Michael Jordan, efsane olarak tanınan ve artık herkes tarafından tanınan bir basketbolcu.Tabii basketbolcu kariyerinin yanında aynı zamanda azmi,disiplini ve tutkusu ile milyonlara ilham olmuş bir yaşam örneği de diyebiliriz. Onun bu azmi, basketbol tutkusu olmasa belki de onu bu kadar tanıyamayacaktık.İşte Michael Jordan’ı bu kadar efsane yapan o 10 hayat dersi:

1.Başarısızlık, yolun bir parçasıdır.

Jordan, bir basketbolcu olarak defalarca kez başarısız olduğunu ama her seferinde ayağa kalktığını söyler. “Hayatımda tekrar tekrar başarısız oldum. Bu yüzden başarılıyım.” derken başarının aslında düşmekten değil,kalkabilmekten geçtiğini vurgular.Gerçek öğrenmek zaten hataların içinden geçerek olmaz mı zaten?

2.Çalışmadan yetenek bir yere kadar.

Herkes, Michael Jordan’ın hayatındaki başarısının basketbol oynama konusundaki yeteneğinden kaynaklandığını düşünüyor ancak durum gerçekten böyle mi? Çalışmadan insan kendi becerilerini ne kadar ileriye taşıyabilir ki? Yetenek sizi sadece tutkunuz olacak şeye başlatmaya iter ama sıkı çalışmak sizi zirveye taşır. Jordan’ın da en büyyük farkı, her antrenmanda herkesten fazla ter dökmesiydi.Sahip olduklarını geliştirmeyi bırakmayıp kendisini hep ileri taşıyacak sıkı çalışmayı hayatından hiçbir zaman çıkartmadı.

3.Her gün daha iyi olmayı hedefle.

Jordan, kendi içinde fazlasıyla hırslı birisiydi.Onun bu hırsı başkalarına karşı değil kendisine karşıydı.Her gün kendisine “Dünkü Jordan’dan daha iyi miyim?” sorusunu yöneltip içsel hırsını kendi basketbol kariyerinde kullanıyordu çünkü kendi kendini kıyaslamanın aslında sürekli olarak ilerlememize de yardımcı olacağını, bizi sürekli olarak geliştireceğini biliyordu. Başkalarının hayatıyla kendimizinki kıyaslamak bizi sadece onların basit birer kopyası haline getirir bu yüzden başarı ve çalışma konusunda kendimizle yarışmak bize çok daha katkı sağlar.

4.Pes etmemek en büyük silahtır.

Jordan hayatındaki zorluklara rağmen hiçbir zaman pes etmemiştir.Hatta lise yıllarında basketbol takımına girmeyi ne kadar isterse istesin abisi ve en yakın arkadaşı da takım seçmelerinde seçilmesine rağmen kendisi takıma alınmamıştır.Ancak Jordan ilk gördüğü başarısızlıkta pes etmeyip kendi yeteneğinin üzerine gidip gelişmek için azimle çalışmıştır çünkü Jordan o anı bir kırılma noktası olarak değil, dönüşüm fırsatı olarak görmüştür. Pes etmenin kolay olduğunu devam etmenin ise cesaret istediğini erken yaşlarda fark etmiştir anlayacağınız.

5.Başarı,takım oyunuyla gelir.

Jordan, kariyerinin başında bireysel olarak güçlü olmanın yeterli olacağını düşünüyordu ancak oynadığı takımda bireysel olarak iyi olmasına rağmen bir süre doğru düzgün başarıyı yakalayamayınca eksik olduğu konuyu yani takım olma ruhunun önemini anlası ve takım koçunun da yardımıyla asıl efsane olmasını sağlayan o beceriyi de edinmiş oldu. “Bireyler maç kazanır, taıkımlar şampiyon olur.” sözü de bu anlayışının özetidir aslında.

6.Zamanı yönetmek,potansiyeli yönetmektir.

Jordan, zamanın önermini o kadar iyi biliyordu ve anlıyordu ki hiçbir vaktini boşa harcamamak için uğraşıyordu.Onun anlayışına göre ne kadar zamanın varsa kendini geliştirmek için de o kadar şansın vardır çünkü zaman biz fark edemesek de bir şekilde geçip giden bir olgudur ve biz bu olguyu ne kadar boşa harcarsak gelişmemizi de o kadar engellemiş oluruz. BU yüzden gelişme fırsatı bulduğumuz her an bu zamanı doğru kullanıp adımlar atmalıyız.

7.Özgüven, hazırlğın sonucudur.

Özgüven doğuştan gelen bir özellik değildir; hazırlanarak, emek vererek kazanılır. Jordan da tüm çalışmalarınınn,deneyimlerinin getirdiği bir durumla kendisine fazlasıyla güveniyordu.Ancak bu özgüven hiçbir zaman boş bir özgüven değildi çünkü kendisinin ne kadar çabaladığını biliyor ve olumsuz duygulara kapılmıyordu.

8.Zihinsel güç,fiziksel gücü yönlendirir.

Evet, fiziksel güç basketbolda önemlidir ama her durumda olduğu gibi burada da fiziksel gücü kontrol eden aktör zihinssel güçtür. Zorluklar karşısında güçlü kalabilmek kaslardan çok bir zihin işidir. Karar anlarında sakin kalabilmek, aslında çoğu durum için büyük fark yaratır çünkü zayıf bir zihin gücü olumsuz durumlarda direkt olarak paniğe kapılır ve ne yapacağını bilmediği durumlara sokar kendisini.

9.Eleştiriler sizi durdrumasın,şekillendirsin.

Jordan, profesyonel hayatının başlangıcında bile sürekli eleştirilerle karşı karşıya kalmştır. Ancak bu eleştiriler yüzünden hiçbir zaman olumsuzluğa kapılmamış aksine bunu itici bir güç olarak kullanmıştır. Onu yetersiz bulanlara inat daha fazla çalışmıştır.Yani aslında o eleştirilere tepki vermek yerine üretmeyi seçmiştir çünkü eleştiriler her zaman için kişisel değil gelişim fırsatı olarak görmüştür.

10.Hayal et, çalış,miras bırak.

Jordan’ın en büyük başarısı sadece kupa kazanması değil,adını zamansız bir ilham kaynağına dönüştürmesiydi. Hayal kurdu, kurduğu bu hayal üzerine çok çalıştı ve dünyada iz bıraktı. Hatta ondan ilham alarak pek çok kişi basketbol oynamaya, sevmeye başladı.

Özetle Michael Jordan,yalnızca bir sporcu değil; azmin, çalışkanlığın ve kararlılığın sembolüdür. Ondan öğrendiğimiz bu 10 kural, hangi alanda olursa olsun kendi zirvenize ulaşmak için sizi motive edebilir.Unutme, efsane olmakdoğuştan değil; her gün verdiğin kararlarla, pes etmeyişinle ve kendine koyduğun hedeflerle şekillenir.

Yorum Bırakın