Öğrenci Kariyeri Banner

Türkiye'nin İlk Kadın Fotoğrafçısı Yıldız Moran

Türkiye'nin İlk Kadın Fotoğrafçısı Yıldız Moran

 

Yıldız Moran 24 Temmuz 1932 tarihinde İstanbul’da doğdu. 1951 yılında Robert Kolej’den mezun olup ardından Bloomsbury Technical College ile Ealing Technical Colleg'de eğitimine devam etti.

Derslerinde pek başarılı olamayıp sınıfta kalınca dayısı tarafından fotoğrafçılığa yönlendirildi. 18 yaşında İngiltere’ye gidip orada Shakespeare Tiyatrosu'nun fotoğrafçısı John Vicker'den fotoğrafçılık üzerine eğitim almaya başladı. İlk fotoğraf sergisini 1953 yılında yalnızca 21 yaşındayken Cambridge’de açmayı başardı. 

1950’den 1962’ye kadarki 12 yıllık fotoğraf kariyerinde bastığı her deklanşörün sanat hayatımız için yeri oldukça büyüktür. Heyecan olmadan, büyük duygular olmadan bir sanat eserinin olmayacağını söyler Moran. Onun karelerinin hepsinde bir şiir görürsünüz, zira kendi deyimiyle: “Şiirselliği olan her şey fotoğraf konusudur.”

Genç yaşta İngiltere’de sergi açan Moran’ın özellikle Anadolu’da çektiği fotoğraflarda sıcacık insan sevgisi görülür. Ortaya çıkardığı estetikse bugün uluslararası fotoğraf otoritelerinin hâlâ hayran olduğu bir konudur. Zira Moran’ın fotoğrafı ele alma biçimi, günümüz modern fotoğrafçılığının da temelini atar niteliktedir. Moran, 1950’ler ve 60’larda bugünün fotoğrafçılık algısını görmeyi başarmıştır.

İngiltere'de kaldığı süre içerisinde Cambridge’de bir, Londra’da dört sergi açan Yıldız Moran ardından İstanbul, Ankara ve Edinburg sergileriyle çalışmalarına devam etmiştir.

 

 

Yıldız Moran İspanya, Portekiz ve Avusturya’yı gezerek buralarda fotoğraf çekimleri yapmıştır. Türkiye’ye dönünce de İstanbul Beyoğlu'nda Maya Sanat Galerisi'nin üst katında kendi eserlerini de sergileyebileceği bir stüdyo kiralamıştır. Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde Cemal Gürsel, Muhsin Ertuğrul, Haldun Taner, Mücap Ofluoğlu, Adalet Cimcoz ve Haldun Dormen gibi isimlerin portre fotoğraflarını çekmiştir.

1963 yılında Özdemir Asaf ile evlenmiş ve evliliğinden sonra fotoğrafçılığı bırakmıştır. Evliliğinden 3 çocuğu olmuştur.

Yıldız Moran, 25 Haziran 1983 tarihli Ses dergisinde çıkan röportajında Özdemir Asaf ile tanışma hikayesini şöyle anlatır: “Yaşamımı sürdürebilmek için para kazanmam gerekliydi. Yılbaşı kartları yapıp satmak, para kazanmamı sağlayabilir diye düşündüm. Anlaştığım matbaa çok kötü basmıştı kartlarımı. Tam umutsuzluğa düşmüşken, bir arkadaşım Özdemir Asaf’ı önerdi. Hem şairdir, hem de titiz ve güzel baskılar yapar dedi. İş konuşmak için Özdemir Asaf’ın matbaasına gittim. Tarihini de verebilirim tanışmamızın; 4 Kasım 1954, saat 11.00. Kelimelerle dile getirmek zor. Duygulu, kibar, hiç görülmemiş ve bir daha göremeyeceğim bir insandı Özdemir Asaf. Pırıl pırıl bir zeka, renkli, yepyeni, bambaşka bir dünyaydı o. Olağanüstü bir insandı kısacası…”

Moran, tutkuyla peşinden gittiği fotoğraf sanatını şaire olan aşkı ve çocuklara olan şefkati gereği ikinci plana atmaya başlar: “Yirmi dört saat düşünülen, yaşanılan, ikinci plana atılamayacak bir konudur fotoğrafçılık. İnsana, yaşama özgün, bir aşamanın bir yerini kavramsal olarak dolu, yoğun, ağırlıklı olarak verebilen kişidir fotoğrafçı(…) Birden yirmi dört saatimi bu konuya mı vereceğim, yoksa daha önemli konular var mı benim için diye düşündüm. Daha önemli şeyler olduğuna karar verdim ve on iki yıl sonra bıraktım bu işi(…) Dört yıl içinde üç çocuk sahibi oldum ve artık tüm 24 saatlerimi çocuklarıma adadım.”

İyi derecede İngilizce bilen Moran, Özdemir Asaf'a ait şiirleri İngilizce'ye çevirmiş ve Türkçe-İngilizce sözlük alanında da çalışmalar yapmıştır.

Bir yanı fotoğraf için atmaya devam etse de özellikle eşi Asaf’ın 1981’deki ölümünün ardından kendisini çeviri ve sözlük yazarlığına verir. 1992 çıkışlı “Eşanlamlı Sözcükler ve Karşıt Anlamları Sözlüğü” önemli çalışmalarından biridir. Bu kitabın manidar yanı ise “fotoğraf, fotoğraf makinası, kamera, karanlık oda, film” gibi kelimelerin sözlükte yer almamasıdır.  

1982 yılında ise İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Fotoğraf Enstitüsü’nde “Onur Üyesi” olarak görev yapmıştır. 15 Nisan 1995’te İstanbul’da hayatını kaybetmiştir.

Yıldız Moran'ın yapıtları 2013 yılında Pera Müzesi tarafından “Zamansız Fotoğraflar” başlığı ile geniş çaplı olarak yayınlanmıştır.

Yıldız Moran, kendisi ve fotoğrafçılık alanı hakkında: “Fotoğraf makinesi o denli varlığınızın bir parçası olmalıdır ki; konu ile aranız da bir engel oluşturmasın. Şiirselliği olan her şey sanat fotoğrafının konusudur, fotoğraf aracılığıyla evrensel olan ve işlenen konunun kavramını içeren fotoğrafı çekmek tek amacımdı…” ifadelerini kulanmıştır.

 

 

Ressam Nurullah Berk, onun sanatını şöyle anlatır: “Yıldız Moran’ın fotoğraflarını kesin biçimde tanımlayacak bir sözcük bulmak gerekseydi, bu fotoğrafların her şeyden önce acımasız, hatır gönül tanımayan fotoğraflar olduğunu söylerdim. (…) Tüm bir Anadolu dünyası geçiyor gözlerinizin önünden bu büyük fotoğraflara baktığınızda ve bu yapıtların anıtsallığı, dışavurum güçlerini bir kat daha artırıyor.”

 

 

Yıldız Moran, stüdyoda çektiği portrelerinde kişinin özelliklerini ortaya çıkaran kontrast ışık kullanıp, manzara fotoğraflarında ise konusunu rahat anlatacak boşluklu kompozisyonları yeğlemiştir. Fotoğraflarını çekerken üç ayak kullanmaz, böylelikle hareket özgürlüğü kazanıp, fotoğrafını çektiği kişiyle arasına fotoğraf makinesinden başka bir şey sokmaz. Doğu ile Batı geleneğini uyum içinde başarıyla kullanıp, fotoğrafın evrensel bir dil olduğunun her fırsatta altını çizmiştir Moran. Anadolu’da fotoğraf çekerken asla oryantalizmin tuzağına düşmez. Söylemini hiçbir yere bakmadan oluşturduğu için, fotoğrafları zamansız ve özgündür.

 

“Fotoğraf, tıp fotoğrafıdır, endüstri fotoğrafıdır, röportajdır, hatıra fotoğrafıdır. Şiirselliği olduğu sürece. Ama örneğin kedi resmi çekilmekteyse o, benim kedim, şunun kedisi değil de, tüm kedilerin kediliğini içermeli o mesajı vermesi için. İçindeki mana yeterli değilse, ışık ve kompozisyon ne kadar mükemmel olsa da çekmem. 24 saat düşünülen, yaşanılan, ikinci plana atılamayacak bir konudur fotoğrafçılık. İnsan ve hayata özgün bir aşamanın yerini kavramsal olarak dolu, yoğun, ağırlıklı olarak verebilen kişidir fotoğrafçı. Makine ile yola çıkıyorsunuz. O denli varlığınızın bir parçası haline getirmelisiniz ki makineyi, konu ile aranızda bir engel oluşturmasın. Bunu gerçekleştirdikten sonra, seçtiğiniz konunun her zaman ve herkes için bir anlam taşıyacak yönlerini, estetik biçimde yansıtmalısınız. Mesajınız olmalı kısacası.“   

-Yıldız Moran

 

Kaynak1

Kaynak2

Kaynak3

 

 


Zeynep Akyıldız

Sabancı Üniversitesi - Bilgisayar Bilimleri

0 Yorum

Yorum Yap

😄

Bültenimize kayıt olun!

Güncel haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olun, böylece daima güncel bilgilerle donanmanıza yardımcı olabilelim.