Öğrenci Kariyeri
Girişimcilik sadece ticari işler merkezinde kalmadı. Artık gündelik olaylarda da bu ruhu güçlendirip ‘‘iletişimi etkin kılmak’’ da bir girişimcilik olarak nitelendirilebilir. Mesela; sesiniz çok iyidir ama siz toplumda bunu hiç yansıtamamışsınızdır. Hiç ummadığınız bir anda sahnede kendinizi bulsaydınız muhtemel olarak heyecana kapılıp sesinize olan güveninizi ortaya koyamazdınız. Bu akla ilk gelen durum, genelde bu şekilde düşünülür.
Peki, bir de farklı perspektiften bakmayı deneyelim, yani çok nadir bir kesimin olan ‘‘iyimser’’ yaklaşımdan. Sahnedesiniz, elbette bir heyecan olacak ama bu heyecanın kontrolü yine sizin elinizde. Eğer bir kez bile olsa kendinizi kanıtlama fırsatı size bu şekilde sunulmuşsa bunu olabildiğinin en iyi derecesinde değerlendirmemiz gerektiğinin farkındayız. Demek ki gerçekten sizin ait olduğunuz yer sahneler. Peki siz ait hissettiniz mi? Hissettiğiniz takdirde zaten heyecanın da sesinizin de hatta oradaki atmosferin bile hakimi oluyorsunuz.
Bu sadece bir örnekti. Sesiniz kötü olabilir ya da hiçbir yeteneğinizin olmadığını düşünebilirsiniz ama yanlış düşünürsünüz :) Hani ‘‘beş parmağın beşi bir değildir’’ diye bir lafımız vardır ya. Heh işte tüm olay buradaki mantığı kavramakta. En basite indirgeyerek derslerden örnek vereceğim. Toplumun çoğunluğu, matematiği kolaylıkla çözebilen insanlara hep ‘‘daha başarılı’’ damgasını yapıştırmıştır. Bu en genel yargı olduğu için söz etmek istedim. Arkadaşlar, matematiğiniz kötüyse başarısız sayılmazsınız ki sizin daha başarılı olduğunuz mutlaka bir kategori vardır. Belki görsel zihniyete sahipsiniz, belki sözlü iletişimde farklı kabiliyetlere sahipsinizdir. Müthiş bir yaratılışa sahibiz, özellikle ülkemizde bu değerlerinin farkında olup hiçbir engel karşısında duruşunu bozmayan çok güzel örneklerimiz var; Muratcan ÇİÇEK (Google’dan burs alan ilk Türk engelli ki bunu çok yakın bir tarihte (2017) başardı), Dergin TOKMAK (Dünyaca ünlü engelli akrobatik dansçı) ve bu örneklerin nicesi var.
Asıl engeller; bizim zihnimizde ‘‘yapamam, edemem’’ tabularıdır. Bu yazı sizler için bu tabuları yıkmanızda kaynak olsun. Engelleri aşmak da bir girişimciliktir ve biz o ruha, bu imkana sahibiz!
Özgün İçerik: Duygu Çamurtaş
Peki, bir de farklı perspektiften bakmayı deneyelim, yani çok nadir bir kesimin olan ‘‘iyimser’’ yaklaşımdan. Sahnedesiniz, elbette bir heyecan olacak ama bu heyecanın kontrolü yine sizin elinizde. Eğer bir kez bile olsa kendinizi kanıtlama fırsatı size bu şekilde sunulmuşsa bunu olabildiğinin en iyi derecesinde değerlendirmemiz gerektiğinin farkındayız. Demek ki gerçekten sizin ait olduğunuz yer sahneler. Peki siz ait hissettiniz mi? Hissettiğiniz takdirde zaten heyecanın da sesinizin de hatta oradaki atmosferin bile hakimi oluyorsunuz.
Bu sadece bir örnekti. Sesiniz kötü olabilir ya da hiçbir yeteneğinizin olmadığını düşünebilirsiniz ama yanlış düşünürsünüz :) Hani ‘‘beş parmağın beşi bir değildir’’ diye bir lafımız vardır ya. Heh işte tüm olay buradaki mantığı kavramakta. En basite indirgeyerek derslerden örnek vereceğim. Toplumun çoğunluğu, matematiği kolaylıkla çözebilen insanlara hep ‘‘daha başarılı’’ damgasını yapıştırmıştır. Bu en genel yargı olduğu için söz etmek istedim. Arkadaşlar, matematiğiniz kötüyse başarısız sayılmazsınız ki sizin daha başarılı olduğunuz mutlaka bir kategori vardır. Belki görsel zihniyete sahipsiniz, belki sözlü iletişimde farklı kabiliyetlere sahipsinizdir. Müthiş bir yaratılışa sahibiz, özellikle ülkemizde bu değerlerinin farkında olup hiçbir engel karşısında duruşunu bozmayan çok güzel örneklerimiz var; Muratcan ÇİÇEK (Google’dan burs alan ilk Türk engelli ki bunu çok yakın bir tarihte (2017) başardı), Dergin TOKMAK (Dünyaca ünlü engelli akrobatik dansçı) ve bu örneklerin nicesi var.
Asıl engeller; bizim zihnimizde ‘‘yapamam, edemem’’ tabularıdır. Bu yazı sizler için bu tabuları yıkmanızda kaynak olsun. Engelleri aşmak da bir girişimciliktir ve biz o ruha, bu imkana sahibiz!
Özgün İçerik: Duygu Çamurtaş
Sıla Tanrıverdi
0 Yorum
Yorum Yap