olarak anılmaktadır. Avrupa’ya ”Türk” mührünü vurun bir yıldız olarak hala parlamaktadır.
Memleket hasretinden doğan Egetürk, bugün Almanya’da yaşayan her Türk’ün ve tabi ki bizim gururumuz olmuştur.
Özel İçerik: Nida Varhan